Çocuklar genellikle Ramazan ayında çevrelerinden ya da ailelerinden örnek alarak oruç tutmaya çalışırlar.
Çocuklarda oruç bilincinin kazanılmasında 3-6 yaşın önemli olduğunu belirten Davranış Bilimleri Uzmanı Korkut Daban, çocukların dünyasında Ramazan ayı ve içinde yapılan ibadetlerle alakalı oluşan merakın bir fırsata dönüştürülerek, değerler eğitiminin aktarılması gerektiğini kaydetti.
İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Daban, ebeveynlere önemli tavsiyelerde bulundu.
İdrak edilen Ramazan ayının hayırlara vesile olması temennisinde bulunan Daban, oruç ve Ramazan ayının açlık olarak algılanmaması, bir nefsin terbiyesi olarak düşünülmesi gerektiğini söyledi.
"Ramazan ve oruç, terbiyenin yanı sıra inancın, kültürün, ahlakın, varoluşun en büyük ispatıdır"
Ramazan ayının çocuklara aktarılacak manevi değerler açısından fırsat bilinerek hareket edilmesi ve çocuğun gelişimine katkı sunacak oruç üzerinden çocuğa davranışsal aktarımların da yapılabileceğine vurgu yapan Daban, "Olaya biraz daha geniş çerçeveden bakılabilirse, özellikle 'ağaç yaşken eğilir' atasözü üzerinden hareket edeceğim. 3-6 yaş arasındaki çocuk, oyun çocukları dahi artık anne babasına neden sahura kalktığını, orucun içeriğini ve orucun manasını sorabiliyor. İlk yapmamız gereken şey genç kardeşlerimize bunu mantık çerçevesinde açıklamamızdır. Ramazan ve oruç terbiyenin yanı sıra inancın, kültürün, ahlakın, varoluşun, bu dünyaya neden geldiğini açıklamanın en büyük ispati diyebiliriz. Bu nedenle çocuklarımıza Ramazan'ı ve orucu anlatırken bunun sadece bir nefis terbiyesi, belli saatler arasında yemek yemenin, içmenin kısıtlanması olarak değil, haricinde ahlaki anlamda, davranışsal olarak, konuşma dilinde kendini terbiye etmesi gerektiğini anlatmamız ve onunla paylaşmamız gerekiyor." diye konuştu.
"Ramazan, genç kardeşlerimizin cami ve namazla tanışması için büyük bir fırsattır"
Korkut Daban
Ramazan ayının çocuklarda, teravih, namaz, cami, ibadet gibi kavramların uygulayarak aktarılabileceği bir ortam sunduğunu ifade eden Daban, anne babaların yapılan etkinliklere çocukların da dahil edilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Ramazan, ibadet konusunda genç kardeşlerimizin cami ile namazla tanışması için büyük bir fırsattır. Şu bir gerçektir ki Ramazan ayıyla beraber '11 Ayın Sultanı' dediğimiz güzel ve özel bir dönem başlıyor. Bu özel ve güzel ay içerisinde çocuklarımızı teravih namazlarında cami ile tanıştırmak önemlidir çünkü biliyorsunuz ki gündelik hayatta çoğu zaman çocuklarımız mescitlerden, camilerden uzak kalabiliyorlar. Bu vesileyle bunu fırsata çevirip Ramazan ayı içerisinde, iftardan sonra hatta yapabilirsek aile ile birlikte camiye gitmek, teravi namazını birlikte eda etmek ve çocuklara Ramazan'ın manevi iklimini aynı şekilde yansıtmak, aktarmak bu manada çok faydalı olacaktır." şeklinde konuştu.
"Helali, haramı, varlık ve yokluk kavramını en iyi anlatacağınız dönem Ramazan ayıdır"
Daban, "Bizim kanayan yaramız Filistin ve Gazze! Bugünlerde konuşmadan, düşünmeden, hissetmeden yaşıyoruz dersek ki bu mümkün değil. Dolayısıyla bugün kuru bir ekmeye, 1 kilo una muhtaç insanların yaşadığı coğrafyada, İslam coğrafyasında, bu kadar problemin yaşandığı bir ortamda bunu göz ardı edemeyiz. Bugün her türlü yokluğa, imkansızlığa rağmen, içerisinde yaşadığımız dünyada bir nimet bolluğu söz konusudur, sadece imsak ile iftar saati arasında açlık olarak değerlendiremeyiz. Bugün yeryüzünde, Müslüman coğrafyada en zengin insan ile en fakir insanı yani satın alma gücünün anlamında söylüyorum, makasın en açık olduğu iki insan dahi Ramazan ayında, bu mübarek ay içerisinde tüm şartlar olarak eşitleniyor. İmsak ve iftar saatleri arasında her ikisi de aynı imtihana tabiidir, bu nedenle gündelik yaşamda çoğu kez göz ardı ettiğimiz ve annelerin şikayetçi olduğu bir husus var. Çocuklarımızın beslenmesi, yemek kültürü ile ilgili yemek seçen çocuklarımız, genç kardeşlerimiz var. Bugün helali, haramı, varlık ve yokluk kavramını en iyi anlatacağınız dönem Ramazan ayıdır. " dedi.
"Yanı başınızda yüzlerce çeşit gıda mevcut ama elinizi uzatıp yiyemiyorsunuz!"
