DEM'in HÜDA PAR Paniği!

Batı’da ortağı CHP, Doğu’da DEM, 31 Mart yerel seçimlerine giderken HÜDA PAR’ı hedef tahtasına oturttu.

Ekleme: 17.03.2024 14:59:00 / Güncelleme: 19.03.2024 00:22:23 / Güncel
Destek için 

DOĞRUHABER-  Van’da konuşan DEM Parti Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları, ‘’AKP bilerek HÜDA-PAR'ı meclise taşıdı. Bu Kürt halkının içerisine kurulmuş bir zehirdir. Bizler Hizbulkontraya  asla izin vermeyeceğiz.’’ dedi,

DEM Parti Genel Merkezi de, HÜDA PAR Sözcüsü ve Batman Belediye Başkan Adayı Serkan Ramanlı’nın Mehdi Öztüzün’ün ihracı üzerine yaptığı  ‘’Tuncer Bakırhan aile dostumuzdur, onunla da bir fotoğraf çıkabilir’’ sözlerine karşı alelacele bir açıklama yayınladı. Açıklamada, ‘’Partimiz ve Kürt halkı 'makul' ve 'meşru' bir ambalajla tekrar aktif hale getirilmeye çalışılan bu yapıya asla prim vermemiştir, vermeyecektir” denildi.

Esas önemli nokta ise Arap asıllı olan Hatimoğulları’nın Türkçe yaptığı ve HÜDA PAR’ı hedef alan konuşmasında "Kürdi değerlere sahip çıkarak Kürtçe  diline sahip çıkarak ve konuşarak siyaset yapmalarını asla onaylamamalıyız" ifadeleriydi. Bu, HÜDA PAR’ın Kürtçe seçmeli derse yönelik farkındalık yürüyüşüne karşı DEM Sözcüsü Cemile Turhallı’nın ‘’Kürtçe seçmeli derse temkinliyiz’’ açıklamasıyla paraleldi. HÜDA PAR Kürtlerin diline, değerlerine sahip çıkıyor ama…

HÜDA PARLILARIN KÜÇÜK’LE, PERİNÇEK’LE FOTOĞRAFI VAR MI?

DEM’lilerin kendilerinden olmayana Jitem, kontra, derin devletin aparatı  ithamları meşhurdur. Tıpkı 40 yıllık hevallerini bir günde ‘unsur’ ilan etmeleri gibi…Ancak kendi ‘derin’ ilişkilerinden bahsetmezler.

PKK’nin 2 numarası Şemdin Sakık Ergenekon davasında verdiği ifadede Doğu Perinçek ve Yalçın Küçük'ün Öcalan'la sıra dışı ilişkisini anlatmıştı.

Sakık, derin yapılarla anılan Doğu Perinçek'in Abdullah Öcalan tarafından bizzat karşılandığını, ona askeri tören yapıldığını, Perinçek'in Öcalan'la görüşmesini kitap haline getirip, Aydınlık dergisinde de dizi halinde yayınlamak suretiyle, örgütün Türkiye'de taban bulmasını sağladığını, onun yayınladığı kitabın örgüt mensuplarının evlerindeki kitaplıklarda yer aldığını anlatmıştı.

Şemdin Sakık’ın suçlamaları arasında, Perinçek-Öcalan görüşmesinden sonra PKK’nın şiddeti artırdığı ve Yalçın Küçük’ün “PKK’ya silahlı eğitim verdiği” gibi iddiaları da vardı.

Üçüncü "Ergenekon" iddianamesini de hatırlayalım. Yalçın Küçük'ün, ''Ergenekon silahlı terör örgütü' yapılanması içinde üst düzey görevlerde bulunduğu, bu görevleri arasında, PKK ve diğer örgütlerle irtibatları sağlamak, çalışmaları organize etmek ve darbe çalışmaları sırasında yapılacak dezenformasyon faaliyetleri ile gerekli ortamı hazırlamanın yer aldığı sonucuna ulaşılmaktadır" denilmişti.

Yalçın Küçük ise Öcalan’a suikasti haber verdiği iddialarıyla ilgili, "1996’da Şam’da Öcalan’a yapılan suikastla ilgili ne bilgim var ne görgüm var. Tansu Çiller’in başbakanken 1995 yılı seçimlerinden önce Öcalan’ı Türkiye’ye getirip bir kafes içinde gezdirmek istediğini bana devlet söyledi.

 Ben Paris’teyken Mesut Yılmaz ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de bunu bana bildirdi. Ben Türkiye’nin en güvenilir adamıyım. Çiller’in böyle bir planı vardı ve devlet bu planı bana bildirdi. Ben de Paris’te Kürtlerin takıldığı bir kafeye giderek bunu yüksek sesle söyledim. Bu kadar. Benim bu şeylerle ilgim yok" demişti.

