İslam İktisadında Borç Akdi

Abone Ol

Akitler, karşılıklı irade beyanından ibaret olup, fiili olarak yapılan şeyler olmadığı, herhangi bir fiile muhtaç olmayan antlaşmalardır.

Akdin temel ilke ve esasları vardır. Bunların bir kısmına şart bir kısmına da rükün denilir. İslami bir ibadet veya muamelatın ya şart ya rükün veya hem şart hem de rükünleri olur. Hanefi mezhebine göre bir akdin rükünleri, icap ve kabulden ibarettir. Cumhura göre ise, icap, kabul ve akdin şart ve rükünlerini de zikrederler. Akdin tarafı, işlemin yapılması esnasında ya bizzat bulunmak ya da bir kefil veya vekilin bulunmasıyla olur. Eğer akdi yapan bizzat kendisi bulunursa akdi gerçekleştirme ehliyetine sahip olması gerekir. Ama kendisini temsilen bir başkası gönderilecekse mesele farklı bir boyuta gider. Bu durumda velayet, vesayet ve vekalet şeklindeki şıklardan biri ile ancak mümkün olur.

Bu bir şirketin başka bir şirkete vesayet, vekalet ve velayet yetkili olması da mümkündür. Ehliyet mevzusunda akitlerin kuruluş şartları kapsamında ayrıntılı olarak ele alınıp temsiliyet konusu ortaya çıkar. Temsiliyet konusunda bir kimsenin bir başkası hakkında yetkili olmasıdır. Yetki konusu, İslam iktisadında farklı başlıklar altında zenginleştirilerek farklı kategorilere ayrılmıştır.

a) Yetkili Temsiliyet; bir kişinin hukuki ve özgür iradesiyle, bir başkasının namına hukuki bir işlemi yapabilme salahiyetine “yetkili temsiliyet” denir. Temsil ya doğrudan hukuken ya da irade beyanı ile olur. Temsil yetkisinin verilmesinde tek taraflı irade beyanı yeterlidir. Mümessilin onayı şart değildir. Vekalette ise karşılıklı beyan şartı vardır.

b) Eski Tabirle Fuzuli Tasarruf denilen Yetkisiz Temsiliyet; bu çeşit temsiliyet, herhangi bir yetkilendirme yapılmaksızın başkası adına bir hukuki işlemi yapmaya kalkmasına yetkisiz temsiliyet, bu işlemi yapan şahsa da fuzuli/yetkisiz temsiliyet denir. Bu da kendi içinde ikiye ayrılır. 1-Kişinin hiçbir yetkisi bulunmadığı halde başkası adına işlem yapmasına denir. İkincisi ise, yetkili şahsın kendisi için tanımlanan yetki sınırlarını aşması ile meydana gelen bir temsiliyettir. Eğer bu şekilde bir akit yapılırsa Hanefi mezhebine göre fıkhi tabirle akit, mevkuf dediğimiz usulle dondurulur veya durdurulur.

Mümessel/Temsil olunan kişinin icazetiyle tasarruf fıkhi tabirle “nafiz” dediğimiz geçerli hale dönüşür. Temsil olunan kişi fuzulinin tasarrufunu onaylamazsa herhangi bir hukuki sonuç çıkmaz ve akit geçersiz olur. Ama İmam Şafii’ye göre ise, fuzulinin tasarrufları her hâlükârda geçersizdir.

Akitlerde İrade Beyanı; her iki tarafın akit yapma iradelerini açık bir biçimde ortaya koyan beyanlarıdır. İrade beyanlarının sözlü olarak apaçık ve anlaşılır net sözler ile her iki tarafın beyanı ile geçerli olur. İrade beyanının aslı sözledir. Fakat dilsiz veya bazı özel hallerde yazılı beyan da irade beyanı olarak kabul edilir.

Akdin Mehalli; yani akde konu olan şey, fıkıh terimiyle ma’kud aleyhin hukuken mevcut, mübeyyen/belirlenmiş ve akde konu olmaya elverişli olmalıdır.

Akit konusunun bulunması fıkıh terimi olarak unsur veya rükündür. Akdin geçerliliği ve elverişliliğinin olması inikad yani akdin şartıdır. Akit yapılan şeyin belirli ve mevcut olması ise sıhhatinin şartıdır. Çünkü eda şartı ile sıhhat şartı birbirinden farklı şart çeşitleridir. Bir de kuruluş şartları vardır. Bunlar da dörde ayrılır. Ehliyet, akde konu olan şeyin alışverişe elverişli olması, icap ve kabulün uyuşması ve meclis birliği şeklinde kısımlara ayrılır. Kaynak: Istılahati fıkhiye kamusu/ömer Nasuhi bilmen