Diyarbakır merkez Yenişehir ilçesi Selahaddin Eyyubi Camii Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen program Kur'an'ı Kerim tilavetiyle başladı.
İki oturum şeklinde gerçekleştirilen panelin sunuculuğunu Selahattin Güler yaptı. İlk olarak şiir dinletisi ile başlayan program, sinevizyon gösterimi ile devam etti.
Panelin açılış konuşmasını yapan Kelhaamed Dergisi yazarlarından Menderes Yıldırım, derginin şu ana kadar sosyal ve kültürel alanda yaptığı çalışmalara değinerek Kelhaamed dergisinin Kürt dilinin gelişmesine sunduğu katkıları anlattı.
Medreselerde Kürtçe eğitim alanında karşılaştıkları durumlara ilişkin kısa bir selamlama konuşması yapan İTTİHADUL ULEMA Genel Sekreteri Molla Muhammed Özer'in ardından ilk oturum başladı.
Fatih Taş'ın moderatörlüğünü yaptığı programın ilk oturumunda, ilk konuşmacı olarak söz alan dergi editörlerinden Abdussamed Yalçın, Kelhaamed yazılarıyla Kürt edebiyatı ve kültürüne sunduğu katkılardan bahsederken bundan sonra yapılması gereken çalışmalara vurgu yaptı.
Kelhaamed Dergisi'nin 2009 yılının mayıs ayında hizmete başladığını aktaran Yalçın, önümüzdeki ay derginin 61'inci sayısının çıkacağını söyledi. Derginin, 16 yıldır aralıksız olarak yayınını sürdürdüğünü ve Kürt medyasında özel bir yer edindiğini kaydeden Yalçın, bu münasebetle bugün "16'ncı Yılında Banga Heq Dergisi" temasıyla bu panelde bir araya geldiklerini söyledi.
Derginin bir editörü olarak dergiden bahseden Yalçın, derginin kısa tarihçesi, yapmış olduğu hizmetleri, şekli, içeriği, hedefleri ve özellikleri başlıkları altında bir sunum gerçekleştirdi.
Başlangıç ve İlerleme
Derginin kısa tarihçesi hakkında dinleyicilere bilgiler aktaran Yalçın, "Bir dergi biçin 16 yıllık bir yayın dönemi, o dergi için başlı başına bir başarı sayılır. Bilhassa bu dergi Kürtçe bir dergi ise. Çünkü haber Kürtçe olursa bu bile başlı başına ağır bir iştir. Kürtçenin kendisine yetecek kadar yasakları vardır. Çünkü yazmak ve yayımlamak ile iş bitmiyor. Kendi halkımızın içerisinde uzun yıllar asimilasyona maruz kalmış, alfabesi yok, yazısı yok ve garip bir şekilde eğitimine devam etmiştir. Bu kötü şartların içerisinde derginin kendisini tanıtması, kendisini sevdirip çarkını çevirebilmesi gerekiyordu. Bu yüzden köy köy gezip dergimizi tanıttık ve okumaya teşvik ettik. İl ve ilçelerde dernek ve kurumları gezerek dergimiz ve Kürt dili hakkında seminerler verdik. Bu çalışmalarımızda temsilcilerimiz, öncülerimiz, dağıtıcılarımız ve satıcılarımız kadro halinde hazır bulundular, görev aldılar, hatta eş ve dostlarımızın bunları almaları için kendilerini abone ettik. Kısa bir süre sonra Kürt dili kurslarını açtık ve çalışmalarımıza başladık. Bazı il ve ilçelerde Kürtçe dili derslerini verdik. Bu kurslar bizim önümüzü biraz daha açtı. Bu kurslardan eğitim alanlardan bazıları dergimizde yazılar yazmaya başladılar. Dergi bir okul gibidir. Okuyucu ve çalışanlarını bulundukları konumda saydırtmazlar, kendilerini ya bir yazar ya da bir araştırmacı haline getirirler.