SHP LİSTELERİNDEN MECLİSE GİRDİLER

Zamanında SHP listelerinden meclise girip HÜDA PAR’ı AK Parti listelerinden seçime girmekle eleştiren DEM, bir yandan MHP deyip diğer yandan Meral Akşener’i başbakan, Ümit Özdağ’ı İçişleri bakanı yapmak için henüz birkaç ay önce kapı kapı dolaşıyordu.

Yıllardır Türk solunu Kürtlerin sırtında meclise taşıması bir yana Kürtlerin diline, değerlerine ‘temkinli’ dururken diğer yandan sapkınlığın legalleşmesi için imzalamadığı belge kalmadı.

 Hatta ittifak tartışmaları gündemdeyken Kürtlerin hakları için mücadele ettiğini iddia ettikleri PKK açıklama yapıp Türk Solu ve zamanında Kürtlere yönelik kitlesel katliamlarıyla bilinen, şuanda bazı partililerin DEM’lilerle aynı kaldırımda bile yürümem dediği yapılarla ittifakın devam etmesi gerektiğini açıkladı.

KILIÇDAROĞLU ÇÖZÜM SÜRECİNDE NE DEMİŞTİ?

Bugün Kürtçe yerine Öcalan’ın izleyeceği tv’nin boyutu için dağ tepe yürüyen DEM, hendeğe gömdüğü çözüm sürecinde ortağı CHP’nin söylemlerini unuttu mu?

Dönemin CHP Genel Başkanı, DEM’lilerin ‘piro’ diye oy topladığı Kılıçdaroğlu,  çözüm sürecine ilişkin açıklamasında

''AK Parti, PKK’ya geri dönülmez biçimde meşruiyet kazandırırken Öcalan’ı da Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi muhatabı haline getirmiştir ve yabancı devletlerin PKK’yı terör örgütü olarak nitelendirme gerekçesini ortadan kaldırmıştır. Türkiye uluslararası alanda bugüne kadar savunduğu tezleri artık savunamayacaktır.

AK Parti, süreç hakkında sessiz kalırken, PKK’nın dağ kadroları ve Öcalan karşılıklı mektuplar ve açıklamalar yoluyla kamuoyunu şekillendirmekte ve süreci yönlendirmektedirler. Türkiye’nin geleceğini etkileyecek bu kadar önemli ve duyarlı bir konuda AKP’nin sessiz kalarak toplumsal alanı Öcalan’a bırakması son derecede sağlıksız, vahim ve yanlıştır. Çözüm arayışının Öcalan/Kandil tarafından yönetilmesine izin verilmemelidir.’’ demişti.

Süreçte çoğu kesimin eleştirisi Kılıçdaroğlu tarafından da dillendirilmiş siyasi irade ve çözüm adresi olmaktan uzak, misyonu Kandil, İmralı ve Ankara arasında mektup taşımak olan  dönemin partisi o süreci bile hendeklere gömerek bir kez daha Kürt kentlerini yıktırmış ardından da sözde özeleştiri vererek ‘hataydı’ demişti.

O sürecin Kürtler için değil PKK için bir kazanım olduğunu Kılıçdaroğlu bile söylemişti. Süreci hendeğe gömen, Kürt halkının temsilcisi olduğunu iddia eden DEM, hendek olaylarının sonrasında rotasını Bay Kemal’e çevirdi. ‘’Seni başkan yaptırmayacağız’ sloganıyla başlayan süreç bugüne kadar Kürtleri CHP için sandığa taşımakla devam etti. 

YİNE ‘ÖZ ELEŞTİRİ’ VERİYORLAR

DEM Parti Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları’nın AK Parti-MHP’nin ortağı diyerek HÜDA PAR’ı hedef gösterdiği gün Selçuk Mızraklı ve Selahattin Demirtaş’tan gelen mesaj oldukça manidar oldu.

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve eski Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Selçuk Mızraklı, Diyarbakır'daki barış konferansına mesaj gönderdi. Mesajda çözümün muhatabı olarak Öcalan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan gösterilerek, "Kürt sorununun çözümü, resmi olarak bir masa etrafında konuşulacaksa -ki bizce gecikilmeden konuşulmalıdır- masada Türkiye Cumhuriyeti devletini temsilen Hükümet olmak zorundadır. Hükümet de bugün itibarıyla Sayın Erdoğan şahsında temsil edildiğine göre, bu işin birinci muhatabı Sayın Erdoğan'dır. Yine geçmiş deneyimlerden bilinen, kabul gören ve devletin de resmi hafızasında meşruiyeti kayıt altına alınmış Sayın Öcalan bir başka muhataptır" denildi.

