İslami üslup ve anlayış üzerine tahliller – 5

Abone Ol

Bu ümmetin evveli ne ile ihya olmuşsa ahiri de onunla ihya olacaktır. Yeni neslin gidişatı İslami ve tevhidi açıdan yeniden kılavuz perspektiflere ve rehberi mefkûrelere ihtiyaç duymaktadır. İslami bir kimlik ve kişiliğin yeni nesil tarafından da kuşanılması amacıyla, İslam’ın ve Tevhidin nasıl anlaşılması gerektiği üzerine anlayış ve üsluba dair tahliller gerekiyor. Selef-i Salihinin yolunda izler aramak icap ediyor. Fabrika ayarları her zaman en iyi çıkış yoludur.

TEORİK VE PRATİK PROGRAMDA İNTİBAK OLMALIDIR

Teorik olsun, pratik olsun, yapılacak programlarda, intibak, uyum, değişim ve terakki gibi hususların meydana gelip gelmediğine dikkat edilmelidir.

Yapılacak program, insan ve siyasi, sosyal, kültürel atmosfer ile ilişkiler, mevcut düzen, zamanlama gibi unsurlar hesaba katılarak aşamalı olarak proje pratize edilir. Bunu yapmak projenin iskeletini ortaya koymaktır. İskeletin eti, canı ise; hedeflenen amaçlar, bundaki niyet, görüş, yöntem ve stillerdir. Yapılan işin hakimi olmak lazımdır.

Organizasyon; insan psikolojisi ile alış verişi, taktikleri, mücadele kurallarını, yapılanma programlarını ve görevlendirmeler gibi konuları ihtiva ediyor.

Organizasyonun kemali ile şahıs kemalinin karşılıklı olarak sebep ve sonuçlara etkileri vardır. Bir organizasyonun vasat elemanlarla kemale doğru yol alması bazı fertleri kemale ulaştırmaktan çok daha üstündür. Çünkü kamil bir organizasyon kendi çapında ümmetin genel maksadını tahakkuk eder.

Aynı zamanda çok kâmil fertler de çıkarır.

Kamil fertler ise yalnız başlarına uzun bir yolu kat etmek zorundadırlar. Ama ferdi terakkinin önü de kapatılmamalıdır. Bu konuda inkişaf ve tıkanmalara da dikkat edilmelidir.

Herkes bilsin ki başarılı olmanın yolu programlı olmaya, bir program çerçevesinde çalışmaya bağlıdır.

SORUNUN KAYNAĞINI BİLMEK

Sorun olanların yetiştikleri yer, yaş ve kültürleri, seviyeleri düşünülmelidir. Geldikleri ortamın, yörenin, muhtelif ortamlar, durum ve şartlarda tezahürleri vardır. İleri sürülen bahane olabilir. Alışkanlıklar, özlemler, şeytani fısıldamalar, sun'ilikler, İslam davasını iyi kavrayamama gibi hususlar pürüzlere kaynaklık ederler. Bu hususlar herkeste çıkabilir. Tek fark samimi kişilerin, ufak bir ikaz ve hatırlatma ile dönüş yapması, samimi olmayanlarında kendi hatalarını gizlemelerindendir.

Kurumsal yapı çalışmalarında ortaya çıkan sıkıntılarla problemlerin kaynaklarından bazıları; uyumsuzluk, ve disiplinsizliktir. Bu kaynakların bazıları;

1- Programsız çalışan boşuna çalışıyor. Çünkü er veya geç tıkanacaktır. Bir işi yarım bırakmak, uygulamaya geçtikten sonra takip etmemek, o yapının itibarını düşürür. Kazanımlar programlı ve planlı çalışmaya bağlıdır. İşlerin tamamı önceden programlanmalıdır.

2- Bir işin hedefi belli değilse, yapılması sorunlar doğurur. Onun için hedef olmalıdır.

3- Yapılacak işe olan inancın azlığı ve sun'iliği

4- Şeytanın vesveseleri

5- Şahsi menfaat duygusunun ağır basması

6- İlkesel hareket etmekten çok örfi gitmek.

7- Zamanında yapmama, biriktirme, havale ettirme, geciktirme, gevşek tutma, savsaklama, ihmalkârlık; sorunlar getirir.

8- Günü birlik gitme, ileriyi görmeme

9- Neyin yapıcı, neyin bozucu olduğunu bilmek gerekir.