Bizler dergimizin başlangıcında Kürtçe kitap yazmaya da başladık. Bunun için Banga Heq adıyla bir yayınevi açtık. Çeşitli kitaplar yazıp yayımladık. Bizler yeni başladığımız zaman niyetimiz, kısa bir süre sonra dergimizi 3 aylık olmaktan çıkarıp aylık bir dergi haline getirmekti. Yine Kürtçe bir enstitü açmaya niyetlenmiştik. Ancak şartlar nedeniyle bu niyetimizi yerine getiremedik. Yerine getiremedik lakin iptal da etmedik, kendi gününü ve zamanını bekliyor." ifadelerini kullandı.
"Amacımız kavmimizin duygu ve düşüncelerini kendi dilleriyle onlara anlatmaktır"
Dergiyi çıkarmalarındaki amacı açıklayan Yalçın, "Kürtçe bir dergiden ilk olarak beklenilen şey dildir. Kur'an söylüyor ki: "Bizler bütün peygamberleri kendi kavminin dili ile gönderdik ki onlara açıklamalarda bulunsun.' Ayet bizlere şunu gösteriyor ki açıklamanın kendi dili ile yapılması çok önemlidir. En büyük hedefimiz buydu. Kendi kavmimizin duygu ve düşüncelerini kendi diliyle onlara anlatabilelim. Ve yine bir başka amacımız da Kürtçeyi asimilasyondan ve sekülerizmden kurtarıp aslına göre hizmet etmekti. Amacımız dergimizde bu dili kullanmaktı. Kürt dilinin tarihini, Kürtçenin tarihini kendi dili ile ve kendi esasları ile doğal bir şekilde anlatmaktı amacımız." ifadelerini kullandı.
Kürt diline yönelik iki büyük operasyon yapıldığının altını çizen Yalçın, bunlardan birinin ırkçı ve milliyetçi Türkler tarafından yapıldığını, diğer operasyonun ise sekülerizmden geldiğini belirtti.
"Kürt dili sekülerizmin tesiriyle yok olmaya doğru gidiyor"
Sekülerizmin, Kürt diline ve Kürtlere hiçbir hizmette bulunmadığına dikkat çeken Yalçın, "Aklını kullanan insan kendi dilini kullanır. Bizim aklımız beynimizdedir, beynimiz ise tarihimizdedir, tarihimiz ise kendi klasiklerimizdedir, kendi klasiklerimiz ise inanç ve birliğimizdedir, vahyin ıstılahı ile güzelleşmiş, vahyin kültürü ile oluşmuştur. Peygamberlerin kıssası, evliyaların menkıbeleri bunların alt yapısıdır. Bizler görüyoruz ki tatlı olan bu dil, sekülerizmin tesiriyle yok olmaya doğru gidiyor, unutulma tehlikesi altındadır. Bizler bu durumda medya ve basına nasıl sahip çıkabiliriz, bizler bu dilimizi yeni nesile nasıl anlatabiliriz? İşte bunun için çalışıyoruz." dedi.
"Kelhaamed dergisi bir okuldur, okuyucuları hem öğrenci hem öğretmendir"
Kelhaamed Dergisini çıkarmalarındaki ikinci amacı açıklayan Yalçın, ikinci hedeflerinin sekülerizm ve milliyetçiliğin tahribatlarına karşı Kürt diline sahip çıkmak ve Kürt dilini canlandırmak olduğunu dile getirdi.
Yalçın, "Hedefimiz bütün formatıyla Kürtçeye yöneliktir. Yazıdaki amacımız ise Kürtleri Kürt yapan hususları kaleme dökmektir. Bizler, kürdün ahlakı, fikri yaşantısı, folkloru, örf ve adetleri kendi dergimizde bulunsun ve öğrencilerimize bu şekilde bir okuma sunalım. Bir öğrenci dergimizi okuduğu vakit kendisini bu tür şeylerin içerisinde bulsun ve bu atmosferde okumasını sürdürsün. Dergimiz tamamıyla akademik bir dergi değildir. He ne kadar da akademik bir dergi olmasa bile amacımız kürdi bir dergi olmaktır. Bu öyle bir okuldur ki okuyucuları hem öğrenci hem de öğretmendir." şeklinde konuştu.
