Uykusuzluğun, beyin sağlığı üzerinde ciddi etkilere neden olabileceğine dikkat çeken Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Barış Metin, 22 Temmuz Dünya Beyin Günü dolayısıyla beyne en çok zarar veren durumlardan olan uykusuzluk hakkında bilgi verdi.
Gençler ekran maruziyeti nedeniyle kendilerini uykusuz bırakabiliyor
Uykusuzluğun, uykuya dalma ihtiyacı olmasına karşın uykuyu başlatamama veya uykuya daldıktan sonra çabuk uyanma olduğunu belirten Prof. Dr. Barış Metin, “Sağlıklı bir insanın kendine özgü bir uyku süresi vardır. Bu süre genelde 8 saatken kişiden kişiye fark edebilir. Bazı kişiler 5 saatlik uyku ile dinlenebilirken, bazı kişiler 10 saatlik uykuya ihtiyaç duyabilir.” dedi.
Uykusuzluğun çok farklı nedenleri olduğuna dikkat çeken Metin, teknoloji kullanımının uykusuzluğa yol açan sebeplerden biri olduğunu söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Örneğin yaşlılarda en sık gördüğümüz durum yaş ile birlikte uyku süresinin kısalmasına bağlı uykudan çabuk uyanmadır. Gençler de bilgisayar başında çok vakit geçirerek kendilerini uykusuz bırakabiliyor. Huzursuz bacak sendromu dediğimiz rahatsızlık geceleri bacaklarda huzursuzluk, ağrı ve hareket ettirme isteği ile kendini gösterip uykuya dalmayı güçleştirebilir.”
Uyku bozukluğu olan kişiler nörolojik açıdan da incelenmeli
Bazı kişilerin uykuya dalmak için aşırı çaba harcayıp aslında bilmeden uykuya dalmayı güçleştirdiğine dikkat çeken Metin, “Birçok psikiyatrik rahatsızlıkta, özellikle depresyonda uykuya dalma ve sürdürme bozukluğu görülebilir. Aşırı kahve tüketimi ve uyarıcı içeceklerin kullanımı da uyku bozukluğu yapabilir. Bunların yanında uykuda solunum bozukluğu olan hastalar bazen nefes alamamaya bağlı uykudan zamansız uyanmalar yaşayabilir.” dedi.
Uykusuzluğun, beyin sağlığı üzerinde ciddi etkilere neden olabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Barış Metin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Uyku eksikliği, hafıza ve öğrenme yeteneğini olumsuz etkileyebilir, dikkat ve konsantrasyon kaybına yol açabilir. Uzun süreli uykusuzluk, beyindeki hücre onarımını ve yenilenmesini engelleyerek, bilişsel gerilemeye ve nörodejeneratif hastalıklara yatkınlığı artırabilir. Bu nedenle, sağlıklı bir uyku düzeni, beyin sağlığının korunmasında hayati öneme sahiptir. Uykusuzluk ayrıca nörolojik bir hastalığın habercisi de olabilir. Alzheimer ve Parkinson hastalıklarında sıklıkla uyku bozuklukları görülüyor. Bunların yanında huzursuz bacak sendromu ve nöropati dediğimiz sinirleri etkileyen bazı hastalıklar da uykuya dalmayı engelleyebilir. Uyku bozukluğu olan kişilerin bu nedenlerle nörolojik açıdan ayrıntılı incelenmeleri gerekir.”
Sağlıklı bir uykunun anahtarı sağlıklı beslenme ve uyku hijyeni
Sağlıklı bir uykunun hem genel sağlık hem de psikolojik sağlık üzerinde olumlu etkileri olduğunu söyleyen Metin, sağlıklı bir uyku için yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı:
“Her gün genelde aynı saatte yatağa yatmak, akşamları uyarıcı gıdalarda kaçınmak, akşam yemeği ve sonrasında sindirimi zor gıdalardan kaçınmak, ışıklı bir ortamda uyumamak, yatakta cep telefonu tablet ve bilgisayarlara bakmamak uyku hijyeni kuralları arasındadır ve sağlıklı bir uyku uyumamıza yardım eder. Bunların yanında bazı insanlar gündüz küçük kestirmeler yapar ve bu gece uyumakta zorlanır. Gece uykusuzluk sorunu varsa gündüz küçük uykulardan kaçınmak gerekir.”
Beslenme ve uyku arasındaki bağlantıya da dikkat çeken Metin, “Özellikle çay ve kahve gibi uyarıcı gıdalar günün geç saatlerinde alındıklarında uykuyu bozabilir. Bunun yanında yağlı ve baharatlı gıdalar da sindirim sorunlarına ve reflüye yol açarak uyku kalitesini bozabilir. Sağlıklı bir uyku için yatağa boş mide ile gitmek daha iyidir. Ancak bazen uyumak için bir bardak ılık süt faydalı olabilir.” tavsiyesinde bulundu.
Uykusuzluk için kişiye özel tedavi geliştirilmeli
Uykusuzluğun birçok nedene bağlı gelişebilen bir durum olduğunun altını çizen Metin, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu nedenlerin hepsinin tedavisi bulunmaktadır. Uykusuzluk yaşayan bir birey uyku sağlığı, nörolojik ve psikolojik rahatsızlıklar ve genel tıbbi durum açısından ayrıntılı incelenmelidir. Bütün uykusuzluk çeken insanlara tek bir tedavinin iyi gelmesi mümkün olmadığından kişiye özel tedaviler geliştirilmelidir.” (İLKHA)