Yani yeni liderleri meydanlarda HÜDA PAR Kürtler için çalışıyor ama aldanmayın bunlar Erdoğan’ın ortağı derken, cezaevinden Erdoğan’la görüşün, sorunu o çözer mesajı geldi.

Üstelik bunu ‘seni başkan yaptırmayacağız’ politikasının mimarı olan, 14-28 Mayıs seçimlerinde Kılıçdaroğlu’nu adeta kurtarıcı ilan eden Demirtaş söyledi.

Yakın bir zamanda Kürtleri CHP’nin  adeta ‘hamalı’ yaptıkları politikaları için yeni bir ‘öz eleştiri’ gelir mi, göreceğiz.

KÜRT ŞEHİRLERİNE NE VAAD EDİYORLAR?

Demokrasi, ekoloji, halay…

6-8 Ekim’e benzer söylemlerle HÜDA PAR’lıları hedef gösteren DEM, sadece seçim çalışması yapan ve polemiklerden uzak duran yapıları hedef göstererek mi demokrasiyi hakim kılacağını düşünüyor?

Meydanlarda Kürt kentlerini ihya edecekleri projeleri anlatmak yerine İmralı’ya selam gönderiyorlar. Bol bol halay çekiyorlar. Kürtlerin değerlerini aşağılıyorlar, kayyum siyasetini eleştirip kendi adaylarına kayyum atıyorlar…

Kürtlerin başına Kürt olmayanları, iki kelime Kürtçe konuşamayanları, Türk solunun vazgeçilmez unsurlarını getirip sözüm ona Kürtler için çalıştıklarını iddia ediyorlar. LGBT derneklerinden çıkmayıp aile yapısı ‘gericidir’ sloganı atıyorlar.

DEM Kürtlere ne vaat ediyor?

En güçlü oldukları çözüm sürecinde, ırkçı söylemleriyle bilinen Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın da dediği gibi Kürtlerin hangi sorunlarını çözdüler? Kentlerin, halkın hangi problemlerini masaya getirdiler? Kayyumdan önce Kürt kentlerine neyi kazandırdılar?

KÜRT ÇOCUKLARINI SAPIK İDEOLOJİLERE KURBAN EDİYORLAR

Kürtlere ‘sizden görünene aldanmayın’ diye akıl veren DEM diğer yandan artık Kürtlerden olmadığını da itiraf ediyor. Bir yandan Kürt diliyle ilgili projelere temkinli yaklaşırken diğer yandan LGBT gibi sapık ideolojilere sınırsız imtiyaz tanıyor. Yani  Kürt çocuklarının cinsiyetlerini değiştirmeyi, ana dillerinin, kültürlerinin, değerlerinin üstünde görüyor.

Ne demişti Sırrı Süreyya Önder; ‘’LGBTİ bireyler sözleşmesini de imzaladım, büyük bir onurla yaptım bunu.’’ Meydandan "Kürdi değerlere sahip çıkarak Kürtçe  diline sahip çıkarak ve konuşarak siyaset yapmalarını’’ diye bağıran Tülay Hatimoğulları da imzalamış sapkın sözleşmeyi. Gülerek de poz vermiş.

Peki gururla destekledikleri hatta öncülük ettikleri bu projeyi neden meydanlarda Kürt teyzelere ve amcalara anlatmıyorlar? Sapkınlığa özgürlük vereceklerini ve aile kurumunun en gerici kurum olduğunu niye söylemiyorlar ‘aile’ ziyaretlerinde? Kürdün öz değerlerinden başka her şeyi sahiplenen DEM’in paniği ‘Kral çıplak’ haykırışına.

YALNIZ HÜDA PAR DEĞİL BARZANİ DE HEDEFLERİNDE

Kendi ideolojilerinden olmayan herkesi tasfiye etmeye adeta ant içmiş yapının hedefinde sadece HÜDA PAR yok. PKK liderlerinden Murat Karayılan Irak Kürdistanı Hükümetini tehdit ederek "Türkiye safında yer almaya devam ederseniz gerilla ve peşmergenin karşı karşıya gelmesi artık acı bir gerçek olacaktır.” dedi. PKK ve DEM destekçisi Avrupa menşeili ‘gazeteciler’ hemen Barzani ailesine yönelik negatif kampanyaya başladı.

PKK ve uzantısı yapıya göre ‘Kürt’ sayılmanız için onlarla aynı ideolojiye sahip olmanız gerekir. Irak, Türkiye, Suriye fark etmez. Ortaklarının tek parti zihniyetini Kürt coğrafyasında uygulamaya çalışıyorlar.

Neçirvan Barzani’nin dediği gibi PKK Kürtler için bir baş ağrısıdır, uzantısı da öyle.

Etiketler: