Kurt saati kavramı eski zamanlara dayanıyor. O dönemlerde, bu saatte uyanık olan veya dolaşan çok az insan vardı; istisna olarak ise genelde geceyi avlanarak geçiren kurtlar olurdu.
Gece boyunca birkaç uyku döngüsünden geçeriz. Bu döngüler, gecenin ilk yarısında daha çok derin uykudan oluşur; ikinci yarısında ise rüya uykusu (REM) daha baskındır. Saat 02.00 ile 04.00 arasında genellikle uykunun ilk yarısı tamamlanır ve uyku giderek hafifler. Bu da kolay ve sık uyanmamıza neden olur.
Avustralya’daki Swinburne Teknoloji Üniversitesi Psikoloji Profesörü Greg Murray, The Conversation dergisinde şunları yazdı:
“Gecenin ikinci yarısında hafif uyku daha yaygındır. Çünkü uyku ihtiyacı, çoktan aldığımız uykuyla azalır ve bu yüzden daha çabuk uyanırız.”
“Smart Sleep” sitesine göre melatonin, serotonin ve kortizol hormonlarının etkileşimi de kritik rol oynar:
Melatonin (uyku hormonu): Uykulu hissetmemizi sağlar ve uyumamıza yardım eder.
Serotonin (mutluluk hormonu): Ruh halini dengeler, iyi hissettirir.
Kortizol (stres hormonu): Stresle mücadelede rol oynar.
Kurt saatinde, yani gecenin tam ortasında vücut ısımız en düşük seviyeye iner ve melatonin seviyesi zirve yapar. Bu, uyku ve gevşeme isteğini artırır.
Ama bu sırada serotonin ve kortizol seviyeleri en düşük noktadadır. Dolayısıyla ruh halini iyileştiren ve stresi düzenleyen etkiler ortadan kalkar. Bu dengesizlik, daha kolay uyanmamıza, kötü ruh haline ve depresif duygulara yatkın hale gelmemize yol açar. Ayrıca olumsuz düşüncelerle dolarak, zihinsel kısır döngüye gireriz ve yeniden uyumak çok daha zor hale gelir.
Amerikan Ulusal Uyku Vakfı uzmanları, derin nefes egzersizlerini öneriyor. Bunlar, vücudu uykuya hazırlayan parasempatik sinir sistemini harekete geçiriyor.
Önerilen tekniklerden biri de 4-7-8 nefes egzersizi:
Burnundan 4 saniye boyunca nefes al.
Nefesini 7 saniye boyunca tut.
Ağzından 8 saniye boyunca nefes ver.
Bu yöntem, rahatlamayı kolaylaştırıyor ve yeniden uykuya dalmayı hızlandırabiliyor.