10- Her meselenin diğer meselelerle iç içeliğini görmek ve yaşamak lazımdır. Çünkü her çalışmanın, bütün içindeki yerini görmek, izleyecek programların kemal temelini teşkil eder.

HER İŞTE BİNA ETMEYİ GÖZETMEK

Her zaman ve merhalede,

Sayıdan çok; kaliteyi,

Alandan çok; insanı,

Baskı ve tahakkümden çok; kurumsal yapı kurallarını oturtmayı tercih etmek gerekir.

SEVGİ VE ADALET

Bir yetkili, işlerinde keyfe ve sevgiye göre hareket etmemelidir. Sevgi ve adalet birbirinden farklı şeylerdir. Sevmediğiniz halde adil davranmak zorunda olduğunuz durumlar vardır. İnsanlar arasındaki muamelede sevgiye göre değil; adalet ölçülerine göre hareket etmek zorunludur. Sevgi kalbi bir duygudur, adalet ise hakkın gereğidir. Sevgi beğenilene, adalet ise hak edene verilir.

İKİ TÜR PÜRÜZ VARDIR

Biri yapmama, biri de yapamamadır. Bu yapamamayı da basit, indi nedenlere dayandırmak daha da kötü oluyor.

HATADAN DÖNMEK FAZİLETTİR

Yapılan yanlışa -kimden sadır olursa olsun- yanlıştır demek; kınanacak bir davranış değildir. Aksine yanlışa doğru, doğruya yanlış demek kınanacak ve yerilecek bir durumdur.

Hatadan dönmek fazilettir. Kişi düzeltildiğinde kızmamalı (tepki göstermemeli) ancak kendi kendine yanlışından dolayı kızmak doğru bir davranış olacaktır.

Hata yaptığı zaman düzeltilince kızan, yaptığı şeyin iyi olmadığını anlamalıdır. Birini anlayıp, diğerini anlamamak Bektaşi'nin Kur'an hafızlığı gibi bir şeydir.

Yanlışlık olmasın diye yapılan ikazlara tepki göstermek, kendini dışsal bir unsur saymanın ifadesidir.

Masum olmayan herkes hata yapabilir. Hata yapanların akıllıları ikaz edildiklerinde hemen kendilerine gelirler; akılsızları ise hatalarını savunurlar.

Fikirde ve amelde istikrarlı olmalıyız. Yanlışlıklar ve doğruluklar bizi döndürmeden dönmeliyiz. Hatadan dönmenin fazilet olduğunu bilmeliyiz.

İSLAMİ MÜCADELE UZMANLIK İSTEYEN BİR İŞTİR

İslami mücadele uzmanlık isteyen bir iştir. Surlar, burçlar, hendekler, muhakemeye, görmeye ve işitmeye terki mekan etmiştir. İnsan ibnu zamandır. İslam davasını yaşamak için mücadele etmek lazımdır. Bunun pratiği İslam ve Müslümanlar içinde erimedir, idrak etmedir.

TEDBİR İLE TEVEKKÜLÜ İYİ ANLAMAK GEREKİR

Tedbir terk edilince tevekkül terk edilmiş olur.

DESTEKLEMEK İLE ŞAHİDLİK FARKLIDIR

Biri objektif tarafsızlık iken diğeri sübjektif taraflılıktır. Şahitliğe çağrılanlar objektif olmalıdır. Sorumluluk sahibi kimse, resmi işlerinde duygularına göre hareket etmemelidir. İstemediğimiz halde adaletli olmamız gereken durumlar olmalıdır. Sevgi beğenilene, adalet ise hak edene verilir. Sevgi kalbin, adalet aklın gereğidir.

ÖRFİ AHLAKTAN SIYRILMA ZORUNLULUĞU

İslam’a dolayısıyla Ümmete katılacakların, cahili ahlaktan tamamen sıyrılmaları gerekir.

Örfi ahlaktan sıyrıldıklarını söyleyenler, bunları davranışlarında göstermek zorundadırlar.

Ahlar, vahlar her fertte olan arızi şeylerdir. Bunlar muteaddi (geçişli) olup İslami topluma sirayet etmemelidir. Sirayet eden hataların üzerine gidilmelidir. Arızi bazı hatalar zamana bırakılabilir.

