Allah Resulü'nün (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) birçok özelliğinin yanında, bir tebliğ aracı olarak da değerlendirdiği cihadı hayatı boyunca hiç terk etmediğini vurgulayan Erdem, Resulullah'ın merhametle birlikte, o merhameti en çok yansıttığı ahlakının cihat olduğuna dikkat çekti.
İLKHA'ya konuşan İlahiyatçı Ramazan Erdem, Muhammed Aleyhisselam'ın cihat ahlakının ve amacının iyi anlaşılması ve anlatılması gerektiğini belirtti.
"Peygamber Aleyhisselam gelmezden evvel dünya karanlıklar içindeydi"
Hazreti Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in âlemlere rahmet olarak gönderildiğini ifade eden Erdem, dünyanın, Hazreti Peygamber gelmezden evvel karanlıklar içinde olduğunu vurgulayarak, "İnsanların hayata bakışı, ölüme bakışı, dünyadaki ikili ilişkilerdeki davranışları, birbirlerine ettikleri zulümler, bunların hepsine baktığınız zaman o kadar karanlık bir dünya var ki... Karanlık, Arapça manası zulmettir, zulümdür yani bütün karanlıklar zulümdür. O gelmezden evvel dünyanın medeni diye söylenen Yunanistan'ından, Hindistan'ına, Çin'e kadar her tarafta sapkın fikirler vardı ve her fikir mutlaka bir yerlere zulmediyordu. Kendince bir yerleri düzeltiyor fakat diğer yerlere zulmediyordu. İnsanlık bir çıkmaza girmişti. Günümüzde de Muhammedi sevdayı, ahlakını toplumda göremediğimiz için, çevremizde sadece karanlıklar var. Kimsenin memnun olmadığı bir sosyal düzen içerisinde yaşıyoruz." diye konuştu.
"Resulullah Aleyhisselam insanları karanlıktan aydınlığa çıkarmak için uğraşmıştır"
Hazreti Muhammed'in de yaratılışta herkes gibi bir insan ve bir beşer olduğunu, güzel bir ahlak üzere gönderildiğini aktaran Erdem, 'Allah Resulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), 'Ben de sizin gibi bir beşerim' diyor. İnsan olmak, beşer olmak ve vahyi almak yönüyle de örnek verecek olursak, o yakut değerinde bir taş idi' ifadelerini kullanarak, "Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Allah'ın emri gereği müminlerin üzerine kanatlarını açmıştır. Resulullah insanları karanlıktan aydınlığa çıkarmak için uğraşmış ve bunu da hakkıyla yerine getirmiştir. Bu da Allah'tan aldığı vahyi tamamıyla hayatına geçirmesi ile ortaya çıkmıştır. Biz her konuyu konuşurken ondan örnek alıyoruz. Neden? Çünkü Allah-u Teâlâ, 'Allah'ın Resulünde sizin için güzel örnekler vardır.' buyuruyor. Kim için var bu güzel örnekler? Allah ile karşılaşmayı umanlar, ahireti dikkate alanlar, Allah'ın merhametini umanlar için vardır." diye ekledi.
"Peygamber Aleyhisselam baskılara karşı bir an olsun geri durmadı"
Resulullah'ın geldiği toplumda zorluklarla karşılaştığını ve bu zorluklar karşısında çok büyük bir cesaret göstererek mücadele ettiğine vurgu yapan Erdem, şöyle devam etti:
"Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), onlara (Mekkelilere) İslam'ı anlattığında ilk olarak sözde karşı çıktılar. Daha güzel bir şekilde onlara İslam'ı yeniden anlatınca bir süre sonra müşrikler Allah Resulü'nü azarlamaya başladı ve da sonra da söylemleri tehdide dönüştü. İşte biz Muhammedi cesareti ilk burada görürüz. Peygamber Aleyhisselam bu baskılara karşı bir an olsun geri durmadı, her zaman karşılarına dikildi.
Birileri Ebu Cehil'in zulmettiği kişiye karşı alay edercesine onu Resulullah'a göndererek: 'Git, o (Resulullah) Ebucehilden hakkını alsın' denilmiştir. Resulullah bir hışımla gidiyor ki -bakın bu haksızlığa karşı durup, cesaret göstermekten, kabadayılıktan söz etmiyoruz- her cesaret şecaat değildir. Şecaat, içinde iyilik namına bulunulan, yapılan cesarettir. Resulullah, Ebu Cehil'den mağdurun hakkını alıp vermiştir ve Ebu Cehil tereddüt etmeden Resulullah'ın isteğini yerine getirmiştir.
