İnzar Turizm acentesiyle hacca giderek hac ibadetini gerçekleştirdikten sonra yurtlarına dönen hacılar, duygu ve düşüncelerini paylaşırken ağızlardan dökülen ortak ifade Filistin'in özgürlüğü için kutsal topraklarda dua ettiklerini belirtmek oldu.
9 Mayıs 2024 tarihiyle beraber hacı kafileleri kutsal topraklara gitmeye başlamıştı. İnzar Turizm organizatörlüğünde hac ibadetini yaptıktan sonra hacılar, 1 Temmuz itibariyle Diyarbakır Havaalanında memleketlerine geri döndüler.
İnzar Turizm olarak kutsal topraklarda vazifelerini tamamladıktan sonra yurda döndüklerini ve 141 hacı adayıyla kutsal topraklarda Hac ibadetini en güzel şekilde yerine getirme gayretinde bulunduklarını belirten İnzar Turizm Diyarbakır Şube Başkanı Şahin Elelçi, "Bu sene hac mevsiminde İnzar Turizm olarak 141 tane hacımızla birlikte o mübarek topraklara gittik. Arafat başta olmak üzere Müzdelife, Mina, Cemarat gibi orada yapılması gereken en güzel ibadetleri İnzar yetkilileriyle beraber kafilemize en güzel haccı yaşatmak için gayret içerisinde olduk. Bu mutluluğu sözlerle anlatmak kifayetsizdir. Rabbimize hamdolsun bu senede haccımızı tamamlayarak yurdumuza döndük." diye konuştu
"Rabbimize hamdolsun bu senede haccımızı tamamlayarak yurdumuza döndük"
Kutsal topraklarda yapılan ibadetin mahşer gününün bir provası olduğu yönünde değerlendirmelerde bulunan Elelçi, "Haccı anlatmak gerekirse hac, mahşer gününün küçük bir provasıdır denilebilir. Arafat Rabbimize bağışlanma dileyeceğimiz mekandı o sebeple milyonlar orada elini açıp affını talep etti. Bunun karşılığı ise mahşer gününde af ve mağfiret yok oysa dünya da af ve mağfiret vardır bununda mağfiret ayağı Arafat'tır. İnşallah affedilmiş, rahmetine mazhar olmuşuzdur." temennilerinde bulundu.
Asıl Haccın yurda dönülmesiyle başlanıldığına vurgu yapan Elelçi, Hacı olmanın düsturunu devam ettirebilmenin önemine değinerek şunları kaydetti:
"Özellikle Mina'da Hazreti İbrahim (Aleyhisselam)' ı anlamaya çalıştık. Ora da Hazreti İbrahim, Rabbine en güzel hediyeyi sundu. Biz de hacılar olarak Mina'da durduk. Rabbimizden isteğimiz o dur ki yurdumuzda da hacı olmak düsturunu devam ettirebilmeyi bize nasip etmesidir. Dün hacı olduk geldik memleketimize fakat asıl olan bundan sonrada hacı kalabilmektir."
"Bütün Müslümanlar Filistin'de ve Gazze'deki Müslümanlara da çok çok dua ettiler"
Gazze'de siyonizmin zulmü altında olan Müslümanların kurtuluşu için farklı coğrafyadan gelen hacı adaylarıyla beraber Arafat'ta dua ve niyazlarda bulunduklarını söyleyen Elelçi,"Dünya Müslümanlarının buluştuğu mekân olan Arafat'ta çadırımızda yüzbinlerce hacı hiç unutulmayacak bir şekilde şahit olduğumuz o Arafat saatinde ellerini açıp dua isterken hep hatırda olan şehir Gazze'yi de orada zikrettik. Gözü yaşlı, yüreği buruk bir şekilde bütün Müslümanlar Filistin'de ve Gazze'deki Müslümanlara da çok çok dua ettiler. Rabbimizden niyazımız o dur ki Arafat'ın, Müzdelife'nin, Mina'nın hatırına ellerini açan milyonların Gazze için etmiş oldukları duasına icabet etmesidir. Ebu Ubeyde'nin mesajını aldık, 'Ey Müslümanlar Arafat'tasınız bizi unutmayın' demişti biz unutmadık. Duamızı ettik inşallah bu vesileyle Gazze kurtuluşa erer." İfadelerini kullandı.
Hac ibadetini gerçekleştirmek için kutsal topraklara giden ve orada yapılan sohbetlerle ziyaretlerden çok memnun kaldıklarını dile getiren Mehmet İnci, şu ifadelere yer verdi:
"Biz İnzar Turizmle gittik, çok güzel geçti seyahatimiz. Önce Mekke' ye gittik. Beş vakit Mescid-i Haram 'da namazımızı kıldık. Sonrasında Arafat, Müzdelife, Mina ve şeytan taşlamaya gittik. Bu ibadetlerimizi yaptıktan sonra Medine'ye geçtik. Medine'deki günlerimizde güzel geçti. Allah İnzar Turizmden razı olsun gerçekten çok faydalandık çünkü bizlere her gün sohbet yapıyorlardı. Bizleri ziyaretlere, Uhud savaşının olduğu yere Kuba Mescidi'ne ve Hendek alanına götürdüler gerçekten çok memnun kaldık." şeklinde konuştu.
