Bültende 6 Şubat'ta İstanbul Çağlayan Adliyesi önündeki polis noktasına düzenlenen saldırıda hayatını kaybeden Dilfiraz Karataş'ın "polis kurşunuyla öldüğü" yönündeki iddiaların örgütlerin propagandası olduğu belirtildi.
Saldırıda bir vatandaşın hayatını kaybettiği, 3'ü polis 5 kişinin yaralandığı anımsatılan bültende, etkisiz hale getirilen 2 teröristin, DHKP/C mensubu olduklarının saptandığı kaydedildi.
Bültende, Dilfiraz Karataş'ın teröristlerin açtığı ateş sonucu sırtına isabet eden iki kurşunla hayatını kaybettiği belirtilerek, şu bilgiler paylaşıldı:
"Güvenlik kamerası görüntüleri incelendiğinde de Dilfiraz Karataş'ın, vurulduğu anda polis memurumuzun yan tarafında olduğu görülmektedir. Karataş'a isabet eden kurşunlar ise sırt bölgesinden girmiştir. Dolayısıyla sırtına isabet eden mermilerin yan taraftan ateşlenmiş olması imkansızdır. Dilfiraz Karataş, teröristlerin arkadan açtığı ateş sonucu sırtından vurulmuştur. Akabinde C Blok önündeki nöbet kulübesine ateş açmaya başlayan teröristler, nöbet kulübesindeki polislerimizin karşı ateşiyle etkisiz hale getirilmişlerdir. Terör örgütlerinin propagandasına itibar etmeyiniz."
Uludağ Milli Parkı ile ilgili iddialar
Uludağ Alan Başkanlığı Ücrete Tabi Başvurular ve Sunulacak Hizmetler Karşılığı Alınacak Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ile ilgili bazı sosyal medya hesaplarından "Milli Park satılıyor", "Ücreti veren Uludağ'ı istediği gibi talan edebilecek" şeklindeki iddiaların da doğru olmadığı belirtildi.
İddiaya dayanak gösterilen 14 Temmuz 2023 tarihli Cumhurbaşkanı Kararı'nda 13 bin hektar yüzölçümlü Uludağ Milli Parkı'nın yaklaşık 2 bin hektarlık bölümünün "Uludağ Alanı" olarak belirlendiği aktarılan bültende, "Söz konusu alan, ormanlık alan dışındaki yaklaşık 50 yıldır yoğun yapılaşmanın hakim olduğu bir bölgedir. Bu alan milli park alanının yaklaşık yüzde 15'lik bölümüne denk gelmektedir. Kalan yüzde 85'lik alanın milli park statüsü halen devam etmektedir." ifadesi kullanıldı.
Uludağ Alan Başkanlığının kurulmasıyla alanın doğal sit koruma statülerinde herhangi bir değişiklik yapılmadığının altı çizilen bültende, "Bu alanlarda yürürlükteki koruma mevzuatı ve ilke kararları geçerliliğini korumaktadır. Dolayısıyla, Uludağ'da yürütülecek planlama çalışmaları ve uygulamalarda bölgenin doğal yapısını korumaya yönelik önlemlerin alınması, ilgili tüm kurumlar açısından yasal zorunluluktur." açıklamasında bulunuldu.
"Düzenlemeler, Uludağ alanında satış veya yapı yoğunluğunu artırmaya yönelik değil"
Atıfta bulunulan 7 Şubat 2024 tarihli "Uludağ Alan Başkanlığı Ücrete Tabi Başvurular ve Sunulacak Hizmetler Karşılığı Alınacak Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik"in iddia edildiği gibi yapılaşmayla ilgili olmadığı vurgulanan bültende, Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün, Uludağ Alan Başkanlığı kurulmadan önce, Uludağ Milli Parkı'nda yapılacak başvurulara esas ücret tarifesi ile hizmet verdiği, halen de kendi sınırları içinde hizmete devam ettiği anımsatıldı.
