manşetler

Lübnan’da Hizbullah Komutanına Suikast: Siyonistlerle Mücadeleden Başka Yol Yok!

Siyonist terör rejiminin Beyrut’un güneyinde Hizbullah’ın askeri komutanı Heysem Ali Tabtabai’yi hedef aldığı suikast, işgalci rejimin durmak bilmeyen saldırganlığının bölge için nasıl büyüyen bir güvenlik tehdidine dönüştüğünü bir kez daha gözler önüne serdi. Tel Aviv’in ateşkesi ve uluslararası hukuku hiçe sayan, Lübnan’ın egemenliğini açıkça hedef alan bu adımı; siyonist terör rejiminin Ortadoğu’da istikrarı baltalayan, virüs gibi yayılan politikalarının yeni bir halkası niteliğinde.

Abone Ol

Direniş liderlerini ardı ardına hedef alan suikast zinciri, bölgeyi bilinçli olarak kaosa sürükleyen tehlikeli bir tırmandırma stratejisinin parçası olarak değerlendiriliyor. Siyonist rejimin saldırganlığı durmadıkça, bölge giderek daha kırılgan ve herkes için daha tehlikeli bir geleceğe doğru sürükleniyor.

Siyonist terör rejimi ordusunun pazar günü Beyrut’un güney banliyösü Dahiye’deki bir daireyi hedef alarak gerçekleştirdiği bombalı saldırıda 5 kişi şehit oldu, 28 kişi yaralandı.

Lübnan Hizbullah Hareketi, siyonist terör rejiminin düzenlediği saldırıda askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabtabai'nin şehit edildiğini duyurdu. Hizbullah tarafından yapılan açıklamada siyonist terör düzenlediği saldırıda şehit olan Tabtabai'nin, "Toprağını ve halkını savunurken hayatını direnişe adadığı" belirtildi.

Açıklamada, “mücahitlerin, şehidin kanını diğer şehit komutanların kanı gibi taşıyarak, Amerika’nın desteklediği Siyonist düşmanın tüm projelerini yıkmak için kararlı ve cesur bir şekilde yollarına devam edecekleri” vurgulandı.

Kassam Tugaylarından Taziye Mesajı

İzzeddin el-Kassam Tugayları, Hizbullah’ın askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabtabai için taziye mesajı yayınladı. El-Kassam Tugayları, “Seyyid Ebu Ali” olarak bilinen Tabtabai’nin, Aksa Tufanı operasyonu sırasında Filistin direnişine verdiği askeri ve lojistik desteği övgüyle anarak şu ifadelere yer verdi:

“Şehit komutan Tabtabai, Filistin halkının yanında durduğu gibi direniş cephesinin inşasında ve güçlendirilmesinde uzun yıllar boyunca kritik bir rol üstlenmiştir.”

Açıklamanın devamında, şehadetinin “Filistin ve Lübnan direniş güçlerine moral ve kararlılık vereceği” vurgulanarak, “Mücahitler, komutanlarının kanını taşıyarak Siyonist düşmanın tüm projelerini boşa çıkarmak için yoluna devam edecektir.” denildi.

HAMAS: Suikastler Direnişi Bitiremeyecek

Filistin İslami Direniş Hareketi HAMAS Ali Tabtabai ve beraberindeki mücahitler için taziye mesajı yayımladı.

Açıklamada, Tabtabai’nin “direniş yolunda uzun ve fedakârlıklarla dolu bir geçmişe sahip olduğu” vurgulanarak, saldırının “açık bir Siyonist saldırganlık ve sivilleri hedef alan bir suç” olduğu ifade edildi.

Hamas, Tabtabai’nin Filistin halkına ve Gazze’deki direnişe verdiği desteğe dikkat çekerek şunları belirtti:

“Komutan Heysem Tabtabai’nin cihat dolu mücadelesini ve Gazze direnişine sağladığı kahramanca desteği büyük bir takdirle anıyoruz.”

Açıklama, siyonist terör rejiminin suikast politikasının başarısız olacağı vurgusuyla devam etti:

“Siyonist düşmanın direniş liderlerini hedef alan suikastları; direnişin iradesini kırmayacak, kararlılığını sarsmayacak ve onu mücadele yolundan alıkoyamayacaktır.”

Kudüs Seriyyeleri: Kudüs Yolunda Şehit Oldu

Filistin İslami Cihad Hareketi’nin askeri kanadı olan Kudüs Seriyyeleri de yayınladığı bildiride, Tabtabai’nin “Kudüs yolunda, kardeşleriyle birlikte şehit olduğu”, cihad ve direniş dolu bir hayat sürdüğü, Lübnan’daki İslami direnişin öncülerinden biri ve Filistinli direniş gruplarının güvenilir destekçilerinden biri olduğu ifade edildi.

Kudüs Seriyyeleri’nin açıklamasında “Kudüs yolunda, şehitlerin izinde yürümeye; Filistin’i ve kutsal değerlerimizi savunma mücadelesine, işgal altındaki topraklarımız tamamen kurtarılana dek devam edeceğiz.” İfadelerine yer verildi.

Siyonistlerden Misilleme Hazırlığı

Siyonist terör rejimi ordusu, suikastin ardından işgal altındaki Kuzey Filistin’de hava savunma sistemlerinde alarm seviyesini yükseltme kararı aldı.

