Kürt Sanatçılar Esir Alınmış

Abone Ol

Kürt siyasi hareketinin uzun süredir halının altına süpürdüğü bir hesaplaşma, Bedel Boseli’nin cesur çıkışıyla nihayet yüzeye vurdu. İddiaların ve tartışmanın merkezinde, yüzlerce Kürt sanatçının emeği ve sesi üzerinde kurulan ekonomik bir kölelik düzeni yatıyor: KOM Müzik. Bu mesele, basit bir telif anlaşmazlığı olmaktan çok, PKK/KCK’nın Kürt kültürel sermayesini ideolojik ve ekonomik olarak tekelleştirme stratejisinin somut bir örneğidir gibi duruyor.
Verilen bilgiler ışığında, KOM Müzik’in kuruluş amacı ne kadar “yurtseverlik” ve “kültürün korunması” ile açıklansa da, bugün vardığı nokta, ideolojik uyuma zorlanan bir sanatçı topluluğunun dramını gözler önüne seriyor. Boseli’nin belgelediği “ömür boyu telif devri” sözleşmeleri ve itiraz edenlerin DEM Parti (eski HDP) kontrolündeki belediyelerce kara listeye alınması, bu yapının bir kültür kurumu değil, bir ideolojik kontrol aygıtı olarak işlediğini gösteriyor.
Bir sanatçının sanatı ve emeği, hele ki pandemi gibi zor zamanlarda, örgütle bağlantılı bir yapı tarafından tek kuruş ödenmeksizin sömürülüyorsa, burada bir “ihanet”ten değil, sömürüden bahsetmek gerekir. Ancak sanatçıların hak arayışı, beklendiği üzere hareketin tabanından ve kimi yöneticilerinden anında şiddetli bir tepkiyle karşılandı. Boseli’nin “ajan”, “hain” ve “Barzani köpeği” gibi ağır hakaretlerle damgalanması, Eren Keskin ve Mervan Özdemir gibi isimlerin başını çektiği linç kampanyası, tartışmanın içeriğini çürütmek yerine susturmayı hedefledi. Ayrıca bütün ailesini de tehdit eden açıklamalar aslında Boseli'nin bastığı nasırın acısından kaynaklanıyor.
Bu tepki mekanizması, PKK’nın kuruluşundan bu yana “kendi evlatlarına” uyguladığı tarihsel şiddet ideolojisinin güncel bir yansımasıdır. Fiziksel şiddet, ölüm tehditleri, sosyal medya linçleri ve ekonomik boykotlar... 1980’lerde yüzlerce sivil toplum temsilcisinin katledilmesinden, Mahsun Korkmaz'ın öldürülmesinden, 1990'larda dindar Kürtleri topyekün bir kıyıma kalkışmaya, ajan diye ‘Dağ’da öldürülen on beş bin militandan, Şivan Perwer’e yönelik ölüm tehditlerine, hatta 2025’te Nizamettin Arıç’a yöneltilen açık tehditlere kadar, eleştirel sesleri hedef alma geleneği değişmiyor. Hatta zaman zaman siyasilere yapılan tehditler de herkes tarafından biliniyor. Bunların içinden tabanın yakından tanıdığı Leyla Zana, Osman Baydemir ve hatta Selahaddin Demirtaş da bulunuyor. Sanat ve siyaset propaganda aracı olmaktan çıktığı an, “ihanet” olarak damgalanıyor. Mem Ararat’ın “Serok Apo” propagandası yapmadığı için maruz kaldığı linç, bu ideolojik şablonun ne kadar dar olduğunu kanıtlıyor.
Bugün KOM Müzik’in Kürt müziğinin %70-80’ini kontrol etmesi, sadece ekonomik bir tekel değil, aynı zamanda kültürel özerkliği boğan bir ideolojik tekeldir. Bir hareketin kendi kurumları aracılığıyla sanatçıların sesini, repertuvarını ve ekonomik bağımsızlığını bu denli kontrol etmesi, iddia edilen demokratik ve özgürlükçü değil tam bir sömürgeci yapılanmadır.
Bu olay, HDP/DEM Parti’nin ve genel olarak PKK ideolojik siyasi hareketinin, her şeyi örgütsel çıkarına kurban etmenin en keskin yapısını ortaya koymaktadır. İçeriden gelen bu tür bir eleştirinin “süreci sabote etmek, satılmış, ajan, işbirlikçi” diye yaftalanması, hareketin eleştiriye ne kadar kapalı olduğunu bir kez daha bize göstermiştir.
Bedel Boseli, kişisel güvenliğini riske atarak çok gerekli bir kapıyı araladı. Tepkilerin şiddeti, iddiaların ciddiyetini kanıtlıyor. Kürt toplumu, “yurtseverlik” perdesi ardına gizlenmiş bu ekonomik ve ideolojik sömürü düzenini sorgulama cesaretini göstermezse, bu yara kapanmayacak; aksine, kendi sanatçılarını ve kültürel bağımsızlığını yutmaya devam edecektir. Kültürünü ideolojiye ve örgüte kurban edecektir.
Kürt sanatı PKK’nın dar ideolojik hapishanesine sığmayacak kadar büyüktür. Onlar yokken de vardı, yok olunca da var olacaktır.
Yeter artık kültürümüzü, toprağımızı, gençliğimizi, kadınımızı, erkeğimizi ile bu milleti yok ettiniz. Her gittiğiniz yerde Kürd'ü Kürd'e düşman ettiniz. Önce Kürdistan diyerek kandırdınız, sonra halkların kardeşliği diyerek oyaladınız, öz yönetim diyerek saçmaladınız, şimdi de hiçbir şey istemiyoruz diyerek oturdunuz!
Yeter artık! Siz bu Kürt'ten ne istiyorsunuz?