İlginç Kareler; Küresel Şeytanlık!

Abone Ol

Küresel Siyonizm, arkasındaki Şeytani Anglo Sakson akılla birlikte çizdiği yol haritasında çevre ülkeleri tek tek saf dışı bırakmaya çalışıyor.

Bu defa sırada Lübnan var. Hedef Lübnan Hizbullah’ını silahsızlandırarak elemine etmek.

Lübnan Hizbullah’ını silahsızlandırmayı Lübnan yönetimi eliyle gerçekleştirmek istiyorlar. Lübnan’ın çökmüş ekonomisini onarmak koşuluyla siyasi idarecilerine günü birlik emirler yağdırıp bu yılın sonuna kadar Hizbullah’ın elindeki ağır silahları ve füze sistemlerini almalarını istiyorlar.

Öyle ki; Lübnan ordusu bu zayıf ve niteliksiz haliyle bazı mühimmat depolarını kontrol etmek isterken patlama neticesiyle 6 askerini kaybediyor.

Hem nicelik hem de nitelik yönden oldukça zayıf durumda olan Lübnan Ordusu, Hizbullah’ın Litani Nehri civarında terk ettiği bazı bölgeleri denetim için (hesapta olmayan) Fransız Ordusu’na devrediyor.

Şer Ekseni’nin, Direniş Ekseni’ne karşı yaptığı bu hamleye cevap Hizbullah genel sekreteri Şeyh Naim Kasım’dan geldi.

Naim Kasım, silahsızlanmayı şiddetle reddederek bunun asla olmayacağını ve Lübnan’ın iç savaşa sürüklenmemesi konusunu ısrarla belirtiyor.

Siyonist işgal rejimi Hizbullah ile yaptığı ateşkes anlaşmasını binlerce kez ihlal etmesine rağmen hiçbir yaptırım görmeyince saldırı ve suikastlarını gün be gün artırmakta.

Suriye üzerinden sağlanan lojistik desteğini tümüyle kaybeden Hizbullah ise saldırıları şimdilik alttan alarak zaman kazanmaya çalışıyor.

Lübnan’da hiç de iç açıcı olmayan bu gelişmeler sürerken Suriye’de sürpriz gelişmeler yaşanıyor.

Ya da oyun kurucular tarafından daha önceden planlanmış bir hareket çekildi diyebiliriz.

Şam Yönetimi ile SDG arasında 10 Mart’ta Şam’da yapılan anlaşmanın kırılganlığına son darbeyi indiren bir konferans gerçekleştirildi.

SDG/PYD tarafından Haseke’de gerçekleştirilen ve adına ‘Birlik Konferansı’ denilen bu girişime çağrılan kimliklerin niteliği Şam Yönetimini rahatsız etti.

Konferansa; Kürtler, Türkmenler, Araplar, Süryaniler, Ezidiler, Lazkiye’deki Aleviler ve Hikmet el Hicri’nin başını çektiği Suveyda Dürzileri davet edildi.

Her kesimin ve her mezhebin yeni anayasa sürecinde temsil edilmesi gerektiği temasıyla düzenlenen konferansı bir şova dönüştüren SDG/PYD, aslında Kuzey ve Doğu Suriye’de ne denli güçlü olduğunu vurgulamış oldu.

Şam Yönetimi, SDG’nin bu girişimini her ne kadar temelden kusurlu bulsa da özellikle Lazkiye Alevileri ve Suveyda Dürzileri’nin davet edilip konuşma hakkı tanınmasını şiddetle kınayarak SDG ile Paris’te yapılması beklenen görüşmelere katılmayacağını ilan etti.

Bu konferansın Hakan Fidan’ın Şam ziyaretini takip etmesi de ayrı bir anektod olarak not edilmelidir.

Türkiye, içerisindeki Kürd meselesine köklü bir çözüm bulmak için mecliste bir komisyon kurmuşken özellikle SDG/PYD konusuna odaklanması bu sürecin üzerinde ‘Demoklesin kılıcı’ gibi sallanıp duruyor.

Türkiye’nin baskılarına ve Şam’ı sert kararlar almaya zorlamasına rağmen SDG/PYD’nin böyle atraksiyonlara girmesinin izahı ancak ve ancak Yahudilerle yaptığı hesaplarla ilgili olabilir.

SDG/PYD yanlısı olarak bilinen ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Kurilla’nın görevini devretmesi ve Şam ile çalışmayı önceleyen Donanma Amirali Brad Cooper’a bırakmasının sahadaki bazı dengeleri değiştirebileceği belirtiliyor.

Hal böyle iken Siyonist işgalci Yahudilerin SDG/PYD’ye bazı güvenceler verdiği ve bundan dolayı PYD’nin pervasız hareketlerle açıklamalar yaptığı belirtiliyor.

Batı Asya ve Türk Devletleri için giriş kapısı hükmündeki Zengezur Koridoru(Trump Koridoru)’nun israil lehine yeniden dizayn edilmesi, Suriye’deki Yahudi/Davut Koridoru’nun da değişik versiyonlarla pratize edilmeye çalışılacağını bir kez daha gösteriyor.