Siyonist rejimin ordu radyosuna göre, yapılan değerlendirmede ordunun, Hizbullah’ın Tabtabai ve beraberindekilerin şehit edilmesine verebileceği muhtemel karşılıklar için çeşitli senaryoları göz önünde bulundurduğu belirtildi. Bu senaryolar arasında iç bölgelere yoğun roket saldırıları, Lübnan sınırının gerisinden sızma girişimleri, Yemenli Ensarullah Hareketi’nin saldırıya dahil olması veya Hizbullah’ın hiç karşılık vermemesi gibi ihtimaller bulunuyor. Son senaryo, Hizbullah’ın son iki yıldaki kayıplarının ardından gücünü toparlama çabaları nedeniyle hâlâ güçlü bir ihtimal olarak görülüyor.

Öte yandan siyonist terör rejimi ordusu, “Hizbullah’ı zayıflatma turu” olarak nitelendirdiği operasyonlara devam edeceğini belirtiyor.

Siyonistlerin kamu yayın kuruluşu KAN ise dün akşam, siyonist rejimin Tabtabai suikastının ardından Hizbullah ile bir “karşılık” denklemine girmeyi beklemediğini aktardı. Ancak yine de başka cephelerden bir tepki ihtimaline karşı hazırlık yapıldığı bildirildi.

ABD Başına Ödül Koymuştu

Kanal 12 televizyonu, üst düzey bir ABD’li yetkilinin, Washington’ın Tabtabai’nin şehit edilmesinden “memnun” olduğunu aktardığını açıkladı. ABD, Tabtabai’yi “terör listesine” almış ve hakkında bilgi verenlere 5 milyon dolar ödül koymuştu.

Buna karşın Axios ve Kanal 12’nin aktardığına göre, üst düzey bir ABD’li yetkili, siyonist terör rejiminin Beyrut’un güneyindeki saldırıdan ABD’yi önceden haberdar etmediğini, saldırının ardından doğrudan bilgilendirildiğini iddia etti. Ancak başka bir üst düzey yetkili, Washington’ın siyonist terör rejiminin Lübnan’da saldırıları artırmayı planladığını “birkaç gün önceden bildiğini” söyledi.

Saldırı, Cumhurbaşkanı Avn’a Gözdağı

Lübnanlı resmi kaynakların suikaste ilişkin değerlendirmelerinde “Saldırı, kesinlikle Avn’un girişimine bir yanıttır. israil, çözümleri reddettiğini, ateşkesi ihlal etmeye devam edeceğini ve uluslararası kararları tanımadığını bu saldırıyla açıkça gösterdi.” ifadelerini kullandı.

Bu kaynaklara göre Avn’un planı, ordunun işgal altındaki güney noktalarını devralmaya hazır olduğunu, Litani’nin güneyinde yalnızca Lübnan devletine bağlı güçlerin bulunmasını taahhüt ettiğini ve BM/ABD gözetiminde kalıcı bir anlaşma için müzakereye hazır olduğunu belirtiyordu. Ancak siyonist terör rejimi bu diplomatik adımları tamamen görmezden geldi.

Hizbullah Milletvekili: Devlet Gereğini Yerine Getirmeli

Hizbullah’tan bir milletvekili suikastle ilgili el-Cedid gazetesine konuştu.

Açıklamasında “Bu saldırı, Kasım 2024’ten bu yana süren israil ihlallerinin devamıdır. israil hiçbir inisiyatifi umursamıyor. Lübnan’ın artık taviz vermeyi bırakması ve birlik olması gerekiyor.” dedi. Kaynak ayrıca Hizbullah’ın her saldırıdan sonra pozisyonunu değerlendirdiğini, ancak “israilin partiye misilleme yaptırarak savaşı büyütmeye çalıştığını” bildiklerini söyledi.

İran: israil Tehdidine arşı Durmak Küresel bir Sorumluluktur

İran Dışişleri Bakanlığı, Heysem Ali Tabtabai’nin suikastını sert bir açıklamayla kınadı. Açıklamada, “saldırının kasıtlı ve korkakça bir suikast olduğu”, bunun da Kasım 2024’te imzalanan ateşkesin açık ihlali anlamına geldiği vurgulandı.

İran Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında, ‘’Bu saldırı, Lübnan’ın toprak bütünlüğüne ve ulusal egemenliğine yönelik vahşi bir ihlaldir. Bu terör eylemini gerçekleştiren siyonist liderler yargılanmalı ve cezalandırılmalıdır.” Denildi.

Bakanlık, Hizbullah liderliğine taziye mesajı göndererek: “Şehit Tabtabai, hayatını Lübnan’ı savunmaya ve israil işgaline karşı direnişe adamıştır.” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, ABD’nin siyonist terör rejimine verdiği koşulsuz desteğin, bu tür saldırıların temel nedeni olduğu vurgulandı. Ayrıca, ateşkesi garanti eden tarafların sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiği hatırlatıldı.

İran, BM ve Güvenlik Konseyi’nin sessizliğini de eleştirdi: “Birleşmiş Milletler ve Güvenlik Konseyi’nin bu suçlar karşısındaki sessizliği üzücüdür ve hiçbir şekilde kabul edilemez.”

İran Dışişleri Bakanlığı, siyonist terör rejiminin Batı Asya’daki askeri operasyonlarını “dünya barışı için en ciddi tehditlerden biri” olarak tanımladı: “Bu tehdide karşı durmak tüm dünyanın ortak sorumluluğudur.”