Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün (MGM) Ağustos–Ekim 2025 dönemini kapsayan Standart Yağış İndeksi (SPI) haritası yayımlandı. Verilere göre Türkiye’de batı ve kuzey bölgelerde yağışlar normale yakın seyrederken, güney ve güneydoğu illerinde kuraklık şiddeti olağanüstü seviyelere ulaştı.
SPI haritalarına göre İstanbul, kısa vadede nemli görünmesine rağmen uzun vadede şiddetli kuraklığa doğru ilerliyor. Ankara, 3 aylık dönemde normal görünse de 24 aylık ölçekte “çok şiddetli kuraklık” sınıfına yükseliyor.
İzmir ve Bursa gibi batı illerinde nemli koşullar giderek orta ve şiddetli kuraklığa dönüşüyor.
Adana ve Antalya başta olmak üzere Akdeniz kuşağında kuraklık döngüsü olağanüstü seviyelere çıkmış durumda.
Haritalar, özellikle İç Anadolu’da kuraklığın sürekli derinleştiğini gösteriyor. Konya ve Kayseri, tüm zaman ölçeklerinde çok şiddetli kuraklık sınıfında yer alıyor. Afyon-Konya hattında kuraklık 6 aylık ölçekte belirgin biçimde ağırlaşıyor.
SPI verilerine göre Gaziantep ve Diyarbakır, neredeyse tüm periyotlarda şiddetli ve olağanüstü kuraklık bandında. Bölge, uzun süreli su stresinin en yoğun hissedildiği alan olarak öne çıkıyor.
Samsun ve Trabzon, kısa vadede nemli görünse de uzun vadede hafif kuraklığa geriliyor. Erzurum çevresinde nemli eğilim kayboluyor, bölge orta kurak sınıfına doğru ilerliyor. Doğu Karadeniz’de ise olağanüstü nemlilik sürüyor.
MGM’nin uzun vadeli SPI haritaları Türkiye’nin su geleceğine ilişkin çarpıcı bir tablo ortaya koyuyor. İç Anadolu’nun büyük bölümü, Ege’nin iç kesimleri, Akdeniz’in geniş bir alanı, 12 aylık ölçekte olağanüstü kuraklık sınıfına giriyor.
24 aylık SPI haritasında ise Ankara’nın batısından Eskişehir’e ve İç Ege’ye kadar geniş bir bölgede olağanüstü kuraklık çemberi kalıcı hâle geliyor. Güneydoğu Anadolu’da şiddetli kuraklık kronikleşiyor.
Haritaların ortaya koyduğu genel tabloya göre Güney ve İç Anadolu, Türkiye’nin en baskı altında olan bölgeleri.
Kuzey ve doğu illerinde kısa vadeli rahatlama olsa da uzun vadede kuraklık eğilimi güçleniyor. Tarım, içme suyu ve enerji alanlarında bu eğilimlerin önümüzdeki yıllarda daha belirgin etkiler oluşturacağı öngörülüyor.
Su Kesintileri de Yaygınlaşıyor
Yetersiz yağışlar nedeniyle boşalan barajlar kentlerde mecburi su kesintilerine de neden oluyor. Bursa, İzmir, Ankara’da yaşanan planlı su kesintilerine bir il daha eklendi. Yalova’nın içme suyu kaynağı olan Gökçe Barajı’nda doluluk oranı kritik seviyelere geriledi.
Şehirde yalnızca 15 günlük su rezervinin kalması üzerine Acil Su Eylem Planı yürürlüğe alındı.
Kentte 26 Kasım’dan itibaren planlı su kesintilerinin uygulanacağı duyuruldu. Buna göre tüm belediyeler, mahalle bazında her gün 20.00–05.00 saatleri arasında su kesintisine gidecek.
Acil plan kapsamında sanayi tesislerine verilen su önce yüzde 50 oranında azaltılacak. Şehirdeki su rezervi 10 günlük seviyenin altına düşerse, sanayiye su arzı tamamen durdurulacak.
İstanbul Barajlarında Su Seviyesi Düşüyor
İstanbul’da da durum kötü. İstanbul'daki 10 barajın 5'inde su seviyesi yüzde 20'nin altına gerilerken, genel doluluk oranı ise yüzde 19,36'a düştü.
Güncel baraj doluluk oranı, son 5 yılın aynı dönemine göre en düşük seviyede kayıtlara geçti.
