Siyonist işgal rejimin, 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'de ve son günlerde Refah'ta gerçekleştirdiği katliamlarda yüzde 71'i bebek, çocuk ve kadınlardan oluşan 36 binden fazla kişiyi şehit olurken yaralı sayısı ise 90 bine ulaştı. 10 bin kişi üzeri de enkazların altında olduğu tahmin ediliyor.
İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Tefsir Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Harun Bekiroğlu, İlahiyat Fakültesi, Temel İslam Bilimleri, Arap Dili ve Belagatı Bölümü Ana Bilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Hüseyin Polat ve İktisadi Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Süleyman Ekici, işgalci siyonist rejimin 7 Ekim'den bu yana Gazze'de yaptığı soykırımın sona ermesi için Müslümanların ve özelde İslam ülkelerinin ne yapması gerektiği, siyonistlerin nasıl durdurulabileceği ve ateşkesin sağlanması halinde başta Gazze olmak üzere İslam Coğrafyasındaki ülkelere bir daha saldırıların yapılmaması ne tür önlemlerin alınması ile ilgili İLKHA Muhabirine önemli açıklamalarda bulundular.
"Siyonizm Fırat'tan Nil'e kadar yaşayan hiçbir halkın yaşama hakkına izin vermeyecek bir ideolojiye sahip"
Doç. Dr. Harun Bekiroğlu
Asıl meselenin Müslümanların Gazze'nin bundan sonraki sürecini nasıl görmesi gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Harun Bekiroğlu, "Siyonizm, Fırat'tan Nil'e kadar yaşayan hiçbir halkın yaşama hakkına izin vermeyecek bir ideolojiye sahip. Dolayısıyla Gazze savaşı bugün bitse bunun akabinde yeniden Gazze'ye, Gazze dışındaki Batı Şeria dahil olmak üzere Ürdün, Suriye, Lübnan'ın güneyine yine israil tarafından saldırı olacağını bilmemiz gerekir. Dolayısıyla olası bir anlaşmada bu anlaşmanın bütün sorunu çözeceğini düşünmek, gerçekten hem tarih bilmemek hem de dünyadaki realiteyi tanımamak olur" ifadelerini kullandı.
"Müslüman devlet yöneticileri masaya oturmadan ve taraflarını seçmeden bu sorun çözülemez"
Gazze'de ve şu anda da Refah'ta yaşanan katliamın durdurulması için Müslümanların ilk önce kendi Birleşmiş Milletlerini tesis etmeleri gerektiğini kaydeden Bekiroğlu, "Tesis edilecek Birleşmiş Milletler'e katılan İslam ülkeleri, karşılarında israili koruyan başta Amerika ve İngiltere olmak üzere diğer devletleri masanın karşı tarafına almak suretiyle Gazze'nin ve Filistin'in haklarını ancak müdafaa edebilirler. Müslüman devlet yöneticileri masaya oturmadan ve taraflarını seçmeden bu sorun çözülemez. israilin ideolojisi olan siyonizmin bütün bölgeyi ele geçirme bütün insanları kendine köle yapma anlayışı işte bugün üniversitelerimizin ayağa kalkmasını, dünyadaki bütün akademisyenlerin siyonizme karşı el birliğiyle hangi düşüncede olursa olsun birleşmesini ortaya çıkarmış. Çünkü siyonizm kendisi oturduğu masada kendisinden farklı herhangi bir düşünceye müsaade etmiyor." diye belirtti.
"Müslüman devletlerin ordularıyla, siyasetçileriyle, parlamenterleriyle ve akademisyenleriyle 'israil'e eğer durmazsan sana haddini bildireceğiz' diye net bir tavır ortaya koymaları gerekiyor!
Mısır'da gerçekleşen görüşmelere değinen Bekiroğlu, "Masada altı tane üye var. Zaten Mısır ve Katar'ın masada ara buluculuk dışında bir yetkisi de yok. Dolayısıyla bir yanda HAMAS üyeleri tek başına otururken karşı tarafta Amerika, Amerika'nın iç ve dış güvenlik biriminden birer kişi, israilin MOSSAD ve diğer dış ilişkileriyle ilgili iki istihbarat görevlisi dört Mısır istihbaratıyla Katar'daki yetkililerle birlikte altı kişi var ama onların zaten iki tanesinin konuşmaya müdahaleye hakkı yok. Ne yapmak gerekiyor? HAMAS burada bir mücadele veriyor. Müslüman devletlerin ordularıyla, siyasetçileriyle, parlamenterleriyle ve akademisyenleriyle birlikte masanın bir tarafında yer alarak israile 'sen dur eğer durmazsan sana haddini bildireceğiz' diye net bir tavır ortaya koymaları gerekiyor." dedi.
