Soru bu.
Ümmetin azaları olup, daha çok Kürtlerle ilişkili olanların, kardeş dedikleri bu halkı ne zaman anlayacakları merak konusu.
Örneğin; bir gün Türk kardeşleri tarafından anlaşılacaklar mı?
Mesela Türkler; 'Gel kardeşim, biz bu devleti birlikte kurduk, Çanakkale'de dedelerimiz yan yana yatıyor, bir zamanlar sana çok haksızlık ettim, köylerini bombaladım, derelere doldurduklarımı katliamdan geçirdim ama artık tövbe ettim, sen de beni affet. Ne yapalım biliyor musun? Birlikte kurduğumuz bu devleti birlikte yönetelim. Senin dilin benimki gibi resmi olsun. Anayasamıza isim belirterek eşit haklarımızı yazalım. Hatta ve hatta bu işi biraz abartıp başkanları 'eş başkan' olarak, Türk ve Kürtlerden iki kişi seçelim. Nöbetleşe ülkeyi idare etsinler.' diyecekler mi?
Irak'taki Arap kardeşleri kendileri ile birlikte yaşayan Kürtlere; "Bak kardeşim, Batı alemi beni aldattı, bu yüzden Enfal operasyonu ile yüz binlerce Kürt öldürdüm, sadece Halepçe'de beş bin Kürd'ü zehirli kimyasallarla katlettim, köylerini yaktım, yerlerinden ettim ama çok pişmanım. Bundan böyle sen kendi coğrafyanda hür olarak yaşa. Hatta ben sana petrolüm ile destek olayım.' diyerek tarihe hesap verebilecekler mi?
Suriye'deki Arap kardeşleri; 'Bak Kürt kardeşim, ben de suçluyum, en az Arap ve Türk kardeşlerin kadar seni hırpaladım, hem ben senin kimliğini dahi tanımadım, sana yıllarca vatandaşlık hakkı tanımadım, çocukların kimliksiz olarak büyüdü. Diğerlerinden daha acımasızı ben senin akiden ile oynadım, inancını çaldım ve insanınızın birçoğunu materyalist yaparak inançları ile oynadım. Tek kelime ile pişmanım. Biliyorum, çoğunuz 1925'lerde, Türk kardeşlerimizin kıyımından kurtulmak üzere buraya hicret etmek zorunda kaldınız. Ama onlarınkine benzer bir zulüm ile karşılaştınız. Ben bunun için Türkiye ile aramızdaki sınırları kaldırıyorum. Hatta Irak ile de olan sınırlarımı kaldırıyorum. Oradaki kardeşleriniz ile doyasıya hasret giderin. Bundan gayrı bizleri ayıran bu sınırlar yok artık.' deme erdemine ulaşacaklar mı?
İran'daki kardeşleri; 'Saygıdeğer Kürt kardeşim, biliyorum kültürel olarak sana en yakın olan benim, belki de amcaoğullarıyız, onun için diğerlerinden daha fazla anlaşıyoruz. Biliyorsun ben 1979'da İslam devrimi gerçekleştirdim hem Şah döneminde hem de şimdiki dönemde uğradığın haksızlıklar nedeniyle özür dilerim. Fakat İslam, aramızdaki sınırları kabul etmiyor, ben tek taraflı olarak senin diğer kardeşlerin olan Irak ve Türkiye Kürtleri arasındaki sınırları kaldırıyorum. Hatta kabul ederlerse, Türkiye, Irak ve Suriye'deki kardeşlerinle sizleri birleştirmeyi ve tek çatı altında yaşamayı öneriyorum' diyebilecek kadar adil midirler?
ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, NATO, BM ve dahi tüm Batı alemi de: 'Esas suçlu biziz, sizleri parça parça Türkiye, İran, Irak ve Suriye arasında paylaştıran bizleriz. Bununla da kalmayıp, aranıza koyduğumuz fitne fesatlarla, yıllarca beraber yaşadığınız halklarla sizleri kırdırdık, hem kardeşlerinizin size doğrulttukları silah, sıktıkları mermi ve katliam için kullandıkları bomba ile kimyasalları biz onlara verdik. Dolaylı yollardan katliamlara biz talimat verdik veya seyirci kaldık. Halihazırda sizlerle iyi geçinmeye çalışıyoruz, bunu sizlerin karakaş ve gözünüz için değil, yine menfaatimizi düşündüğümüzden dolayı yapıyoruz. Sizleri lejyoner edinmek ve şahsi menfaatlerimiz için, yani tamamen duygusal bir şekilde kullanıyoruz. Fakat bugün itibariyle pılımızı pırtımızı toplayıp aranızdan çekiliyoruz. Giderken tüm şeytanlarımızı yanımızda götüreceğimizden, eminiz ki kardeşlerinizle hemen barışı tesis eder ve hür bir şekilde yaşarsınız.' diyebilecek kadar insan haklarına saygılı olurlar mı?
Biliyorum şu an bütün bu yazdıklarım için hayal diyorsunuz. Bence de hayal. Muhtemelen bu ülke yöneticileri ve Batılılar da söylediklerime hayal diyecekler.
O zaman ben de derim ki; 'Bari hayallerimize karışmayın!'