İlginç Kareler; Türkiye hazır mı?

Abone Ol

ABD’li meşhur aykırı düşünür Chomsky’nin “Batı medyasının taraflılığı nedeniyle halk doğru bilgilendirilemiyor ve zulüm meşrulaştırılıyor.” Tespiti, Yahudilerin New York’taki dev ekranlara ‘Yalan reklam’ vermesiyle bir kez daha yerini buldu.

Yahudi sermayesi her ne kadar büyük medyayı dizginlese de, sosyal medya ve vicdanlar Gazze konusundaki hassasiyetlerini Sidney’den Tokyo’ya, Londra’dan Cape Town’a kadar neredeyse tüm başkentlerde görmek mümkün.

İnsanlık tarihinin en gaddar rejimini kuran Yahudiler insanlığın bu duyarlılığına rağmen başta Gazze olmak üzere vahşetini tüm çevre ülkelerde sergilemekten çekinmiyor.

Yahudilerin son atraksiyonu Kıbrıs ile ilgili oldu.

israel Hayom gazetesi’nin kıdemli yazarı (aynı zamanda havacılık ve uzay dairesi başkan yardımcısı) Shay Gal “Kuzey Kıbrıs aynı zamanda bir israil problemidir! Kıbrıs sadece Rumlar için değil, israil için de bir güvenlik sorunudur” diyor.

Hatta Türkiye’nin Geçitkale’de konuşlandırdığı SİHA üssünün ve Magosa’daki hava savunma sistemlerinin bir tehdit olduğunu ve “KKTC’yi Türkiye işgalinden(!)” kurtarmak için ‘Posedion’un Gazabı’ ismiyle bir operasyon (!) planının devreye alınması gerektiğini belirtiyor.

Bilindiği üzere Yahudi Rejimine ait bazı medya organları ve yazar takımı politika yapıcı ve kamuoyu oluşturucu görevi görüyor. Türkiye’deki ekranlardan aşina olduğumuz ‘kamuoyunu hazır hale getirme ve kanalize etme’ görevini bunlar da aynıyla kendi vatandaşlarına yapıyorlar. Aynı Michael Rubin’in Pentagon’u ve ABD bürokrasisini zihnen hazırlaması gibi...

Doğu Akdeniz’de (3+1) ülkeleri; israil, Yunanistan, GKRY ve ABD’nin gerçekleştirdiği iki tatbikata Nemesis (Kaçınılmaz İntikam) ve Noble Dina (Asil Dina’nın intikamı) isimlerini vermeleri ve burada intikam alınacak ülkenin Müslüman Türkiye olduğu aşikardır.

Yahudi Rejimi’nden bu sesler yükselirken Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Yeorgios, Trump ile görüşmesinde “Kıbrıs’tan Türkleri kovmak ve vatanı kurtarmak için tüm Helenizm olarak mücadele etmeliyiz!” diyerek ‘Konstantonopolis’i yani İstanbul’u almasını istiyor.

Güneyde bunlar yaşanırken Türkiye’de Millî İstihbarat Akademisinin Kıbrıs ile ilgili olarak hazırladığı raporda "Tehdit bu kez askerle değil, tapuyla geliyor” tespiti bulunuyor.

Yahudilerin ‘‘demografik mühendislik’ planının bir parçası olarak Kıbrıs’ta ciddi toprak alımları yaptığı belirtiliyor. Hatırlanacağı üzere GAP bölgesinde kanaat önderleri ve alimler yıllarca vatandaşı uyarmış ve topraklarını Yahudilere satmamalarını istemişlerdi. Yani Yahudiler stratejik önemde gördükleri noktalarda ‘Tapu yoluyla işgal’ yoluna gidiyorlar.

Dış politika uzmanları “Son yıllarda israil vatandaşlarının KKTC’de yoğun şekilde toprak satın alması, yalnızca ekonomik bir tercih değil, stratejik bir işgal girişimidir. KKTC’nin jeopolitik konumu, Tel Aviv’in bölgesel vizyonunun merkezinde yer alıyor...” şeklinde yorum yapmakta.

12 günlük İran-Yahudi İşgal Rejimi Savaşında, İran füzelerinden kaçarak Güney Kıbrıs’a kaçan 15 bin Yahudi’nin, Kıbrıs’la ilgili daha önceden stratejik yatırımlar yaptıklarını göstermiş oldular.

Irkçılığa varan söylemlerle yüzyıldır ‘Toprak’ edebiyatı yapanların, Araplar Filistin’de topraklarını Yahudilere sattı! Uydurmasını dillerine pelesenk eden zevatın Kıbrıs’ta toprak satma yarışına girmeleri ‘her fırsatta Türkiye’yi ‘İşgalci’ olarak nitelendirmekten ve “İşgalci Türkiye Kıbrıs’tan defol!” tarzındaki pankartları taşımaktan geri durmamaları ilginç bir kare değil mi?

İşgalci Yahudi Rejiminin Gazze, Lübnan, Suriye ve İran’dan sonra Türkiye’yi Suriye üzerinden devamlı olarak haşlamasına, Kıbrıs üzerinden taşlamasına rağmen Türkiye’nin işadamları üzerinden israil’in lojistiğini beslemesi anlaşılır bir şey değil.

Aynı şekilde Türkiye’nin içerideki Siyonistler (özellikle çifte vatandaş olup Gazze’de katliam yapmak için gidip gelen Yahudiler), Sabetayistler ve değerlerini kaybederek Yahudileşmiş hainlere yönelik hiçbir hazırlığının olmaması ilginç bir tutum değil mi?