"ABD üsleri def edildiğinde israilin demir kubbe ve diğer teknolojik sistemleri devre dışı kalacak"
Bekiroğlu, "Bu anlamda özellikle Müslüman beldelerde bulunan, Müslüman beldelerin işgal edilmesi ve israilin de güvenliğin sağlanması amacıyla kurulmuş olan Amerikan üslerinin bir an önce defedilmesi gerekiyor. Bu üsleri kendi topraklarımızdan çıkardığımız zaman israilin demir kubbe ve diğer teknolojik sistemleri devre dışı kalacak. Ve en azından özellikle Müslüman beldeler ki israilin etrafında bulunan bu beldeler hava sahalarını israil uçaklarına kapatmak durumundalar. Hava sahalarını israil uçaklarına kapattıkları zaman Kıbrıs'ın kuzeyinden Irak ve Suriye'den Lübnan'a doğru bir hat ve Mısır'dan Arabistan'a doğru bir hat çizildiğinde israil hapsedilmiş olacak ve Gazze'deki çocukları öldüremeyecek. Ben, Müslümanların kendi ülkelerinden iki tane talebi sıkı bir şekilde öne çıkarmalarını istiyorum. Birincisi Amerika üslerinin kaldırılması ve israille diplomatik ilişkilerin kesilmesi. İkincisi ise israile mutlaka hava sahalarının her tür uçuşa kapatılması." olduğunu söyledi.
"Aksa Tufanı operasyonu ve ardından Gazze direnişiyle gelen rüzgar, Allah'ın izniyle hepimizin tekrar dirilişine sebep olacak"
Dr. Öğretim Üyesi Hüseyin Polat
İlahiyat Fakültesi, Temel İslam Bilimleri, Arap Dili ve Belagatı Bölümü Ana Bilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Hüseyin Polat, "Aksa Tufanı operasyonu ve ardından Gazze direnişiyle gelen rüzgar, Allah'ın izniyle hepimizin tekrar dirilişine sebep olacak. Ve bundan sonra artık onların hiçbir yalanı, hiçbir propagandası insanlarımızın uyumasına, insanlarımızın aldanmasına inşallah yetmeyecektir. Ve insanlarımız Kur'an'la Peygamber Efendimizin (Sallallahu Aleyhi Vesellem) sünnet-i seniyyesiyle örnek bir İslami hayat ortaya koyacaklar." dedi.
"Dünya'da yaşanan gelişmeler son derece önemli ve heyecan verici"
Özellikle ABD başta olmak batı ülkelerindeki üniversitelerde öğrenci ve Akademisler'in Gazze için düzenledikleri eylem ve gösterilerine ve İslam dinini seçmelerine değinen Polat, "Dünya'da şahit olduğumuz gelişmeler son derece önemli ve son derece heyecan verici. İnsanların nasıl Ayet-i Kerime'nin de ifade ettiği gibi İslam'a girdikleri İslam'a koştuklarını görüyoruz. Şu anda adı 'Müslüman' olan toplumlar, İslam'ın ne kadar büyük bir nimet olduğunu, ne kadar büyük bir izzet ve kurtuluş vesilesi olduğunu anlamakta gecikiyorlar. Şimdi Müslüman olmayan toplumlar, Batı'nın Amerika'nın çifte standardını bu sahtekarlığını görünce onların bugüne kadar yapmış oldukları anti propagandaların hepsinin yalan olduğunu, sahte olduğunu aslında Kur'an-ı Kerim'in İslam'ın, insanlık için çok büyük bir kurtuluş vesile olduğunu bizden önce anladılar. Onun için onlar bizden önce gerçekten büyük bir samimiyetle vicdanlarından gelen bir hareketle bunu ortaya koydular. İşlenen cinayetlere başta Amerika olmak üzere süper güçlerin destek verdiğini görünce bugüne kadar insanlığa dünyada cennet vaat eden bu süper güçlerin sahtekarlıklarını ve onların dolayısıyla da savundukları ideolojilerin ortaya attıkları birtakım kavram ve kelimelerin doktrinlerinin sahte olduğunu, insanları sadece sömürmek için bunları kullandıklarını görmeleri daha kolay oldu." şeklinde konuştu.
