Hasat mevsiminin başlamasıyla beraber anız yakma vakaları da arttı. Kimi çiftçiler, tarlasını rahat sürmek adına anızlarını yakarken hem toprak hem hayvanlar hem de yerleşim birimleri anız yangınlarından olumsuz etkileniyor.
Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Rıza Öztürkmen, hasat mevsiminin başlamasıyla beraber anız yakma vakalarının arttığını ve anızları yakmanın hem toprağa hem de canlılara büyük zarar verdiğine dikkat çekti.
Öztürkmen, anız yakmanın başta para cezasının tekrarlanması halinde de hapis cezası olduğunu ifade etti. Yerel yönetimlerin bazı yerlerde acil müdahale planların yapması ve acil müdahale noktalarının oluşturması gerektiğini belirten Öztürkmen, konuya ilişkin İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
"Yaklaşık olarak 50 bin dekar tarım ve orman arazisi yandı"
Diyarbakır ve Mardin'de meydana gelen anız yangını ile ilgili açıklamada bulunan Öztürkmen, "Üzücü bir olay. Tabii uzun yıllardır birçok insanın değindiği şey büyük bir can kaybı ile sonlandı. Bu da hepimiz için üzücü oldu. Diyarbakır ve Mardin illerini kapsayan anız yangınında 15 canımızı kaybettik. 100'e yakın insan yaralandı. Yaklaşık olarak 50 bin dekar tarım ve orman arazisi yanarak ekonomik değerini kaybetti. Büyük zarar oluştu. Bununla beraber 2 bin küçükbaş/büyükbaş hayvan telef oldu. Tabii milyonlarca ya da milyarlarca küçük canlı ortadan yok oldu. Bunların sayısını söylemekte güçlük çekiyoruz. Uzun yıllardır bilim adamları olarak bu konuda uyarılar yapıyoruz. Anızı tarlaya tekrar karışması halinde organik maddenin artacağını yine anızın yakımı sırasında büyük çevre felaketleri ve doğaya zarar verildiğini söylüyoruz. Bu yıl yaşanan bu kötü olay hepimizi daha çok dikkatli olmaya davet etti diye düşünüyorum." dedi.
"Organik madde elde edilmesi çok önemli"
Anız yakımı yerine anızın tarlaya sürülerek toprağa kazandırılması veya anıza ekim sisteminin kullanılabileceğini belirten Öztürkmen, "Anızın tarlada kalan kalıntıların tarlaya tekrar sürülerek toprağa kazandırılması ve onun parçalanarak organik madde elde edilmesi çok önemli. Hem Türkiye toprakları organik maddece fakir diye böylece organik madde miktarımız artmış olabilir. Yine dünyada artık tabii ki bu mazotun fazlalığı ya da yakıtın yüksek olmasından kaynaklanan bir problem, hani çiftçi 'bu atıkları en iyisi yakıp kurtulalım' diyor. Oysa mazottan biraz fedakârlık edip toprağı karıştırırsak organik madde miktarı artırdığı gibi toprağın fiziksel özelliklerin de iyileştiriyor. Bununla beraber dünyada yeni oluşumlar var; mesela anıza ekim gibi. Normalde o artıkların olduğu ortamda anıza ekim mibzerleri sayesinde ekim yapılabiliyor. Ceylanpınar TİGEM bütün ikinci ürünlerini bu şekilde yapıyor ve oldukça başarılı. Dünyada da Amerika ve Avustralya'da yaygın olarak kullanılıyor. Mesela Brezilya'da yaklaşık olarak tarım alanlarının yüzde 50'sinde anıza ekim yapılıyor. Yine aynı şekilde işlemesiz tarım yapılan yerler var. Hiçbir şekilde toprağa sürmeden işlemeden bu yöntem hem toprağın doğal yapısını koruyor hem de erozyonu azaltıyor. 2020 yılında dünya genelinde 180 milyon hektar çok büyük bir rakam bu direkt olarak işlemesiz tarım uygulanmıştır. Yine biyogaz tesisleri var mesela 2019 yılında 18 bin 202'ye ulaşmış dünyada, Avrupa'da daha doğrusu. Bu atıklar yakılarak enerjiye ve gübreye dönüşüyor. Bunun gibi şeyler yapılabilir. Toplum bilinçlendirilebilir. Anızın yakılması halinde toprağın yapısının bozulduğunu toprağın üst kısmının tamamen topraktan çıkarılıp toprak yapısının dışına çıkıyor yani kiremitleşiyor çünkü 500-600 derecelere varan bir sıcaklık toprak yapısını bozuyor." diye konuştu.
"Eğer anız yakılıyor ise destekleme kesilebilir"
Anız yangınına karşı acil müdahale planların yapılması ve acil müdahale noktalarının oluşturulması gerektiğini vurgulayan Öztürkmen, "Anız yakımı kontrolsüz bir şekilde olduğu için, Mardin'de, Diyarbakır'da yaşanan ya da ilimizde de zaman zaman görülüyor her yere bir tesis kuramıyoruz ama mutlaka ve mutlak belediyelerin/valiliklerin çok genelde olsa bazı yerlerde acil müdahale planların yapılmasını ve acil müdahale noktalarının konulması lazım. Bununla beraber bana göre önemli bir nokta; bu konudaki destekleri artırmamız şart. anızını yakmadan tarıma kazandırılan ekim yapılan alanlarda desteklemeyi veririz, eğer yakılıyor ise desteklemeyi kesebiliriz." ifadelerini kullandı.
