Bir efsane daha çöktü! O çizimler Osmanlıya ait değil

Bilecik’te, Osmanlı’nın uç beyi İsa Sofi adına inşa edilen türbede keşfedilen şamanik çizimlerin Osman bey zamanında yapıldığı, dolayısıyla İlk Osmanlıların şaman dinini terk etmemiş oldukları iddia ediliyordu. Son çalışmalar bu çizimlerin türbeye 18. veya 19. yüzyıla işlendiğini gösterdi. Yani daha net bir tabirle, bu çizimler türbeye 1750 ile 1944 tarihleri arasında bir zamanda işlendiği kesinleşti. Yani İlk Osmanlılarla bu çizimlerin hiç alakası yok.

Ekleme: 20.04.2024 10:48:24 / Güncelleme: 20.04.2024 10:48:24 / Kültür & Sanat
Destek için 

Bilecik’in Söğüt ilçesine bağlı Borcak köyünde yer alan İsa Sofi türbesi’nde önceki yıllarda başlatılan tadilat sırasında, üstteki sıvanın kazınması ile ortaya çıkan bezemeler, az bir bozulma ile günümüze kadar ulaşmıştı. Eski Türklerin Gök Tanrı inancını yansıtan duvar resimlerinin, bu inanca yönelik anlayışların resmedildiği çok önemli bir belge niteliği taşıdığı düşünülmüştü.

Kendisi adına türbe yapılan İsa Sofi’nin, vakıf belgelerinden Osman Bey zamanında burada bir zaviyesi olduğu ve buranın kendisine vakfedildiği biliniyor. Diğer taraftan yöre halkı tarafından Ertuğrul Gazi’nin silah arkadaşı olduğuna dair günümüze kadar ulaşan bir rivayet var.

İsa Sofi’nin adından dini bir şahsiyet olduğu ve adına türbe inşa edildiği için toplumun önde gelen bir ismi olduğu anlaşılıyor. Ancak türbede yer alan İslam dışı öğelerin aslında İsa Sofi'yle ve çağdaşı olan ilk Osmanlılarla hiç alakası olmadığı anlaşılıyor.

Söz konusu türbe mimarisi itibariyle, Erken Dönem Osmanlı türbe mimarisine uygun olsa da, 2016 yılında defineciler tarafından tahrip edildikten sonra başlatılan restorasyon çalışmaları kapsamında yapılan sıva raspası sonucu ortaya çıkan bezemeler, ne çağdaşlarıyla ne de Anadolu’daki hiçbir türbe ile benzerlik göstermiyordu. Bu da bazı çevrelerin İlk Osmanlıların aslında şaman dinini hiç terk etmedikleri iddialarını dillendirmelerine neden olmuştu.

Türbedeki kalem işi benzeri bezemelerin, Gök Tanrı inancı kökenli ve çağdaşlarında kullanılan bitkisel ve geometrik motiflerden tamamen farklı olduğu görülüyor. Türbenin tüm duvarlarında ve kubbe eteklerinde, çoğunlukla kırmızı ve gri renk süslemeler yer alıyor. Bezemelerde, Eski Türklerin evren anlatımı, şamanın göğe yükselmesi ve hayat ağacı gibi konular Şamanik motiflerle anlatılıyor.

Şamanik resimler ne zaman çizildi?

Söz konusu bezemelerin yapım tarihi hakkında iki farklı iddia ağır basıyordu. Bunlardan ilki; Osmanlı Devleti’nin kuruluş aşamalarına katkıda bulunan, Osman Gazi’nin kumandanlarından biri olan, Anadolu dışından gelerek Borçak köyüne yerleşen İsa Sofi’nin beraberinde getirdiği kişilerin Orta Asya Şamanizm geleneğinin etkisiyle bu motifleri türbeye işlemiş olabileceği yönündeydi. İkinci iddia ise motiflerin 20. yüzyıl başlarında, yakın bölgede yaşayan kişi veya kişilerce yapılmış olabileceğini öne sürüyordu.

Son bilimsel incelemeler, İkinci iddianın doğruluğunu ispatlar nitelikte.

2023 yılının Temmuz ayında yayınlanan bir makaleye göre araştırmacılar, İsa Sofi Türbesi’nden raspa sonucu ortaya çıkan ve üzerinde bezemelerin bulunduğu sıvalardan örnekler aldı. Sıva numunesinin içindeki hayvansal kökenli kıl numunesinden yola çıkılarak Radyokarbon (C-14) analizi ile bezemelerin yapım tarihi incelendi.

Yapılan analizler, söz konusu örneğin tam tarih aralığının MS 1.672 ile 1.944 yılları arasını kapsadığını gösterdi. Daha spesifik olarak numune, yüzde 40,9 olasılık ile MS 1846±50, yüzde 36,5 olasılık ile MS 1725±53 yıllarına tarihleniyor.

Araştırmacılar makalelerinde, “Bezemelerin yapım tarihinin belirlenebilmesi için alınan sıva numunesi içerisindeki hayvansal kökenli kılın radyokarbon yaş tayini analizi yapılmış olup üzerinde bezemelerin bulunduğu sıva tabakasının 18. veya 19. yüzyıla tarihlenebileceği görülmektedir.” yazıyor.

“Dolayısıyla İsa Sofi’nin beraberinde getirdiği kişilerin Orta Asya’ya bağlı Şamanizm inancı etkisinde kalarak motifleri türbeye işlediğine yönelik fikirler mevcut olmakla birlikte radyokarbon yaş tayini analizi, motiflerin İsa Sofi’nin yaşadığı Erken Osmanlı Dönemi’nden yaklaşık 300-400 yıl sonra yapıldığını ortaya koymuştur.”