"Yüz yılı aşkın sürekli Filistin'de insanlar katlediliyor ama bu bizim için alışılmış bir durum oldu"
Yüz yılı aşkın bir süredir sürekli Filistin'de insanların katledildiğini ve bunun Müslümanlar için alışılmış bir durum haline geldiğini belirten Polat, "Mısır'da olanlar, Suriye'de olanlar, diğer İslam topraklarında olanlar eğer batı toplumlarının birinde olsaydı oralarda yer yerinden oynardı. Ama bizi sürekli bir şekilde bu olaylara alıştırdılar. Bu bizim için normal bir hale geldi. Onun için Müslümanlar, İslam toplumları tepki vermekte geciktiler. Bir de İslam toplumları şu anda kendi iradeleriyle hareket edecek durumda değiller. Çünkü İslam toplumlarının, Müslümanların başına getirmiş oldukları birtakım kuklalar Müslüman toplumları, Müslümanların uyanışını, hareket etmesini, Müslümanların serbest bir şekilde tepki göstermesini engelliyorlar, alıkoyuyorlar. Herkes de biliyor ki aslında israili ayakta tutan İslam ülkelerinin başına getirmiş oldukları birtakım kuklalar. Yani Mısır'daki Sisi, Ürdün'deki kral ondan sonra Suriye'yi darmadağın eden Esad olmasaydı şu anda Filistin'de bu katliamlar işlenemezdi." ifadelerine yer verdi.
"Müslüman devletler buna yönelik herhangi bir şey yapmazsa bu katliamların kısa zamanda biteceği kanaatinde değilim"
Dr. Öğretim Üyesi Süleyman Ekici
7 Ekim sonrası olayların bir turnusol kağıdı gibi olduğunu kaydeden İktisadi Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Dr. Öğretim Üyesi Süleyman Ekici, "Gazze, derdi olan ve olmayan Müslümanları ortaya çıkardığı gibi batılıların da ortaya koyduğu medeniyet adına savunduğu birçok kavramın sadece kendileri için geçerli olduğunu gösterdi. Özellikle burada insan hakları ve özgürlükler babında söylüyorum. Bununla ilgili olarak Müslümanların, devletler babında daha aktif eylemler yapabilmesi lazım. israilin bu anlamda güçten anladığı kanaatindeyim. Ve Müslüman devletler buna yönelik herhangi bir şey yapmazsa bu katliamların kısa zamanda biteceği kanaatinde değilim. Örneğin Türkiye'nin israil ile ticareti durdurması önemli bir şey. Diğer Müslüman ülkeler de israilin en azından ticaretini tamamen bozacak hava sahası ve deniz yollarını kapatma babında eylemlerin içerisinde bulunursa bunun israili belki bir nebze sıkıştırabileceği kanaatindeyim." dedi.
"HAMAS'ın yaptıkları dünya tarihinin parlak bir sayfasında yerini alacak"
İşgalci siyonist rejimin mümkün olduğunca Gazze'yi insansızlaştırarak uzun vadede de israile katabilmek için elinden geleni yapacağına dikkat çeken Ekici, şöyle devam etti:
"Bu anlamda 1800'lü yılların sonunda israille ilgili bir şey söylendiğinde çok uzak bir şeymiş gibi geliyordu. Ama 1948'e gelindiğinde o devletin ortaya çıktığı görüldü. Şu anda da israil, o uzun vadeli iki nehir arası vadedilmiş topraklara sahip olmak için planını aşama aşama ve acımasızca gerçekleştirmeye çalışıyor. Müslümanların da bu konuda güç olarak karşılık verememesi israilin iştahını daha da kabartıyor. israili ancak durduracak tek şey Müslüman devletlerin daha aktif bir şeyler yapabilmesi. Yoksa maalesef israilin duracağı kanaatinde değilim. HAMAS, kendi üzerine düşeni yapıyor. Asıl yapmayanların durumu çok acı. HAMAS'ın memleketlerini, onurlarını ve bağımsızlıklarını korumak için yaptıkları, dünya tarihinin parlak bir sayfasında yerini alacağını, üstlerine düşeni yapmayan insanların ise bir utanç bir zillet olarak tarihte yerini alacakları kanaatindeyim." (İLKHA)