Derginin içeriği, esasları
Derginin içeriği ve esaslarına ilişkin bilgiler aktaran Yalçın, "Kelhaamed, Kürtlerin tarihini İslam tarihinden bugüne kadar alıyor. Çünkü Kürtler Müslüman olduklarından sonra tarihleri ön plana çıkmamıştır ve büyümemiştir. Zevk ve edebiyatı özel bir konumdadır. Arapça ve Farsçadan istifade etti ki bu da gayet normal bir şeydir, bütün diller, başka dillerden etkilenir ve istifade eder. Birçok alim, his ve duygularını Kürd dili ile şiirlerine yansıtmışlardır. Kürd dili ilk defa İslam ile doğan edebiyatı olmuştur ve İslam ile bu edebiyatı itibar kazanmıştır. Kürt folkloru da İslam öncesinde nasıl idiyse İslam'dan sonra da aynı şekilde devam etmiştir. Zaten birçok örf ve adetleri İslam'a uygundu, İslam'a uygun olmayanlar ise de doğal bir şekilde zamanla değişti. Kılık kıyafetleri zaten İslam'a uygundu ve olduğu gibi de kaldı. Banga Heq, Kürt kavminin inkârcılarına karşın, İslam öncesindeki tarihi de ispat ediyor. Kürtlerin soylarına ve Müslüman oluşlarına önem veriyor. Çünkü birçok kesim bu konuyu bir yara olarak görüyor ve bu yarayı kaşıyıp istismar etmeye çalışıyor." dedi.
Derginin içeriğine dair bilgiler aktarmaya devam eden Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kürtlerin yakın zamandaki siyasi ve kavmi konuları ile ilgili araştırmalar ayrı ayrı isimler altında dergide ana başlık olarak yer alıyor. Onların diğer kavimler ile olan ilişkileri, onlara karşı yapılan katliamlar, can, mal ve mukaddesatlarına karşı yapılan saldırılar, anonim ve o zamanlar hakkında hazırlanan şiir ve besteler gibi. Derginin esas fikri; ümmet olma ve Müslüman kavimlerin kardeşliği ile ilgilidir. Yazılarında; Kürtlerin de Arap, Fars ve Türkler gibi bu medeniyetin direkleri oluğundan bahsedilir. Ümmetin bir bütün olarak ayak durabilmesi için bu direklerinin tamamının sağlam olması lazım. Bu bilinçle yazılarımız hazırlanıyor. Örneğin yakın çağda hazırlanan sıtran ve kasidelerin tahlilleri yapılıyor. Aynı şekilde bu bakış açısıyla dergimizde Bediüzzaman'ın 'Kürtlerin Reçetesi' diye adlandırdığı münazaralarının tercümesi yapılıyor ve Risale-i Nur'un içerik ve üslubuna uygun bir şekilde kısaca şerhi yapılıyor. Aynı şekilde bu bakış açısıyla Latin alfabesi dışında Irak, İran ve Suriye Kürtlerinin kullandığı Arap/Sorani alfabesi ile de Risale-i Nur yazıları kaleme alınıyor. Yine bazı yazılarımız bölgemizdeki medreselerde kullanılan Arap alfabesi de kullanılıyor. Bu alfabeleri kullanmak kuzey ve diğer bölgeler arasında bir köprünün oluşmasına sebep oluyor. Örneğin birçok güneyli yazar ve mütefekkir bizlere makale ve yazılar göndermişler. Aynı şekilde bu bakış açısıyla dergimizin bir parçası olarak Zazaca yazılar kaleme alınıyor. Çocukların edebiyat ve dilleri için de dergimizin son 4-5 sayfasını Bexçê Zarokan (Çocukların Bahçesi) adıyla onlara ayırıyoruz."
