Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) tarafından İstanbul'da düzenlenen 'Müslüman Alimler İftar Programı'na katıldı.
Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkan Yardımcısı Dr. İsam El Beşir, Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Selim Argun, İstanbul İl Müftüsü Prof. Dr. Safi Arpaguş ve 14 farklı ülkeden Müslüman alimler katıldı.
İftar buluşmasında konuşan Diyanet Başkan Erbaş, "Ramazan ayına Filistin'de yaşanan katliamların yüreklerde açtığı derin yaralarla girdik. Gazze, bütün dünyanın gözleri önünde benzeri görülmemiş bir vahşete sahne olmaktadır. Hukuk, ahlak, vicdan, tüm insani değerler Gazze'de enkaz altında kalmıştır. Gözü dönmüş siyonist katiller, aylardır Gazze'de soykırım suçu işlemektedir." diye konuştu.
"Dünya, yeni bir hukuk ve ahlak inşasına muhtaçtır"
Siyonizmin, tahrif edilmiş bir inanç, sapkın bir ideoloji ve kirli bir siyasetten beslendiğini ve bugün insanlık için en büyük tehdit haline geldiğini belirten Erbaş, "Bu tehdidi bertaraf edecek yeni bir uluslararası inisiyatife şiddetle ihtiyaç vardır. Dünya, yeni bir hukuk ve ahlak inşasına muhtaçtır. Zira bugün Gazze'de yaşananlar, mevcut haliyle uluslararası yapıların işlevsizliğini bütün açıklığıyla ortaya çıkarmıştır." şeklinde konuştu.
Ramazan ayının yeni bir uyanışa ve dirilişe vesile olmasını temenni edene Erbaş, İslam coğrafyalarında yaşanan zulüm ve trajedilere son verme sorumluluğu öncelikle Müslümanların omuzlarındadır. Gazze'nin kurtuluşu da Kudüs'ün özgürlüğü de Doğu Türkistan'ın felahı da Müslümanların vahdetine, dayanışmasına ve birlikte hareket etmesine bağlıdır. Ramazan ayının bu anlamda yeni bir uyanışa ve dirilişe vesile olmasını temenni ediyorum." dedi.
"Alimlerimizin ümmete rehberlik etmeleri hayati öneme sahiptir"
Günümüzde Müslümanların en temel sorununun parçalanmışlıkları olduğunu hatırlatan Erbaş, son olarak şu ifadeleri kullandı:
"Ne yazık ki, ırk, mezhep, meşrep kavgaları, istismarcı terör örgütleri, vekalet savaşlarıdır. En temel konularda ortak inisiyatif alamamak İslam coğrafyasını vahim bir acziyete sürüklüyor. Müslümanlar, bir araya gelmedikçe, güçlerini ve imkanlarını birleştirmedikçe, özgüvene, akla ve hikmete dayalı politikalar benimsemedikçe, sorunlarını çözemeyecek ve insanlığa öncülük edemeyecektir. Müslümanların birliği gerçekleştiğinde dünya değişecektir. Dolayısıyla yapılması gereken, öncelikle tüm Müslümanlar olarak birbirimize kenetlenmektir. Birbirimize inanmak, güvenmektir. Eğitim, aile, gençlik, çevre, gıda, ekonomi, teknoloji gibi konularda ve bütün alanlarda iş birliğini en güçlü hale getirmektir. Zalimlere, emperyalistlere karşı ortak hareket etmektir. Dini teşkilatlar, sivil toplum örgütleri, fıkıh kurulları ve benzeri yapılanmalarla ortak çalışmalar yapmaktır. Alimlerimizin ümmete rehberlik etmelerinin hayati öneme sahip olduğunu unutmamalıyız." (İLKHA)