Müşrikler Peygamber Aleyhisselam'da zerre kadar korku görselerdi, zulümlerini biraz daha arttırabilirlerdi fakat Peygamber Aleyhisselam korkmuyordu, davasını anlatıyordu. Müşriklerin Allah Resulü'nün davasını bırakması için geldikleri tekliflerini, 'Bir elime ayı, bir elime güneşi verseniz de davamdan vazgeçmem' demesi çok önemlidir. Siz güneşe hükmedemezsiniz, aya hükmedemezsiniz! 'Hükmedebiliyor olabilseniz, yani kâinatın egemenliğini elime verseniz, buna rağmen ben davamdan vazgeçmem' demiştir.
Bu şu demektir: 'Kâinatın gücü sizde olsa, ben bu davamdan vazgeçmiyorum. Bu büyük bir cesaret, bu dik duruş merhametli bir dik duruştur, merhamet peygamberine yaraşır bir dik duruştur. Kabadayılık değil, dava içerisindeki bir cesarettir."
Resulullah'ın savaş ahlakının zillet ile izzet arasında belirleyici bir rol oynadığını vurgulayan Erdem, Resulullah'ın savaşın temenni edilmemesi fakat geldiğinde de sabır ve cesaretle karşılanması gerektiği tavsiyesinde bulunduğunu kaydetti.
Erdem, "Allah Resulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: 'Savaşı temenni etmeyin çünkü savaş güzel bir şey değil ama savaş geldiği zaman da kaçmayın, cesur olun, zira cennet kılıçların gölgesi altındadır'. Bununla bir cesaret örneği koydu ortaya." dedi.
Hazreti Peygamber'in savaşlarda ortaya koyduğu cesarete ve kahramanlıklara değinen Erdem, "Uhud savaşına gittiğimizde herkes kaçıyordu, savaş bir anda aleyhe dönmüştü ve ordu bir anda dağılmıştı. Kim kaçmıyordu? Muhammed Mustafa Aleyhisselam kaçmıyordu. Diyordu ki: 'Ey insanlar! Kaçmayın, ben Allah'ın peygamberiyim, falan oğlu falanım' diyordu. İşte size büyük cesaret." şeklinde konuştu.
"Mücadelenin sevimli gelebilmesi için dünyalıklardan sıyrılmış olmamız gerekiyor"
Hazreti Muhammed'in merhametle birlikte bir cihad peygamberi olduğuna dikkat çeken Erdem, Peygamberin bir an bile cihattan geri durmadığını ve bunu da Allah'ın adının yücelmesi için yaptığını, Gazze direnişinin de bu savaş ahlakı ile yapıldığını belirtti.
Erdem, "Eğer sen Allah'a dayanıp güvenirsen Allah muhakkak sana bir çıkış kapısı açacaktır. Peygamber Aleyhisselam bize bunu öğretti. Dünya hayatı geçicidir, arzu etmeyin, onun peşinde çok koşmayın, dedi. Sen bunu içine sindirdikten sonra cihad ve Allah yolundaki mücadele sana sevimli gelebilir çünkü Allah yolundaki mücadelenin sevimli gelebilmesi için dünyalıklardan sıyrılmış olmamız gerekiyor ki ortaya bir şeyler koyabilelim." dedi.
"Cihat aynı zamanda Allah'ın adının yeryüzüne yayılması için bir araçtır
Gazze'de gerçekleştirilen mücadele ve cihad ahlakının yansımalarının dünyanın her yanında hidayete vesile olan bir sebebe dönüştüğünü, aynı zamanda cihadın bir tebliğ aracı olduğunu söyleyen Erdem, "Bu nasıl olur? Allah Resulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'ın cihadını tam olarak anlayıp pratiğe dökmekle olur ancak. İşte Gazze'de bugün bunu görebiliyor, peygamberi cihadın en güzel halini anlamışlar diyebiliyoruz. İslami bir bakış açısıyla söylersek, cihat sadece bir toprak kazanayım, bir yer elde edeyim değildir. Cihat aynı zamanda Allah'ın adının yeryüzüne yayılması için bir araçtır. Bakın bugün Gazze, Avrupa'da hiç kimse Ebu Ubeyde'yi, Muhammed Dayf'ı, Yahya Sinvar'ı tanımamasına rağmen oraya bakıp iman ediyor. Neden? Cihadına, cihat ahlakına bakıp iman ediyor. Allah Resul'ünün, 'Cennet kılıçların gölgesinin altındadır' dediği cihat, işte böyle bir cihattır. Hiçbir dünya menfaati olmadan, Allah'ın adını yüceltmek için, karşısındaki Siyonist teröristlere karşı Muhammedi cihadı en güzel şekilde gösteren adamlardır bu mücahitler. " şeklinde konuştu. (İLKHA)