Gazze'de iki yılı aşkın süredir devam eden soykırım, insanlık vicdanında derin yaralar açarken, bu vahşete doğrudan katılan ya da destek veren bazı çifte vatandaşlar, yaptıklarını alenen sergilemekten dahi çekinmiyor. Soykırımcı israil ordusunda görev alan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının sosyal medya paylaşımları, bir yandan suçun delili niteliği taşırken, diğer yandan hukuki ve siyasi boşlukları da gözler önüne seriyor.
Bugün İtalya gibi Avrupa ülkelerinde dahi siyonist isimler ancak yoğun polis koruması altında kamuya çıkabilirken, Türkiye'de bu kişiler neredeyse hiçbir engelle karşılaşmadan ülkeye giriş yapabiliyor. Ellerini kollarını sallayarak dolaşan, kamu düzenini ve güvenliği tehdit eden bu kişilere karşı artık somut adımlar atılması elzem hale geldi.
Son olarak Mustafa Efe Ünsal’ın, israil Savunma Kuvvetleri (IDF) saflarında Gazze’ye yönelik soykırım saldırılarında yer aldığı ve hâlâ aktif olarak israil ordusunda faaliyet yürüttüğü iddiaları kamuoyunda infial oluşturmuş durumda. İddialar sosyal medya paylaşımları ve çeşitli haber kaynakları üzerinden gündeme oturdu.
2004 yılında Ankara’da dünyaya gelen Mustafa Efe Ünsal’ın eğitim hayatını Ankara’daki Çankaya Hayat Koleji ve Ömer Seyfettin Anadolu Lisesi’nde tamamladığı belirtiliyor. 2017-2019 yılları arasında ailesi nedeniyle bazı siyasi parti kadrolarında yer aldığı iddia ediliyor.. Ancak 2020 yılında rotasını Tel Aviv’e çevirerek, Cellcom adlı israil merkezli bir telekomünikasyon şirketinde Veri Güvenliği Uzmanı olarak çalışmaya başladı. 2023 yılında Bezeq adlı bir başka israil şirketinde tespit ettiği bir açık sebebiyle ödüllendirildiği ifade ediliyor.
Ünsal’ın teknoloji sektöründeki pozisyonunun ardından doğrudan israil ordusuna geçtiği ve özellikle Gazze’ye yönelik hava ve kara operasyonlarında aktif görev aldığı iddia ediliyor. Instagram başta olmak üzere çeşitli sosyal medya platformlarında, israil askeri üniformasıyla verdiği pozlar, askeri üslerden paylaştığı videolar ve operasyon bölgelerine dair içerikler dikkat çekiyor.
Ayrıca ABD’ye sık sık seyahat ettiği, burada farklı yapılarla yakınlaştığı ve muhafazakâr kimlikle Türkiye’de bazı siyasi yapılara sızmaya çalıştığı iddiaları da soru işaretlerini artırıyor.
Türkiye’de “Green Card dolandırıcılığı” kapsamında yargılandığı iddia edilen Ünsal’ın, bu yolla ABD’ye geçtiği ve oradan da israile geçerek orduda görev aldığı ifade ediliyor.
TÜRKİYE BU SOYKIRIMCILARA KARŞI NEYİ BEKLİYOR?
HÜDA PAR, bu tür durumlara karşı net ve caydırıcı adımlar atılması amacıyla TBMM’ye kapsamlı bir yasa teklifi sundu. 9 Temmuz 2024’te TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmesi kabul edilen teklif şu hükümleri içeriyor:
Yabancı devletlerin ordularına gönüllü katılan, özellikle israil ordusu gibi soykırım ve savaş suçu işlediği mahkemece kayda geçen yapılarla çalışan kişilerin vatandaşlıklarının düşürülmesi.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına yönelik “yurda dön” çağrısına 3 ay içinde uymayanların vatandaşlıktan çıkarılması.
Söz konusu kişilerin Türkiye’deki mal varlıklarına el konulması.
Soykırım ve insanlığa karşı suçlar için TBMM’ye doğrudan soruşturma yetkisi verilmesi.
Yasa henüz Genel Kurul gündeminde bekliyor. Ancak kamuoyunun baskısıyla birlikte yasalaşma süreci hızlanabilir.
NETENYAHU’DAN TEHDİT: TÜRKİYE’Yİ Mİ KASTEDİYOR?
Soykırımcı israil Başbakanı Binyamin Netanyahu Katar’a yönelik saldırının ardından yaptığı açıklamada yeni bir tehditte bulundu.
“Başta Katar olmak üzere Hamas teröristlerine ev sahipliği yapan tüm ülkelere söylüyorum:
Ya onları sınır dışı edin ya da yargılayın. Çünkü siz yapmazsanız biz yapacağız.”
Bu tehdit, sadece Katar’a değil; Filistin davasına diplomatik ya da insani düzeyde destek veren tüm ülkelere dolaylı bir gözdağı niteliği taşıyor. Türkiye’nin de bu mesajın hedeflerinden biri olabileceği belirtiliyor.
Bu bağlamda, Siyonist rejim ile işbirliği içinde olan çifte vatandaşlara yönelik hukuki adımlar atmanın, Türkiye’nin hem stratejik duruşunu güçlendireceği hem de Netanyahu’nun tehditlerine karşı net bir mesaj vereceği belirtiliyor.
HABER MERKEZİ