Su seviyesi Istrancalar'da yüzde 22.93, Terkos'ta yüzde 21.59, Sazlıdere'de yüzde 18.83, Alibey'de yüzde 11.78, Büyükçekmece'de yüzde 21.16, Ömerli'de yüzde 16.69, Darlık'ta yüzde 28.21, Elmalı'da yüzde 49.95, Pabuçdere'de yüzde 3.46, Kazandere'de yüzde 1.62 olarak ölçüldü.
Tarımda Kuraklık Alarmı
Türkiye’nin birçok bölgesini etkisi altına alan kuraklık, tarımsal üretimde ciddi tehditlere yol açıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın son kuraklık analizleri ile üniversiteler ve uluslararası kuruluşların saha çalışmalarına göre; tahıl, pamuk, mısır, meyve-sebze ve hayvancılık sektörlerinde belirgin verim kaybı riski bulunuyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Tarımsal Kuraklık Eylem Planları ve FAO’nun (BM Gıda ve Tarım Örgütü) Türkiye değerlendirmelerine göre buğday, arpa ve mercimekte %10–20 arasında verim kaybı görülme ihtimali var.
En yüksek verim düşüşü; 2050'li yıllarda; buğdayda yüzde 7,4 ile İç Anadolu; mısırda yüzde 13,6 ile Doğu Anadolu; ayçiçeğinde yüzde 7,7 ile İç Anadolu Bölgesi'nde, 2080'li yıllarda ise; buğdayda yüzde 11,85 ile Güneydoğu Anadolu; mısırda 19 ile Doğu Anadolu; ayçiçeğinde yüzde 13,5 ile İç Anadolu Bölgesi'nde bekleniyor.
DSİ’nin GAP barajlarına ilişkin su seviyesi raporları, sulama kısıntısı riskinin arttığını ortaya koyuyor. Bu durum özellikle pamuk, mısır için kritik.
Tarım Bakanlığı’nın GAP su yönetimi analizlerine göre, baraj seviyelerindeki düşüş devam ederse bu ürünlerde %20–25 verim kaybı yaşanabilir. Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin çalışmalarında da sulama eksikliğinin pamukta aynı aralıkta kayıp oluşturduğu doğrulandı.
Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü ve Akdeniz Üniversitesi’nin raporları, başta İç Ege ve Akdeniz olmak üzere zeytin, üzüm, narenciye, açık tarla sebzeleri gibi ürünlerde meyve küçülmesi, liflenme ve kalite düşüşü riskinin yükseldiğini gösteriyor.
2080 yılında dünya tarımındaki toplam üretimin yüzde 3 ila yüzde 16 arasında düşeceği öngörülüyor.
Mera Kuruması Hayvancılığı Zorluyor
Tarım Bakanlığı’nın mera raporlarına göre, özellikle İç Anadolu, Güneydoğu, Doğu Anadolu meralarında %30–60 arasında ot verimi düşüşü yaşandı. Bu durum, hayvancılıkta yem talebini artırarak maliyetleri yükseltti. TÜİK Yem Fiyat Endeksi de son dönemde yükseliş trendinin güçlendiğini doğruluyor.
Yer altı Suları da Tükeniyor
Türkiye’de kuraklığı artık sadece barajlardaki düşüş değil, yeraltı sularındaki tükeniş de belirliyor.
Konya Kapalı Havzası artık Türkiye’nin en kurak ve en hızlı boşalan su havzası. Yeraltı su seviyesi yılda 1,5 – 2 metre düşüyor.
DSİ ölçüm kuyularında son 10 yılda toplam düşüş 20 metrenin üzerine çıktı. Tarımsal aşırı sulama (özellikle mısır–şeker pancarı) temel neden olarak belirtiliyor.
Binlerce obruğun oluşması toprak çökmesi tehlikesini de artırıyor. Bu bölge, gelecekte “suyu tamamen biten ilk büyük havza” olma riski taşıyor.
Aksaray, Karaman, Niğde, Kırşehir, Yozgat gibi illerde seviyeler hızla düşüyor. Çok sayıda köyde derin kuyu pompaları artık suya ulaşamıyor.
150–250 metrelik kuyuların yaygınlaşması maliyetleri katlıyor.
GAP barajları azaldıkça bölge yeraltı suyuna yükleniyor. Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır ovalarında yeraltı suyu her yıl geriliyor.