Uludağ Alan Başkanlığı sınırları içindeki, kış sporları yapılan kısmı kapsayan alanların 60 yıldır turizm yapılaşmasına açık olduğuna işaret edilen bültende, şunlar kaydedildi:
"Bahse konu yönetmelik, Uludağ Alanı'nın doğal sit alanları ve diğer korunan alanları ile birlikte jeolojik ve biyolojik varlıklar, su ve benzeri kaynak değerlerinin korunması, yaşatılması, geliştirilmesi, tanıtılması, planlanması, yönetilmesi ve denetlenmesi ile Uludağ alanında yürütülen faaliyetlerin düzenlenmesini sağlamak üzere Uludağ Alan Başkanlığına yapılacak ücrete tabi başvurular ile sunulacak hizmetler karşılığı alınacak ücretlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektedir.
Dolayısıyla düzenlemeler, Uludağ alanında satış veya herhangi bir şekilde yapı yoğunluğunu artırmaya yönelik değildir. Aksine alanın koruma ve kontrolü daha sıkı şartlarla sağlanacaktır. Uludağ Alan Başkanlığınca, İmar Kanunu ile Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu doğrultusunda hazırlanacak Uludağ planlarında kazanılmış imar hakları, yasal durumları, çevresel değerler ve doğal varlıkların korunması göz önünde bulundurularak mevcut yapılanmalar yeniden değerlendirilecek ve uygun olmayan yapılar kaldırılacaktır."
Bakan Yumaklı'nın açıklamaları
Bültende, bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, "Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, ülkemize 105 milyon sığınmacının geleceğini söyledi." iddiasının da doğru olmadığı vurgulandı.
Bakan Yumaklı'nın, "Türkiye'nin 2050 yılındaki nüfusu 105 milyon, gelecek bir o kadar misafirimizi de düşünürsek 210 milyon. Bu nüfusun gıda ve ihtiyacını karşılamamız gerekecek." şeklindeki açıklamasının manipüle edildiği belirtilen bültende, Bakanlığın gıda politikalarını belirlerken her yıl Türkiye'ye ziyarette bulunan turistleri de göz önünde bulundurduğuna işaret edildi.
Bültende, "Bakan Yumaklı da açıklamasında hem vatandaşlarımızın hem ülkemizi ziyaret eden turistlerin gıda ihtiyacının karşılandığını, gelecekte de bu ihtiyacı sorunsuz karşılamak için çalışmaların sürdürüldüğünü rakamlarla ifade etmiştir. Bakan Yumaklı'nın açıklamasındaki 'misafir' ifadesi, ülkemizi ziyaret eden turistlere yönelik olup 'sığınmacı' olarak yorumlanması tamamen manipülasyondur." bilgisi paylaşıldı.
Bazı sosyal medya hesaplarında, "AFAD Başkanı Okay Memiş, (6 Şubat depremi) Gecikme olmadı ama yetişemedik' dedi." iddiasının manipülasyon olduğu aktarılan bültende, AFAD Başkanı Memiş'in, "Yetişemedik" ifadesini "gecikme" anlamında kullanmadığı, konuşmasından bir ifadenin bağlamından koparılarak servis edildiğinin saptandığı belirtildi.
"Provokatif bir şekilde 'sığınmacı karşıtlığı' yapıldığı tespit edilmiştir"
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın sosyal medya hesabından yaptığı açıklamayla ilgili manipülatif paylaşımların tespit edildiği bildirilen bültende, şu ifadeler kullanıldı:
"Sağlık Bakanı Koca, X hesabı aracılığıyla 3 Şubat'ta açılışı gerçekleştirilen Antakya'daki Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde ilk doğumun gerçekleştiğini ve doğan bebeğin adının 'Fuat Göçmen' olduğunu duyurmuş ve aileyi kutlamıştır. Bahse konu paylaşıma yapılan yorumlar incelendiğinde, birçok X kullanıcısı tarafından çocuğun sığınmacı bir ailenin çocuğu olduğu sanılarak provokatif bir şekilde 'sığınmacı karşıtlığı' yapıldığı tespit edilmiştir. Kamuoyunu yanlış yönlendirmek amacıyla yapılan manipülatif sosyal medya paylaşımlarına itibar etmeyiniz."
