KUDÜS’ÜN ÖZGÜRLÜĞÜ

Abone Ol

Ateşkes anlaşması yürürlüğe girdikten sonra Siyonistler ve yancılarını en çok rahatsız eden şey Kassam savaşçılarının tertemiz elbiseleri, silah ve techizatları, pırıl pırıl araçlarıyla alanda görünmesi oldu.

Bu görüntü, İslami Direniş hareketinin alandaki varlığını, kararlılığını ve gücünü bir kez daha gösterdi. Savaşın direnişi sanıldığı kadar etkilemediği, şehadete aşık savaşçıların bir aksilik durumunda kaldığı yerden devam etmekten çekinmeyeceği gerçeği ile yüzleştirdi soykırımcı teröristleri ve dostlarını.

Bölgenin işbirlikçi rejimleri açısından ise sıkıntı, HAMAS bitirilmeden ateşkes yapılmasıydı.

Tam 477 gün süren savaşa, sivillere yönelik kullanılan vahşi silahlara, neredeyse metrekareye düşecek şekilde yağdırılan bombalara rağmen, aç kalan, suya erişemeyen, ilaçsızlıktan hasta ve yaralılarını kaybeden Gazze'nin direnişten vazgeçmemesinin tüm dünyayı uyandırdığı gibi elbette İslam ülkelerine yönelik etkileri de olacaktır.

'Artık direniş bitsin de israili karşımıza almaktan vazgeçelim' diyen yöneticiler de 'Gizli kapaklı yollarla devam ettirdiğimiz ticarete yeniden başlayıp para kazanalım' diyen paranın kulları da mevcut sondan memnun olmayacaktır.

İşgali, soykırımı, vahşi cinayetleri, insana, tarihe ve kültüre olan düşmanlığı net şekilde ortaya çıkmış olmasına rağmen 'Siyonist işgalciyle normalleşme' başlasın diyenler elbette işgale ve cürümlerine karşı çıkan ve bunu gündemde tutmak isteyenlerden rahatsız oldular, oluyorlar.

Bir Arap gazetesinde yazan A. Raşid, ateşkes sonrası şu yorumu yaptı:

'Gazze savaşının sona erdiğinin açıklanmasının ardından soru şu oldu: Husiler de duracak mı? Husiler bizden önce davranarak böyle bir niyetinin olmadığını ve israil gemilerini hedef almaya devam edeceğini açıkladı. Bu, tıpkı 2000 yılında israilin Güney Lübnan'dan çekilmesinin ardından Hizbullah'ın birdenbire 'Şebaa Çiftlikleri' adını verdiği sorunu icat etmesine benziyor. Hizbullah, esasında israil değil Suriye ile ihtilaf içinde olunan bu dar toprakları kullanarak, Lübnan içinde ve dışında yürüttüğü silahlı faaliyetleri meşrulaştırdı.'

Savaşın sona ermesi, işlenen onca cinayeti, işkenceyi unuttursun istiyorlar bazıları.

İşgalin meşrulaşmasını, Siyonist teröristlerin Kudüs ve Mescid-i Aksa'daki varlığını herkesin kabullenmesini istiyorlar.

Gazze'deki soykırımın hesabını sormak, siyonist terör rejimini bundan sonra siyasi, ticari, diplomatik, hukuki ve ekonomik olarak daha fazla tazyikat altına almak gerekirken insanlığını kaybetmiş yaratıklar Süveyş Kanalındaki ticari trafiğin azalmasından dolayı Mısır'ın uğradığı zararın konuşulması ve bundan dolayı Yemen'in cezalandırılması gerektiğini söylüyorlar.

Ama şunu unutuyorlar ki, bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Aksa Tufanı ile 'Yenilmez Siyonist ordu efsanesi' yerle bir oldu ve Siyonist işgalciler üç Arap ülkesi ile savaştıkları zamandan daha fazla kayıp verdiler Gazze'de.

Daha da önemlisi siyonizmin 'somut kötülük' olduğu, Siyonistlerin Nazilerden daha vahşi ve soykırımcı oldukları gerçeği dünyanın tüm özgür halkları tarafından görüldü ve kabul edildi.

Bundan sonrası Siyonistler için çözülme ve çöküş olacaktır Allah'ın izniyle.

İşgali ve Kudüs'teki Siyonist varlığı reddediyoruz!

Ve hiçbir zaman 'Kudüs'ün özgürlüğü' umudunu kaybetmeyeceğiz.