HÜDA PAR Milletvekili Dinç: Dijital mecralar toplumun yozlaştırılmasında yumuşak güç görevi görüyor

HÜDA PAR Milletvekili Faruk Dinç, dijital mecraların toplumun yozlaştırılmasında adeta yumuşak güç görevi gördüğüne dikkat çekerek bu konuda yetkililerden ciddi tedbirler alması ve cezai müeyyideler uygulaması çağrısında bulundu.

Ekleme: 21.05.2024 19:45:06 / Güncelleme: 21.05.2024 19:47:30 / Güncel / Ankara Haberleri
Destek için 

HÜDA PAR Milletvekili Faruk Dinç, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında iç ve dış gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Dinç, sözlerinin başında, geçtiğimiz gün helikopter kazasında hayatını kaybeden İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ve diğer heyete Allah'tan rahmet, yakınlarına dost ve kardeş İran halkına sabırlar diledi.

Her zaman olduğu gibi bu basın toplantısında da ana gündemlerinden birinin Filistin'de yaşanan soykırım olduğunu aktaran Dinç, Filistin'deki insanlık suçundan bahsetmeye de devam edeceklerini kaydetti.

İşgalci rejimin esirlere yönelik suçları

Filistin'de özellikle esirlere yönelik ciddi kötü muamelelerin olduğunu hatırlatan Dinç, "İşgalci israil alıkoyduğu Filistinli esirleri kötü muameleyle ve işkenceyle katletmektedir. Bu konuda 7 Ekim'den sonra Filistinli esirleri tecride alan işgal rejimi esirlere su, yiyecek gibi temel ihtiyaçlardan dahi mahrum bırakmışlardır. Son olarak işgal rejiminin sözde gözaltı veya sözde cezaevlerinde alıkoydukları Gazzelilere, insanlık dışı muamele yaptıkları ortaya çıkmıştır. Filistinli esirlerin; özellikle anestezi kullanılmadan tıbbi müdahaleler yapılmış, uzuvları kesilmiş, darp edilmiş, kötü muamele nedeniyle pipetle beslendiği belgelenmiştir. İşgal rejiminin 7 Ekim'den bu yana alıkoyduğu Filistinlilerin 27'sini askeri tesislerde şehit ettiği bizzat işgal rejiminin medyasına yansımıştı, bizzat kendileri bunu itiraf etmişlerdir." dedi.

Uluslararası Adalet Divanı'nda yargılanan işgal rejiminin, Filistinli esirlere yönelik yaptıkları bu hak ihlallerinin de hesabını vermesi gerektiğini belirten Dinç, "Güney Afrika, Uluslararası Adalet Divanı'nda bu konuda siyonist işgalcileri yargıladığını söylemiş, bu yönüyle Türkiye Dışişleri Bakanı da buna müdahil olduğunu aktarmıştı. Bu konuda da diyoruz ki; Türkiye Dışişleri Bakanlığı da bu Filistinli esirlerin maruz kaldığı zulmü ve hak ihlalini gündem etmeli ve uluslararası alanda siyasi ve hukuki bir şekilde bunlara bir yaptırım da yapılmalıdır." ifadelerini kullandı.

"Dijital mecralar toplumun yozlaştırılmasında adeta yumuşak güç görevi görüyor"

Özellikle Türkiye'de sosyal medya platformlarında, toplumsal yapıyı olumsuz etkileyen durumların halen devam ettiğini söyleyen Dinç, "Bilindiği üzere Dezenformasyonla Mücadele Yasası 2022'de yürürlüğe girmişti. Dezenformasyonla Mücadele Yasası'nın temelinde dezenformasyon olsa da aslında çocukları, gençleri, aileleri korumaya yönelik bir yasaydı. Ancak geçen süre içerisinde alınan tedbirlerin yeteri kadar olmadığı görülmektedir. Sosyal medya mecralarında dezenformasyon, itibar suikastı çocukları, gençleri ve aile kurumunu hedef alan içerikler halen yaygın bir şekilde yer almaktadır. Dijital mecralar bu haliyle toplumun yozlaştırılmasında adeta yumuşak güç görevi görüyor." şeklinde konuştu.

Dinç, "Benzer şekilde özellikle televizyonlarda yayınlanan, televizyonlarda değerlerimizden uzak hatta suça özendirici şekilde yayınlar yapılıyor. Ahlaksızlığın kaynağı haline gelen yapımlar sadece maneviyatımıza zarar vermiyor, bununla beraber suça da özendiriyor. RTÜK başta olmak üzere ilgili kurular bu konuda yeteri kadar bir denetim yapmamaktadır. Çocuklarımızın korunması, gençlerimizin korunması, aile kurumunun korunması bu memleketin en önemli birinci meselesidir, diyoruz. Bu konuda başta RTÜK ve ilgili kurullar olmak üzere sorumluluk almalı ve bu yönde gençlerimizi yozlaştıran yayınlara karşı ciddi tedbirler almalı ve cezai müeyyideler uygulamalıdır, diyoruz." diye ekledi.

MHRS Randevu Sistemi'nde yaşanan sorunlar

Gündemdeki bir diğer konu MHRS Randevu Sistemi'ne değinen Dinç, Türkiye'de sağlık hizmetlerinin sunumunda özellikle dijitalleşme yönünde atılan adımların gerçekten son derece önemli olduğunu ancak muayene randevularında halen ciddi sıkıntıların devam ettiğini belirtti.