"Allah İnzar Turizmden razı olsun onlardan çok faydalandık, bizlere her gün sohbet yapıyorlardı"
Kutsal toprakların görülmeye değer olduğu yönünde konuşan Abdulkadir Gümüş ise,"Tarifi zor bir duygu ancak yaşamak gerekir, Allah tüm Müslümanlara nasip etsin. Hocalarımızın anlatımlarıyla orada ki atmosferimiz daha güzel oldu ve bizi çok duygulandırdı, sanki 1400 sene öncesine gitmiş gibi olduk. Arafat'ta, Sevr ve Hira mağaralarında, Hudeybiye'de, Medine'de sanki Hazreti Peygamberle beraber yaşıyormuşuz gibi hissettik. Görmeye değer yerlerdi. Arafat meşakkatliydi ama bambaşka bir güzellikteydi." dedi.
Kutsal coğrafyalara gidenlerin geri dönmek istemeyeceğini ve meşakkatli olmasına rağmen meşakkatininse çok güzel bir duygu olduğunu ifade eden Sait Babat, "O an anlatılmaz sadece yaşanılır çok güzel bir duygu. Rabbim bütün Müslümanlara nasip etsin, herkese tavsiye ederim fakat gençken gidilmesi gereken bir görevdir. Meşakkatlidir ama meşakkati de çok güzeldir. Oraya giden insan geri dönmek istemez. Orada en çok duayı Gazze için ettik, Rabbim kabul etsin. Gazze bizim için çok önemlidir." diye konuştu.
Dualarının içerisinde zor durumda olduğundan dolayı Gazze'yi unutmadıklarını dile getiren Fatma Akgönül, "Dualarımın başında da sonunda da Gazze'ye Filistin'e dua ettim çünkü kardeşlerimiz çok zordaydı sonra diğer ümmete, aileme, arkadaşlarıma dua ettim. Hac çok farklı bir duygudur ve içerisinde ibretler barındıran ağır bir süreçtir. Haccın, Kâbe'nin atmosferi çok güzel ve maneviyatı kuvvetli olmasıyla insana çok şeyler katıyor." şeklinde konuştu.
"Hocalarımızın anlatımlarıyla orada ki atmosferimiz daha güzel oldu ve bizi çok duygulandırdı"
Kutsal beldelerin gençken siyer ve peygamberler tarihi kaynakçalarından faydalanılarak görünmesinin oraları daha iyi anlamaya yardımcı olacağı yönünde tavsiyelerde bulunan Akgönül, "Mekke' de, Medine'de çok büyük bir anlam var oralarda Resulullah'ı, Hazreti Hatice'yi, Hazreti Aişe'yi, şehid edilen sahabeleri Safa ve Merve'yi görerek Hazreti İbrahim'i ve Hazreti Hacer'i hatırlıyorsun. Özellikle gençken gidilmesi gerekiyor ve gidilirken de peygamberler tarihinin ve siyerin okunması gerekiyor çünkü orayı daha iyi idrak edebilsin. Ben Kâbe'den ayrılmadan önce 4 saat boyunca karşısında durdum, kendiliğinden gözlerimin yaşı akıyordu. İnsan Kâbe'ye yani Allah'ın evine âşık oluyor. Medine'nin de farklı çok güzel bir atmosferi var, oraya gittiğin zaman her adımında Resulullah'ın izleri ve eserleri vardı." ifadelerini dile getirdi.
Hac ibadetinin Müslümanların birleşmesiyle beraber şuurlandığı bir merkez olmasına değinen Akgönül, şu ifadelere yer verdi:
"Oralar Müslümanların birleştiği ve şuurlandığı bir merkez o yüzden gençken gidildiği zaman daha güzel ve anlamlı oluyor. Yaşlılarımızda gitti Allah kabul etsin en fazla yaşlı Türkiye'den gelmişti. Allah bu güzel atmosferi solumayı herkese nasip etsin. Oradayken inanıyorum ki bütün Müslümanlar dualarının başına Gazze'yi katmıştır çünkü onlar orada zulüm altındayken bizim buralarda sessiz kalmamız doğru bir şey değil. Rabbim Gazze halkını muzaffer ve galip kılsın onların özgürlüğünü görmeyi bizlere de nasip etsin."
Hacca gitmenin heyecanı çoktur, güzeldir ama gençken gitmek daha güzel olduğunu söyleyen Nafiye İçli, "13-14 yıldır önce hacca gitmek için adımı yazdım 63 yaşında gittim. Yine de çok şükür Allah'ın yardımıyla hac ibadetimizi yaptık. Orada ne malın ne çocuğun hiçbir şey aklına gelmiyor." dedi. (İLKHA)