"Mazlumlar için Ayaktayız!" sloganıyla Ankara Sivil Toplum Kuruluşları Bangladeş Büyükelçiliği önünde bir araya gelerek Bangladeş'teki sistematik şiddeti telin edildi.
Ankara Peygamber Sevdalıları Derneği, AGD Ankara Şubesi, AGEMDER, AYDER, Enderun Eğitim Vakfı Ankara Şubesi, Farukiye Vakfı, İDH Ankara, İMH Ankara, İslam Ülkeleri Akademisyenler ve Yazarlar Birliği (AYBİR), MAZLUMDER Ankara Şubesi, Medeniyet Vakfı Ankara Şubesi, Önder Ankara Şubesi, Özgür-Der Ankara Şubesi, Safa Vakfı, Saye Derneği, Şehir ve Medeniyet Derneği, Umran Kültür ve Medeniyet Hareketi, Vahdet Vakfı, Verenel Derneği ve Yedihilal Derneği Ankara bir araya gelerek Bangladeş Hükümetini adalete davet edildi.
STK'lar adına MAZLUMDER Genel Başkan Yardımcısı Ali Dalaz, basın açıklamasını okudu.
"Bangladeş’te devam eden kontenjan reformu protestoları 68 insanın ölümü ile sonuçlandı"
Bangladeş'te yaşanan hukuksuz uygulamalardan endişe ettiklerini aktaran Dalaz, "Ankara’daki sivil toplum kuruluşları olarak dünyada yaşanan hak ihlallerine ve özellikle Müslümanlara yönelik sistematik fobik davranışlara karşı bir hassasiyet içinde olduğumuz kamuoyunun malumlarıdır. Son yıllarda artan düzeyde insan hakları ihlallerine muhatap olan topluluklardan biri de Bangladeş Müslümanlarıdır. 1971 olayları esas alınarak son 10 yıldır artan düzeyde zulümlerle pek çok alim, kanaat önderi ve siyaset adamı katledilmiş ya da kaçırılmıştır. Hindistan eliyle Jammu Keşmir yanında Bangladeş’te de sürdürülen bu şiddet sarmalına karşı her zaman teyakkuzda hareket ettik. İnsan hakları izleme birimlerimiz eliyle Bangladeş’teki gelişmeleri dikkatle takip ediyoruz. Bangladeş’te devam eden kontenjan reformu protestoları ve ardından gerçekleşen 68 insanın ölümü ile sonuçlanan olaylarla ilgili sizleri bilgilendirmek ve endişelerimizi paylaşmak üzere buradayız. Ankara sivil toplum kuruluşları olarak en demokratik hakları olan protesto eylemlerini gerçekleştiren, eylemler sırasında kolluk güçlerinin orantısız müdahalesine maruz kalan, çoğu kolluk güçlerinin silahından çıkan kurşunlarla katledilen Bangladeşli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu belirtmek isteriz." dedi.
"Birinci ve ikinci kademeli kamu personel alımlarında yüzde 56 oranındaki pozisyonlar, nüfusun sadece yaklaşık yüzde 3'ünü kapsayanlara ayrılmıştır"
Açıklamasının devamında Dalaz, şunları aktardı:
"Bilgilerinizi tazelemek adına belirtmek isteriz ki, yaklaşık 175 milyon insanın yaşadığı Bangladeş'te kamu personel alımlarında yıllardır büyük haksızlıklar devam etmektedir. Ülkede uygulanan kontenjan sistemi sadece kamu alımlarında değil, üniversitelere öğrenci alımı ve özel sektör alımlarında da uygulanmaktadır. Uygulanan kontenjan dağılımı şu şekildedir: Birinci ve ikinci kademeli kamu personel alımlarında yüzde 56 oranındaki pozisyonlar, nüfusun sadece yaklaşık yüzde 3'ünü kapsayanlara ayrılmıştır. Geri kalan yüzde 97'ye ise sadece yüzde 44 oranında istihdam imkânı verilmektedir. Uygulanan bu kontenjan sistemi, Bangladeş’in eğitim sisteminde adalet ve liyakata karşı haksızlığın sembolü haline gelmiştir. 2018 yılında gerçekleştirilen eylemlerin ardından Awami Lig hükümeti geri adım atmıştı. Ancak, Temmuz’un ilk haftasında Yargıtay üzerinden kontenjan sisteminin geri getirilmesi ülkeyi karışıklığa sürüklemiştir. Toplumun büyük çoğunluğu bu kontenjan sistemine karşı çıkarken, hükümet sadece kendi partili adamlarını işe alabilmek için sistemi devam ettirmiş, sahte gazi sertifikaları düzenleyerek diktatörlüğünü zirveye çıkarmıştır."
"Kolluk kuvvetleri eylemci öğrencilere doğrudan ateş açarak yaşam hakkını hiçe saymış"
Dalaz, "Basına yansıyan bilgilere göre Yargıtay’ın haksız kararına karşı çıkan öğrenciler, barışçıl eylemler için Dakka sokaklarında toplanırken, hükümetin gençlik kolu Bangladeş Chatra Lig, masum öğrencilere saldırmış, öğrencileri kaçırmış ve çeşitli işkenceler yapmıştır. Yine kolluk kuvvetleri eylemci öğrencilere doğrudan ateş açarak yaşam hakkını hiçe saymış resmi olmayan kaynaklara göre 68 öğrenciyi katletmiştir. Ayrıca binlerce kişi yaralanarak hastaneye kaldırılmıştır ve birçoğunun durumu ciddidir. Hükümet bütün devlet kaynaklarını kullanarak sistematik bir katliama başlamıştır. Hükümet, sadece halkına karşı silah kullanmakla kalmamış, ülkenin tüm internet kaynaklarını ve 175 milyon vatandaşın telefon hatlarını dondurmuştur. Bangladeş’te her karartma bir katliamın öncü habercisi gibidir. Ayrıca, hükümet, eylemleri durdurmak için sadece polis baskısı değil, aynı zamanda sınır güçlerini de metropollere indirerek orantısız şekilde aşırı güç kullanmaktadır." ifadelerine yer veridi.
"Katliam bir an önce durdurulmalı"
Son olarak Dalaz, "Biz, Ankara sivil toplum kuruluşları olarak; Katliamın bir an önce durdurulmasını, ardından eylemci öğrencilere katliam emrini veren bakan, bürokrat ve uygulayan kolluk görevlilerinin tespit edilerek yargılanmalarını, Bangladeş Anayasası'nda yer alan ifade özgürlüğü ve toplanma hakkının korunması ve saygı gösterilmesini, kendi halkını öldüren ve işkence eden Awami Lig hükümetine karşı eylemlere devam eden kardeşlerimizin yanında olduğumuzu, son olarak, uluslararası toplumun, insan hakları örgütlerinin ve dünya çapındaki akademik toplulukların Bangladeş'teki durumdan haberdar olmasını ve küresel olarak adalet ve eşitlik ilkelerini temelinde Bangladeş hükümetine baskı oluşturmasını talep ediyoruz. Bangladeş'in geleceği olan gençlerin sesleri duyulmalı; liyakati, eşitliği, insan onur ve haysiyetini esas alan, açık toplum talebini önemseyen adil bir sistem inşa etme sürecine yönelik talepleri dikkate alınmalıdır." şeklinde konuştu.
Basın açıklamasına destek veren Bangladeş Öğrenci Birliği üyeleri tarafından da yaşana zulmün sonlandırılması için konuşmalar yapıldı.
Bangladeşli öğrenciler basın açıklamasında kendi dillerinde sık sık sloganlar attı. (İLKHA)