Dinç, "Hızlı ve doğru bir şekilde teşhisin, tedavinin, takibin yapılması ne kadar önemliyse aynı şekilde muayene randevularının da karşılanması o kadar önemlidir. Mevcut sağlık sistemi iyi kurgulanmadığından dolayı Aile Hekimliği başta olmak üzere birinci basamak sağlık kuruluşlarında değerlendirilmesi ve sonuca bağlanması mümkün olan birçok şikâyet maalesef ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşlarına taşınmaktadır. Bu durum genel randevu planlamasına olumsuz yönde etkiliyor. Bununla beraber muayene ve tetkik sürelerinde ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Aynı şekilde hekimlerle hastalar arasında iletişim kurmada da ciddi sorunlar ortaya çıkıyor. Öte yandan gereksiz yere ikinci ve üçüncü ya da farklı basamaklara gittikleri için vatandaş tetkikler yapıyor ve bu tetkikler de ülke ekonomisine ciddi zarar vermektedir." değerlendirmesinde bulundu.

Mevcut tablonun, hastaların şikayetleri ve yönlendirilmesini profesyonel bir şekilde yönetmeyi zorunlu kıldığını ifade eden HÜDA PAR Milletvekili Faruk Dinç, "Sağlık Bakanlığının uygulamaya koyacağı 'Onaylı Randevu Sistemi' de tek başına çözüm getirmeyecektir. Hastane randevularında en önemli çözüm; aile hekimliğinin üzerinde kademeli sevk zincirinin aktifleşmesidir. Sevk zinciri eğer aktifleştirilirse vatandaş birinci basamak aile hekimine gidecek, dolayısıyla da hastanelerde yığılmalar olmayacak. Tabi bu konuda aile hekimlerinin de sayısının artırılması gerekiyor." şeklinde konuştu.

Göçerlerin sorunu

Ülkede yaşanan bir diğer sorunun göçerlerin yaşadığı sorun olduğunu aktaran Dinç, şöyle devam etti:

"Biliyorsunuz göçerler yıllardır aslında büyük bir mücadele veriyorlar, şehirleşme olmuş vatandaş çoğu şehirlerde kalıyor ama buna rağmen göçerler hayvancılık yapmayı ve bu konuda kendi geçimini sağlamayı, hayvansal ürünleri satarak belki de memlekete katkı sunmayı, ekonomiye katkı sunmaya da devam ediyorlar. Bu yönüyle her bahar ayında bu göçerler özellikle Doğu bölgesinde; Bingöl, Elazığ Erzurum, Muş gibi illerde yaya bir şekilde hayvanlarını otlatıp götürüyorlar. Bu şekilde hem kendi geçimini sağlıyorlar hem de hayvansal ürünlerle ekonomiye katkı sağlıyorlar. Ancak bu 4 ilimizin aldığı karar gereği bu vatandaşlarımızın yaya şekilde hayvanlarını götürmesini engellemiş ve bir taşıyıcı araçla, bir kamyonla taşımasını ön görmüştür.

Bu konuda bu vatandaşlarımız da bize şikayetlerini aktardılar. Bu iller arasında rakım farkından dolayı, ısıdan kaynaklı özellikle küçükbaş hayvanların ciddi sorunlar yaşadığını ve bu şekilde hayvanların birden bir şehirden diğer şehre araçla taşınmasının sıkıntılı olduğunu ilettiler. Bu yönden özellikle başta Beritan Aşireti ve Şavak Aşireti başta olmak üzere bu sorunu ilettiler. Van ve Hakkâri'de bu konuda yaya şekilde hayvanların götürülmesinde oradaki valilikler tarafından herhangi bir problemle karşılaşılmadığını bize ilettiler. Bu yönüyle onların talebi bu göçerlerin sağlıklı bir şekilde hayvanlarını otlatması ve sağlıklı bir şekilde hayvansal ürünlerini elde edip kendi geçimini sağlaması açısından bir çözüm bekliyorlar. İnşallah onları mutlu edecek bir çözüm sağlanacaktır, diye umuyoruz."

Başıboş köpek sorunu

Sokak hayvanlarının yaptığı saldırırların her geçen gün arttığını; yaralanma, hatta ölümle sonuçlanan birçok vakanın yaşandığını vurgulayan Dinç, özellikle sabah erken okula giden çocukların can güvenliğinin tehlike altında olduğunu söyledi.

Dinç, sadece okula giden çocuklar değil, camiye giden yaşlı savunmasız amcaların, hatta yetişkinlerin de dahil bu konuda can güvenliğinin olmadığını aktardı.

"Kanun teklifimizi Meclis'e sunduk"

Mevcut düzenlemelerin, başıboş sokak köpeklerinin güvenliğini sokakta tescillediğini, barınakta kalmasını engellediğini belirten Dinç, "Bu yönüyle diyoruz ki, başıboş sokak köpekleri meskûn mahallerden uzak, onlara has bir barınak yapılmalı ve bu başıboş köpekler orada hem barınmalı hem de sayısı kontrol altında tutulmalı, bu konuda vatandaşımızın güvenliği sağlanmalıdır. Çünkü parklar artık çocukların toplanma yeri değil köpeklerin toplanma yeri olmuş. Sokaklarda çocuklarımızın oynaması gerekirken başıboş köpeklerden geçilmiyor. Hem burada köpeklerin güvenliği hem de vatandaşın güvenliği için bu çözüm gereklidir ve bu konuda da biz bugün kanun teklifimizi Meclis'e sunduk. Bu yönüyle tüm duyarlı milletvekillerimizden de destek bekliyoruz. İnşallah bu şekilde başıboş sokak köpekleri de vatandaşlarımız da güvende olacak, sağlıklı bir ortam sağlanmış olacak." diye konuştu. (İLKHA)