Kürtlüğü sekülerleştirme
"İslami yaşantıdan uzak olanların amaç ve istekleri; Kürtlerden Müslümanlık vasfını alarak Kürtleri dünyevileştirme yani seküler bir halk olarak meşgul etmektir." diyen Yalçın, "Bugün seküler Kürtler ile Kemalistler birbirlerine kucak açıyorlar. Bunlar arasındaki hısımlık ilişkisi yeni başlayan bir şey değildir. Her ikisinin de Müslümanlar ile problemleri vardır. Son zamanlarda artık direkt olarak İslam'ı hedef almıyorlar. Çünkü Kürtlük bağı ile onlara bağlanan mazlum Kürtler artık onların gerçek yüzünü gördükçe onlardan uzaklaşıyorlar. Bunlar da mecburen İslami çalışmalara karşı müsamahakâr davranmak zorunda kaldılar. Bunları göz önünde bulundurduğumuzda Banga Heq Ji Kelhaamed Dergisinin ismi anlaşılıyor ve derginin içeriği daha da önem kazanıyor. 1970'ten beri Türklük, Kürtlük, Alevilik ve İslam hakkında çalışmalar yürüten Hollandalı Antropolog ve Sosyolog Martin Van Bruinessen bir yazısında şöyle diyor, 'Son zamanlarda yapılan araştırmalarda Türkiye'deki Kürtler arasında İslam'ın etkisinin çoğalması çok dikkat çekicidir.' Bugün seküler Kütler şöyle diyorlar, 'İslami kurumlar, İslami kuruluşlar ve İslami şahsiyetler, yok olmalarının önünü almak için birçok yerde daha çok kamusal roller üstlenmişler.' Tabii olarak bu kurumlardan bir tanesi de Banga Heq'tir.
Yeni ve eski sekülerlerin Kürtçe edebiyatındaki temelleri tamamen klasiktir. Şiir ve kasidelerin tamamı İslam alimlerine aittirler. Yani kelime ve ıstılahlar vahye dayanıyor. Eğer klasikleri aralarından çıkarsan sekülerlere ait hiçbir şey kalmaz. Bu panel vasıtasıyla mesajımızı bütün samimi Kürtlere iletiyoruz; gelin sekülerizme karşı Banga Heq Dergisine destek verin." çağrısında bulundu.
Derginin Adı
Son olarak derginin adı hakkında açıklamalarda bulunan Yalçın, şu ifadelere yer verdi:
"Amed Kalesi her daim maharetli yazar, şair ve tarihçiler için birer ilham kaynağı olmuştur. Her devirde hakkında söz ve kitaplar yazılmıştır. Çünkü binlerce yıl toplumsal hayata şahit olmuştur ve tarih boyunca canlı bir nişane ve sembol olmuştur. Aynı şekilde Amed Kalesi tarihin derinliklerinde vatan ve kimliğimizin sembolü olmuştur. Bu his ve düşünceler ile 'Banga Heq ji Kelha Amed' adıyla dergicilik çalışmalarıma başladık. Fakat Kelhaamed ismini öne çıkardığımız için bu ad ile meşhur olmuştur. Son birkaç yıl içinde yurt içinden ve yurt dışından okurlarımızın derginin ismi ile ilgili mülahazaları oldu. Bazıları bu ismi yerel ve bölgesel gördü, bazıları da onun telaffuzunun garip olduğunu söylediler. İsimlerin kolay ve telaffuzlarının basit olması lazım. Bundan dolayı artık 'Banga Heq' ismini öne çıkarma kararı aldık. Önümüzdeki sayı bu şekilde olacaktır inşallah. Aynı şekilde logo da ona göre olacak." (İLKHA)