"Merkez Bankası Başkanı Karahan, iddia edildiği gibi bir ifade kullanmadı"
Sosyal medyadaki, "Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, 'Elektrik ve doğal gazda seçimden sonra yüzde 150-200 arası zam bekleyebiliriz.' dedi" şeklindeki iddiaların doğru olmadığı bildirilen bültende, Karahan'ın yılın 1. Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı'nda açıklamalarda bulunup basın mensuplarının sorularını yanıtladığı ve iddia edildiği gibi bir ifade kullanmadığı belirtildi.
Bültende, Karahan'ın seçim sonrası enerji fiyatlarında yaşanabilecek zamların enflasyona etkisine ilişkin soruya şu şekilde cevap verdiği kaydedildi:
"Biz, enflasyon tahminlerimizi yaparken birçok kalemde yaşanabilecek zamları bu yönetilen, yönlendirilen ürünlerdeki zamlar için bir projeksiyonda bulunuyoruz. Burada tabii öne çıkan faktör enerji fiyatları olacak, elektrik ve doğal gazda bir düzenleme yapılması bekleniyor. Bu çerçevede biz, patikamızı oluştururken OVP'yi kullandık. OVP, bu sene oldukça bağlayıcı bir program. Hükümetin her kanalında sahiplenilen bir program.
Orada yapılan belli varsayımlar var. Biz, onların gerçekleşeceğini düşünüyoruz ve tahminlerimizi yaparken de bu fiyatlarda bir miktar güncelleme olacağını öngördük ve bunları tahminlerimize yansıttık."
"Depremden 24 saat önce 10 ülke, Türkiye'den büyükelçilerini geri çekti" iddiası yalanlandı
Bültende, "6 Şubat 2023'teki depremlerden 24 saat önce 10 ülke, Türkiye'den büyükelçilerini geri çekti" iddialarının da gerçek olmadığı belirtilerek, "Bahse konu ülkelerden birçoğunun büyükelçilik yetkilileri, iddia edilenin aksine deprem olduğunda büyükelçilerinin Türkiye'de olduğunu açıklamıştır. Depremden sonraki arama-kurtarma ve yardım çalışmaları esnasında da ilgili büyükelçiliklerin çalışanlarının ülkemizde olduğu belirlenmiştir. Depremin çok önceden bilindiği veya insan kaynaklı oluşturulduğu içerikli komplo teorilerine dayanak olarak gösterilmeye çalışılan asılsız iddialara itibar etmeyiniz." ifadesi kullanıldı.
"Hamas, teslim olduğunu duyurdu, ateşkes talep etti" iddiaları doğru değil
İşgal rejimin sosyal medya propaganda hesaplarındaki, "Hamas, teslim olduğunu duyurdu ve ateşkes talep etti" iddiasının doğru olmadığı vurgulanan bültende, "İddiaya konu görüntülerdeki ifadelerin, üst düzey Hamas yetkilisi Musa Ebu Marzouk'un 3 Kasım 2023 tarihli bir röportajından kesilerek manipüle edildiği belirlenmiştir. Görüntüler incelendiğinde, Marzouk'un 'Hamas'ın yenildiği ve ateşkes istediği' yönünde bir ifade kullanmadığı tespit edilmiştir." bilgisi paylaşıldı.
Bültende, Marzouk'un açıklamalarına ilişkin şunlar kaydedildi:
"Marzouk, 3 Kasım 2023'te yayımlanan röportajında, 'Batı Şeria’daki hareketlilik artmakta ve şu ana kadar orada yaklaşık 130 şehit olduğu bildiriliyor. Dün, Batı Şeria'da genel grev vardı ve umarım bu hareketlilik daha da artarak işgali temizleyene kadar devam eder. İster Batı Şeria'da ve Kudüs'te, ister güneydeki veya kuzeydeki kardeşlerimiz nezdinde olsun, eylemler İsraillileri ateşkes yapmaya zorlayacak seviyeye ulaşmalıdır. Aksi takdirde, sivil düzeyde büyük kayıplar olacaktır. Bu nedenle özellikle şu anda ateşkes güçlü bir şekilde gereklidir.' ifadelerini kullanmıştır."