Sorumluluk sahibi kişilerin tüm ısrarlara rağmen örfi davranışları bırakmadıklarını ve bunda ısrar ettiklerini görmek üzüntü vericidir.

İslami bir ailede de bazen sorunlar çıkar, imam Fatiha’sını dinler (bir şedde eksik okursa) cehaletine hükmeder ve bu talakın geçersiz olduğunu söyler. Amaç kurulu olan aile yapısını korumaktır.

Acil olan; toplumsal yapının kural ve ilişkilerine uygun hareket etmektir.

MÜREBBİ (TERBİYECİ/ EĞİTMEN) VE İÇ TEMİZLİĞİ

Terbiyeci; şahsı işi yaptırmak için eğitir ve adapte ederek hazırlar. Zorlamaları da bozucu değil eğiticidir. Eğitilen, terbiyecinin terbiye ameliyesine uymadığından dolayı kendisinden yakınırsa istifade eder. Mürebbisinden yakınan kimsenin nefsi söz konusu şahıs tarafından ıslah edilmez.

Birlik sürecinde sorunlu insanlar veya insanların sorun tarafını ilkin teşhis ve tespit etmek ve o sorunları giderecek tedbirler almak lazımdır. Arızi olmayanları ise, engel olmayarak incitmeyecek şekilde adaptasyona gidilmelidir. Arızi olan sorunlar iki kısımdır. Sağırlık, körlük... gibi fizyolojik ve bedeni arızalar. Unutkanlık gibi kasti olmayan ve inatçılık ... gibi hastalıklar.

Terbiye mü'min ferdin bina edilmesini hedef seçtiğinden çok önemlidir. Bu hedefler ve amaçlar belirli bir süreç içerisinde, teorik ve pratik olarak, bir program dahilinde bireye hazmettirilmelidir. Çünkü terbiye; doğrultma, gerçeği söyleme, gösterme ve yapmadır. Hile ve oyun ile bir insanın terbiye edilmesi mümkün değildir. Terbiye sürecinde, insan kendini açmalıdır ki, tam istifade edip çabuk mesafe kat etsin. Tecrübesizlik, bilgi noksanlığı... duygusallıkla birleşirse kolaylıkla manipüle olma ortaya çıkabileceğinden bu merhale hassastır.

Daha çok iç temizliğine önem vermeye toplumun ihtiyacı vardır. Nasıl ki, güzel görünmek isteniyorsa iç temizliğine de önem verilmelidir. Yoksa çirkin zarf güzel mazrufu taşımış olur. İnsanın beden kafesinde beden ile ahlakın, mana ile fizyolojisinin zıtlaşması olur. Nifak ikilemesine de bu kapı açar.

HÜSN-Ü ZAN

Sosyal ilişki düzeyindeki islami kardeşliğin paratoneri hüsn-ü zandır. Ya da hüsn-ü zan İslam toplumunda konsensüstür.

Hem İslam Davasını, hem kendinizi yanlış anlamalardan sıyırın. Çünkü bunun içinde şeytanın desiseleri vardır. Müslümanlar birbirlerini yanlış yorumlamaya, tevil etme ve yanlış görmeye alışmamalıdırlar. Yoksa bu hastalığa dönüşür. "Güzel düşünen güzel görür" Her olayın illa yanlış ve çirkin tarafını düşünmemeliyiz.

ALLAH İÇİN SEVMEK VE BUĞZ ETMEK

"Allah yolunda birbirini sevenler, arşın gölgesi altındadır." (H.Şerif)

"Allah için olun, O'nun için sevin ve O'nun için buğz edin." sözünü iyi anlamak gerekir. Kişi Allah yolunda olan kardeşini özler; ama bu durum onu bir burukluk ve hasret içine sokmaz. Allah için buğz edince de herhangi bir pişmanlık duygusuna kapılmaz.

İSLAM HAK OLDUĞU İÇİN YIKILMAZ

İslam kadar direnen bir sistem yoktur. Bu kadar kendisine düşmanlık eden insanlar olmasına rağmen insanları bu kadar kendine bağlayan bir sistem beşeri olsaydı çoktan ölmüş olurdu.

YORUMCUNUN MİSYONU

Ayet ve hadisleri yorumlarken varid olacak soru ve şüpheleri de gözönüne almalıdırlar.

Yaptığı tahribatı kim düzeltecek? Vesselam…