Ramazan ayı içerisinde çocukla diyaloglarda dünya ve içimdekilerin, yaratılmışların asıl gaye ve vazifesinin nedenselliğinin çocuğa aktarılabileceğine dikkat çeken Daban, "Ramazan ayı içerisinde çocuklarımıza dünya malının bir hiçten ibaret olduğunu, hiçlik olduğunu çok rahatlıkla anlatabiliriz. Düşünün evinizin içerisinde, mutfağınızda, yanı başınızda Rabbimizin nasip ettiği yüzlerce çeşit gıda mevcut ama elinizi uzatıp yiyemiyorsunuz, çeşmeden akan suya olduğu gibi bakıyorsunuz! Bu zenginliğin Allah'tan verilmiş sınırsız büyük bir nimet olduğunu biliyoruz ancak idrak etme noktasında üzülerek söylüyoruz 11 ay boyunca bunu göz ardı ediyoruz. Bir kıtlık durumu oluşmadan, günümüz dünyasında insanlar Rabbinin vermiş olduğu bereketli zenginliğin ve varlığın hiçbir şekilde farkında olamayabiliyor. Bu vesileyle ramazan ayı içerisinde oruç üzerinden terbiyeyi, ahlaklı Müslüman, güzel insan olma, terbiyeyi, çok rahat bir şekilde çocuklarımıza anlatabilir, aktarabiliriz. Aile ile birlikte iftar açmak, sahura kalkmak, namaz kılmak, özellikle teravih namazında bir araya gelme çocukların hem davranışlarına hem de ahlaki anlamda inanç felsefelerine zemin oluşturmasına çok ciddi fayda sağlayacaktır." ifadelerini kullandı.
"Ramazan ayında genç kardeşlerimizi lütfen ödüllendirelim"
Oruç tutan çocukların anne babalar tarafından önlerine hedefler konularak ödüllendirme yoluna gidilmesi tavsiyesinde bulunan Daban, ebeveynlerin çocukları manevi iklime hazırlamada mutlaka onları teşvik edici konumda olmaları gerektiğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti:
"Genç kardeşlerimizi bu anlamda yönlendirmek ağırlıklı olarak annelere düşüyor çünkü anne öyle veya böyle gündelik yaşam içerisinde çocukla daha fazla zaman geçiriyor. Tekne orucu bizim geleneksel kültürümüzde olan, geçmişten gelen güzel bir mirastır, yapılmalıdır. Anne babalara özellikle tavsiye edeceğim husus şudur: 'Bu saati uzatabildiğimiz kadar uzatalım.' Bugün genç kardeşlerimizi spor yapmaya götürdüğümüz de anneler babalar ne diyor, 'Hadi oğlum', 'Hadi kızım' veya ağırlık kaldıran sporculara ne diyoruz, 'Hadi koçum', Hadi aslanım'. Eğer kişi bu anlamda yani manevi bir konuda sınırlarını zorlayabiliyorsa o imkanı vermemiz lazım. Dolayısıyla genç kardeşlerimizi öğlen 12'den başlatıp, saat 1 ila 4'e kadar durdurabilmeliyiz. Belki bu genç kardeşlerimiz orucunu kırmadan, tıpkı bir yetişkin, sorumlu bir genç Müslüman kardeşimiz gibi iftar saatine kadar taşıyabilecektir. Burada önemli olan bizim psikolojide ödül dediğimiz bir yöntem var. Ramazan ayında bu genç kardeşlerimizi lütfen ödüllendirelim. Nasıl ödüllendirelim? Tekne orucunun saatini uzatabildiğimiz kadar uzatalım, 1 saat daha fazla uzatırsa o genç kardeşimizi bir ödülle ödüllendirip gönlünü alalım. Dolayısıyla Ramazan ayında en önemli hususlardan bir tanesi de teşviktir. Tebliğ görevini yerine getirebilmek adına ebeveynlerin mutlak suretle genç kardeşlerimize ön ayak olması gerekiyor. Ailede bu disiplinin yani anne babanın oruç disiplini, iftar disiplini, imsak disiplini, ibadet disiplini... Ve cemaatle kılınan namazın da ne kadar kıymetli olduğunu biliyoruz; dolayısıyla genç kardeşlerimize bunu tatlı bir dille aktarırsak, bu genç kardeşlerimizin de bunu yaşadığına tanık oluruz. Anne ve babanın bu noktada dış faktörlerden ziyade, 'manevi iklime çocuğumu nasıl adapte ederim' diye özel bir çaba gayret göstermesi müspet anlamda geri dönecektir."
Ramazan ayında oruçla beraber tefekkür ve empati duygularının attığına ve bunun da insani ilişkilere olumlu katkılar sunduğuna dikkat çeken Daban, sözlerini şöyle tamamladı:
"Müslüman'ın Ramazan ayında kendisiyle baş başa kalması kadar güzel bir husus yoktur. Yani tefekkür edebilmek, kendini sorgulayabilmek; 'dünyaya niye geldim, Rabbim beni niye gönderdi?' Empati kurma noktasında anne babaların, eşlerin birbirlerini anlaması, çocukların anne babalarını anlaması, gündelik hayatta çalışanların birbirini anlayabilmesi, amirin memuru hakkında ön yargılı olmaması noktasında empati kurabilmek için iyi bir fırsattır. Empatiyi müspet anlamda düşünelim, hepimizin mutlaka sıkıntıları ve sorunları var ama kanayan yaramız Filistin gibi bir gerçek varken tefekkür etmemek, kendinle baş başa kalıp sorgulamamak gerçekten eksiklik olur. İnanıyoruz ki bu Ramazan ayının bereketi inşallah oraya da yansıyacaktır. Bu vesileyle tekrardan tüm kardeşlerimizin Ramazan-ı Şerifi'ni tebrik ederim. Rabbim, Bayram'a da hayırlı, mübarek bir şekilde çıkmayı nasip etsin." (İLKHA)