BBC Türkçe'ye konuşan Bilim Akademisi Üyesi Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Okan Tüysüz, bunlardan ilkinin depremin merkez üssünün kente uzaklığı olduğunu belirtiyor. AFAD'a göre Silivri'ye yaklaşık 23 km uzaklıkta meydana gelen depremin derinliği de 7 km kadardı. Tüysüz, "Depremin odağı ne kadar uzaksa sizi o kadar az etkiler: İstanbul'un içinde aktif fay yok, faylar Marmara Denizi'nde" hatırlatmasında bulunuyor. Tüysüz'ün verdiği bilgiye göre, olası bir yıkımı etkileyen ikinci faktör, depremin büyüklüğü ve kırılan fayın uzunluğu. "6,2 olağan koşullarda yıkıcılığın olmadığı, (yıkıcı etkinin) ucu ucuna yeni başladığı bir büyüklük olarak düşünülebilir" diyor.
"Üçüncü derece deprem bölgesinde görülen ivmeye denk"
Uzmanlara göre depremlerin yıkıcı etkisinde bir diğer belirleyici faktör depremin ivmesi. Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Okan Tüysüz, ivmeyi, "deprem dalgalarının yatay ve düşeyde binalara uyguladığı kuvvet" olarak tanımlıyor.
Buna göre depremin ivmesi büyüklüğüyle ve çoğu durumda fayın uzunluğuyla doğru orantılı. Diğer yandan zemin ne kadar zayıfsa ivme de o kadar kuvvetli oluyor.
Tüysüz, 23 Nisan depreminin ivmesinin de 0,2g olarak ölçüldüğünü ifade ediyor. Bunun normal koşullarda "üçüncü derece deprem bölgesine karşılık gelen", "çok düşük" bir ivme olduğunu vurguluyor.
"Deprem tehlike haritasında İstanbul'da beklenen ivme 0,6g ve binaların ona göre yapılıyor olması gerekiyor" diye ekliyor.
Tüysüz, İstanbul'da bu yükseklikte bir ivmeyle deprem olması durumunda yıkım görülmemesinin imkansız olduğunu tahmin ediyor. Tüysüz ayrıca, on binlerce binanın ağır hasar riski altında olduğunu vurgulayarak, "Deprem oldu bitti, bundan sonra deprem olmaz rehavetine kapılmamak lazım" diye uyarıyor.