Kaçak kuyular bölgede hızla arttı. Bazı ilçelerde içme suyu kaynakları bile baskı altında.
Ege kıyılarında yeraltı suyu azaldıkça deniz suyu içeri sızmaya başlıyor. Aydın, Muğla, İzmir’in kıyı ilçeleri Antalya’nın kıyı ovalarında (Kumluca, Finike, Serik) bu durum tarımı vuruyor. Toprak tuzlulaştıkça ürün kalite ve verim düşüyor.
Kuraklığın Etkisini Kırabilenler Var
Suudi Arabistan: Denizden Su Üreten Dev Sistem
Çöl coğrafyasında yağış çok az olmasına rağmen ülke içme suyunun büyük kısmını deniz suyu arıtmasından sağlıyor. Dünyanın en büyük desalinasyon tesisleri, şehir modelleri tamamen arıtılmış suya göre kuruldu ve tarımsal üretimin büyük kısmı yurt dışına kaydırıldı. Böylece yağış almasa da şehirler susuz kalmıyor.
Avustralya: 10 Yıllık Kuraklığı Yönetti
Avustralya 2000–2010 arasındaki “Yüzyılın Kuraklığı” sonrası büyük reform yaptı.
Öncelikle vatandaş ve çiftçi için su kotaları oluşturdu, zorunlu su tasarrufu programları uyguladı, arıtılmış atık suyunun yeniden kullanımını sağladı, dev baraj ve su geri kazanım projeleri oluşturdu
Singapur: Su Fakiri Ülke
Singapur’un neredeyse hiç doğal su kaynağı yok. Ancak yağmur suyu toplama şehirleri oluşturdu, atık suyun %100 arıtıp yeniden kullanımını sağladı, deniz suyu arıttı ve susuzluk sorununu çözdü.
Türkiye de Bu Yöntemlerden Bazılarını Kullanıyor
Türkiye’de kuraklık tartışmaları sürerken, mevcut su yönetimi uygulamalarının hızla artan riskleri karşılamaya yetmediği ortaya çıkıyor. Damla sulama sistemleri ve yeni baraj yatırımları artsa da, uzmanlara göre Türkiye hâlâ suyu 20. yüzyıl yöntemleriyle yönetiyor, 21. yüzyılın iklim koşullarını ise karşılayamıyor.
Damla sulama tarımda giderek yaygınlaşıyor, yeni baraj ve gölet projeleri tamamlanıyor, atık su arıtma tesislerinin sayısı son yıllarda artış gösterdi ancak bu adımlar, su kaynaklarındaki dramatik düşüşün yanında yetersiz kalıyor.
Atık su geri dönüşümü yok denecek kadar az
Türkiye’de arıtılan atık suyun yalnızca %3–5’i tarımda yeniden kullanılıyor.İspanya’da Bbu oran %25 seviyesinde. Bu durum, özellikle İç Anadolu ve Güneydoğu’da tarımsal su baskısını artırıyor.
Su kaybı-kaçak oranı dünya ortalamasının iki katı
Belediyelerin dağıttığı içme suyunda ortalamam %35–40 kayıp. AB ortalaması ise %10–12
Barajdan şehre verilen suyun neredeyse yarısı, şebekenin eski yapısı nedeniyle yere sızıyor veya boşa akıyor.
Tarım hala vahşi sulamaya bağımlı
Türkiye’de tarım arazilerinin yarısından fazlası salma/vahşi sulama ile sulanıyor. Bu yöntem su tüketimini 3 kata kadar artırıyor, yeraltı suyu çekilmesini hızlandırıyor, verimi düşürüyor.
Yeraltı suyu kontrolü zayıf
Konya, Aksaray ve Şanlıurfa gibi bölgelerde kaçak kuyu sayısı 150 binin üzerinde. Yeraltı suyu seviyesi her yıl 1–2 metre daha düşüyor bu da obruk sayısını artırıyor.
Gri su sistemi yaygın değil
Evlerde kullanılan lavabo, duş, küvet gibi kaynaklardan çıkan gri su, arıtılarak tekrar kullanılabiliyor. Ancak Türkiye’de bu sistem neredeyse hiç kullanılmıyor. Oysa bu sistem yaygınlaşsa, şehirlerin su tüketimi %30’a kadar azalabilir.





