Siyonist işgal rejiminin Aksa Tufanı operasyonuyla Gazze'de başlattığı soykırım 7 ayı geride bıraktı.
7 Ekim sabahıyla başlayan katliama ortak olmak istemeyen Müslümanların başlatmış olduğu işgal çetesinin mallarının boykot edilerek zihinsel işgale de son verilebileceğini ifade eden yazar Halis Mutlu, boykot yaparak öncelik olarak nefsimiz için bir şey yapmak sonra Kudüs için bir şey yapmak olduğunu belirtti.
Kudüs ve mukaddesat hakkında Türkiye'nin birçok yerinde konferanslar veren Gazeteci-Yazar Mutlu, boykot hakkında İLKHA muhabirinin sorularını yanıtladı.
"Boykot hiçbir şekilde almamak, o malum ürünlerin adını bile zikretmemektir"
Boykotun hayatımızda önemli olduğunu belirten Gazeteci-Yazar Halis Mutlu, "Biz 7 Ekim'den sonra bazı sorumlulukların sahibi olmadık. 7 Ekim'den çok daha önce sorumluluk sahibi olduğumuz halde o sorumluluklarımızın bilincinde değildik. 7 Ekim, bize sorumluluklarımızı hatırlattı, bunlardan bir tanesi de boykot. Öncelikle şunu ifade edelim insanların zihninde şu ifade var, benim içmememle giymememle, almamamla ne olur ki! Sen içmezsen, sen almazsan, sen giymezsen, emperyal ürünleri, kapitalist ürünleri bunlara boykot uygularsan, sen onları teslim almış olmazsın aksine onlara teslim olmadığının iradesi ortaya koymuş olunur. Bir Kudüs'çe duruş ortaya koymuş olarak insanlara ben tek başıma kalsam, emperyal ürünler ve emperyalizme teslim olmuyorum. Boykot; teslim almaktan daha ziyade teslim olmama iradesidir. Boykot ederek ben ne yapabilirim demenin çok ötesinde en azından teslim olmayarak çok şey yapmış olmak, çok şey yapmış olmanın da etrafındaki insanlarda etkileşime sebep olması hasebiyle bir kartopu gibi yuvarlanıp, bir şey yapmış olmanın ortaya koyduğu o güzelliği toplumun geneline yaymış olursun. Boykot hiçbir şekilde almamak, o malum ürünlerin adını bile zikretmemektir aslında. Hayatından tamamen çıkarmak bireysel hayattan çıkış toplumsal hayatın da çıkışına sebep olur. Biz hayatta duruşumuzu hayata bakışımızı, kendi penceremizden değerlendirirsek kendi penceremizden görerek hayata hakim olma noktasında bir irade ortaya koyarsak, dışarıdan bize damak tadı olarak ya da giysi olarak hayatımıza girmiş olan şeyleri kendimizden teslim olmuyorum diye hayatımızdan çıkaracağız. Bu bir başlangıçtır bir şey yapmaktır. Öncelik olarak nefsimiz için bir şey yapmak sonra Kudüs için bir şey yapmak ve hayata bu şekilde hâkim olmak. Boykot yaparak sen 'nefsim olarak teslim olmuyorum kardeşim' demektir. 'Seni kabul etmiyorum, seni reddediyorum, senin varlığının benim hayatımda bir anlamı yok' diyerek hayatından çıkarmaktır boykot. Bu sağlıklı duruş ve iraden etrafındaki insanlarda da bir kartopu misali bir çığ olarak büyüyebilir. Bu kadar fazla kalabalığa gerek yok kartopu gibi yuvarlanarak gidecek. Bir kişi bir kişiyi etkiler, o bir kişi etrafındakileri etkiler bu şekilde birlik olacağız. Boykot yaptığımızda en basiti karşı tarafı rahatsız ediyorsunuz. Benim duruşum karşımdakini rahatsız ediyorsa Bu benim için çok demektir." ifadelerine yer verdi.
"Hayber muhasarası bunun en büyük ve güzel örneğidir"
İslam'ın ve Müslümanların yarınları için boykot yapmalıyız diyen Mutlu, "Peygamber efendimiz aleyhissalatu vesselam Hayber'de Yahudileri muhasara altına alırken onların suyunu bile kesmişti. Peygamber efendimiz 'elinizde bir fidan olsa ve kıyametin kopacağını bilseniz o fidanı ekin' diye buyurduğu halde böylesi bir savaşta Yahudilerin hurma ağaçlarını kesti mi? Kesti. Savaş esnasında boykotu dibine kadar yaşamak lazım. Zalime bir yudum su dahi vermemek, gerekirse ağaçları dahi kökünden sökmek lazım. İslam'ın ve Müslümanların yarınları için bunu yapmalıyız. Rabbimizin ayetlerinde direk boykot olarak geçmese de Allah Teâlâ onları rehber edinmeyin, dost edinmeyin ayetlerinde hareketle baktığımız zaman özellikle onlardan uzak durmak gerekiyor. Hayber muhasarası bunun en büyük ve güzel örneğidir. Boykota devam, bir günlük değil sürekli boykot. Yarın savaş bittiğinde gene eski halimize döndüğümüzde aynı duruma düşeceğiz. Sürekli boykotu hayatımıza koymalı, emperyal ürünleri hayatımızdan çıkarmalıyız. Özümüze döneceğiz çünkü insana yediği içtiği sirayet eder, insan yediğinin içtiğinin esiri olur. Yediğinin içtiğinin esiri olmak ve onları üretenlere benzemek istemiyorsan kendine döneceksin. Sana ait olanı yiyeceksin, tüketeceksin, gayrısını red edeceksin." dedi. (İLKHA)