LİDERLER HAREKETE NEDEN GEÇSİN

Abone Ol

Neden?

Niçin?

Hangi birinin koltuğu sallandı ki?

Hangi birinin sarayı yalnızlaştırıldı?

Hangi birinin meclisinde gensorular havada uçuştu?

Hangi biri reylerini azaltıp kaybetme endişesi yaşadı?

Hangi birinin yönetiminde peşi sıra istifalar devam etti?

Hangi birine biri ‘kral çıplaktır’ diyebildi?

Hür halkların haykırışı daima uzaklara odaklandı. Yanı başındaki işbirlikçilere haykırmak akıllarına bile gelmiyor.

Hakkı haykırmaya cesaret edenlerin çoğu ya şehid olmuş veya derdest edilmiş.

Yoksa siz liderlerden vicdani ve insani nedenlerden dolayı mı harekete geçmesini istiyorsunuz?

Eğer böyleyse gerçekten siz gerçekleri göremeyecek kadar safmışsınız?

Bu özde garkat ülkelerinin liderleri var ya! Tam 667 gündür her an Hamas'ın beyaz bayrak çekme haberini müjde diye bekleyen ve bunun için gizli-açık, gece-gündüz durmaksızın çalışan, kıblesi koltuk endeksli seccadelilerdir. Secdeliler demiyorum çünkü onların secdeleri kendi vehn virüslerinedir.

Neyse aktif alanımıza dönelim.

Herkes ve her kesim, çapı büyüklüğündeki koltukları koruma ve kollama telaşesinde.

İnsanın aktif ve ilgi olmak koşuluyla iki adet yaşam alanı var.

Aktif alan müdahale edilebilir ve gücü yetebilir alanıdır.

İlgi alanı ise uzak çok uzak alan. Ne müdahale edebilir ne de güç yetirebilir.

Müslümanlar ve vicdanlılar siyon soykırımından bu yana sadece ilgi alanlarında kalakaldılar.

Hep diğerini, sadece diğerlerini suçlayıp durdular. Dahası hep uzaklardan gelecek bir nusret eli için dualar ettiler.

Her ne hikmet ise bir türlü aktif alanlarına giremediler. Bir fiil yapması gerekenleri göz ardı ettiler. Yapılabilir her adımı küçümsediler ve yanı başında ki işbirlikçilere karşı tek bir kelam etmediler/edemediler.

Bunu sadece vicdanlı hür halklar değil tutsak garkat devletlerinin tüm liderleri yaptı/yapıyor.

Kendileri her türlü pis ilişkilerini son sürat devam ettirirlerken uluslararası kurumlara seslendiler. Ticaretlerinizi kesmelisiniz diye höykürdüler.

Halbuki her biri aktif alanında kalsa ve sadece bir taş bile atmış olsa emin olunuz ki siyonvahşileri yerle yeksan olurdu.

Atılan her bir taş ebabil taşı misali siyonist teröristlerin her bir merkavasını yok ederdi.

Ama yapmadılar, yapmıyoruz, yapmayacaklar ve maalesef yapmayacağız.

Peki neden?

Elbette ki yakalandığımız vehn virüsünden.

Kiminin virüsü devleti, kiminin iktidarı, kiminin koltuğu, kiminin tarikatı, cemaati, kiminin işi, eşi, maaşı ve kiminin de kini, kibri oldu.

Herkesin vehn virüsü farklı olsa da asıl hastalık aynı. "Dünya sevgisi ve ölümü kerih görmek"

Dünya şu gereksiz sevgilerimiz ile kıymetlendikçe kıymetlendi. Hatta dünyanın en ucuzu insanın canı oldu. Daha da ucuzu varsa o da onuru... Bunu bu derekeye getiren bizim bitmek bilmez hırsımız, sürekli yenilenen kibrimiz, tapınırcasına övdüğümüz ‘ene’miz ve kârımız, çıkarımız....

Peki, size tekrar sorayım:

Liderler harekete neden geçsin?

Liderleri harekete geçirecek bir neden yok.

Onları harekete geçirecek tek bir kıvılcım çakılmamışken... Onlar gibi hatta onlardan daha çok dünya sevgisi taşıyorken...

Biz evvela kendimizden başlamalıydık işe. Önceliğimiz kendimiz.

Biz ne yaptık? Yapabildiklerimizden hangisini niye yapmadık? Hangisini, niye erteledik?

Bir mü'min tek başına kalsa da şu dünyada yine de hakka sarılmalı, hakkı haykırmalı ve hakikat uğruna mücadele etmeli değil miydi?

Maden öyle o zaman tek kalmışız gibi sadece kendimizi sorgulamalıyız...

Sadece ülkemizi, sadece iktidarımızı, partimizi, tarikatımızı, cemaatimizi, çevremizi, ailemizi... Sadece aktif alemimizi.

Yoksa sırayı bozmaksızın yavaş yavaş elimizden alınacak tüm bunlar. Hem de çok daha kolaylıkla. Nasıl olsa bizde bu vehn olduğu sürece asla HAMAS misal direnemeyeceğiz, KASSAM gibi izzetle mücadele edemeyeceğiz, GAZZE halkıyla kıyas edilemeyecek kadar gerilerdeyiz...

Ya siyonvahşilerine vehnli kolay bir lokma olacağız ya da vehnimizi yenip kendimize geleceğiz, özümüzü döneceğiz ve Selahaddinler öncülüğünde Kudüs'ün fethine yürüyeceğiz...

Evet, aynen öyle...

Ya siyon uşağı ya da Kudüs Fatihi... Bu işin başka tarafı, bir arafı yok.