"Anız yakımının tekrarlandığı halinde hapis cezası var"
Anız yakımına karşı verilen cezalar konusunda konuşan Öztürkmen, "Aslında devletin verdiği cezalar caydırıcı. Mesela 2872 Sayılı Çevre Kanunu var. Bunun 20. Maddesinde yaklaşık olarak 50 bin liraya yakın bir para cezası var. Olay tekrarlandığı takdirde hapis cezası var. Önemli olan bu cezaları uygulamak yani bu uygulamayı ortaya koyarsanız herkes bunun farkına var. Yine aynı şekilde denetim ve kontrol önemli. Ben açık ve net söyleyeyim; biz bu denetim ve kontrolleri biraz daha rahat yapıyorduk fakat bu son yaşanan olaylar bunu arttırdı. Şimdi her gün haberleri açtığımızda 'Şanlıurfa'da bu kadar anıza yakma cezası, Diyarbakır'da bu kadar ceza yazıldı' deyip ne kadar önemli olduğunu ya da ne kadar fazla olduğunu görmekteyiz. Yine aynı şeyi söylüyorum; eğitim, bilinçlendirme, teşvik ve destekleme programları anıza göre uygulanması lazım. Biz tarımsal üretim yapan çiftçilerimize anızın yakılmadığı takdirde toprağın iyileşebileceğine, kalan materyalin toprakta organik maddeyi arttıracağını, toprağın fiziksel özelliklerini iyileştireceğini, özellikle ve özellikle söyleyip bu konuda gerekirse yakanların cezalandırılarak, yakmayanların ödüllendirilmesi sistemine gidilerek önümüzdeki günlerde bu rakamlar gittikçe aza indirilir." şeklinde konuştu.
"Anız yakmanın sadece çiftçiye ya da mal sahibine zararı yok"
Anız yangınları ile beraber hastanelerde solunum rahatsızlıkların üst düzeye çıktığını dile getiren Öztürkmen, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Anız sadece çiftçiye zarar vermez. Adam 'sizi niye ilgilendirir ben tarlamı yakıyorum diyebilir' tamam ama senin bana zararın var. Düşünün O Diyarbakır ve Mardin anızının olduğu dönemde hastanelerdeki solunum rahatsızlıkları üst düzeye çıktı. Şehirlerde oldukça hava kalitesi bozuldu ve karbon emisyonu gittikçe arttı. Yani çevreye ve doğaya oldukça büyük zararı oldu. Anız yakmanın sadece çiftçiye ya da mal sahibine zararı yok. Hem bize hem de sesi olmayan ya da sesi çıkmayan milyonlarca milyarlarca canlının bu konuda isyanı var. O yüzden biz anınızı yakmamalıyız."
"Anıza ekim mibzerlerinin belki tanıtımı artırılabilir"
Anızı yakanların desteklemeden mahrum bırakılmasının anız yangınlarına karşı hassasiyeti artırabileceğini belirten Öztürkmen, "Anıza ekim cihazları artırılabilir, onlara biraz destek verilebilir. Biz anız çok olan yeri şöyle tanımlayabiliriz; hububat ekimi fazla olan yerler. Hububat ekimi fazla olan bölgelerde bu anıza ekim mibzerlerinin belki tanıtımı artırılabilir. Destekleme miktarı arttırılabilir; yani çiftçiye 'eğer siz bu aleti kullanırsanız biz size daha çok fazla hibe veririz' denilebilir. 'Sen anızını yaktın o zaman sana ikinci üründe destekleme vermiyoruz' derseniz herkes çok daha dikkatli olur kazara bir anız yangını olmaz." diye konuştu.
"Anız yakmak tek bir kişinin sorumluluğunda değil"
Öztürkmen, son olarak şunları söyledi:
"Üretmeme cezasından ziyade az önce dediğim gibi destekleme kesilirse, kesinlikle çok daha etkili olur. Çiftçi de daha dikkatli olur. Bu anızın az sadece tarla sahibi değil, tarlasının bitişiğinde işte geçenlerde belki sizler de basından sıklıkla duyuyorsunuz; komşusunun yaktığı anızdan dolayı binlerce/yüzlerce dönüm yandı. Ceylanpınar TİGEM'de de oldu. Ürününü kaybeden, ürünü yanan, elektriksiz kalan insanlar var. Direkler yandı, kablolar yandı, insanların traktörleri yandı, canları yandı. O yüzden anız yakmak tek bir kişinin sorumluluğunda değil. Bu herkesin sorumluluğunda. Bütün canlıların sorumluluğundadır. Bu konuda çok dikkatli ve hassas olmamız gerektiğini özellikle bildirmek istiyorum." (İLKHA)