İlginç Kareler; Batı’nın PYD/SDG hedefi!

Abone Ol

ABD’nin başını çektiği ‘Uluslararası Koalisyon’ Kuzey ve Doğu Suriye olarak tanımlanan SDG/PKK kontrolündeki bölgeye olan ilgisi azalmıyor, tam tersine gün geçtikçe artıyor.

Son olarak dün bir kez daha ABD ordusunun Irak’taki unsurları tarafından Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) kontrolü altındaki bölgelere askeri güç takviyesi yapıldı

Askeri teçhizat ve akaryakıt tankerleri taşıyan 20 tırdan oluşan bir konvoy, Irak’ın Kürdistan Bölgesi'ndeki El-Velid Sınır Kapısı'ndan geçerek Rojava’nın Haseke vilayetinde bulunan Kasrê Üssü'ne götürüldü.

SDG’ye aralıksız olarak lojistik taşıyan ABD güçleri, bununla yetinmeyerek Suriye Demokratik Güçleri'nin katılımıyla aynı üste askeri tatbikat da gerçekleştirdi. Tatbikatta üsse yeni ulaşan gelişmiş silahlar da kullanıldı.

ABD, Ortadoğu ile ilgili konularda Küresel Siyonizmin ve Evangelizmin yol göstericiliğinde ciddi adımlar atarken büyük bir hazırlığın eşiğinde olduğunu ifşa ediyor.

Örneğin; ABD’nin Siyoist Rejimdeki büyükelçisi Mike Huckabee, yaptığı akıllara ziyan açıklamada asıl hedeflerini ilan etmiş oluyor.

Huckabee; “Bu ruhani bir savaş. Çağların savaşı. Cennet ile Cehennem, iyi ile kötünün savaşı.

israilin yanında durmak onun hükümeti için değil; İbrahim, İshak ve Yakup’un tanrısı, Yasa, Işık ve Batı Medeniyetinin temeli için duruyoruz.”

Zamanında sözüm ona DAEŞ’e karşı kurulmuş olan bu Uluslararası Mücadele Koalisyonu, yıllar içerisinde Suriye’yi adeta Hallaç pamuğuna çevirmişti.

Bu müdahalelerin akabinde bahsi geçen bölgede De Facto olarak PKK/PYD/SDG’ye Suriye’nin neredeyse 1/3 oranındaki bir toprak parçası adeta hediye edilmişti.

Bu bölgeyi kontrol altına alan PKK/SDG, Kürd halkıyla birlikte Dünya halklarının algısıyla da oynamış ve kendisinin burada büyük bir ‘Halk Devrimi/Rojava Devrimi’ni gerçekleştirdiği yalanını ısrarla anlattı.

PKK/PYD/SDG’nin bugüne kadar elde ettiği en büyük başarı belki de varlığını sürdürmesi olmuştur, bunun da onu devamlı besleyen Batılı ülkelerin ondan vazgeçmeyişleri nedeniyle başardı.

Tabii burada bunun sebepleri iyi incelenmeli. Yani Batılı devletler neden PKK’dan vazgeçmiyor?

PKK’ın varlığı onlar için neden bu kadar önemli? Öyle ya bu Batılı devletlerin Kürd sevgisi vs olmadığını herkes biliyor. Öyleyse bu desteklerin arkasında başka bir sebep bulunuyor.

Aslında sebepler zinciri demek daha doğru olur. Yani PKK’ya verilen desteğin arkasında birçok bağlantılı sebep bulunuyor.

Evvela PKK ile Batılı devletler arasında bir amaç birliği bulunduğu söylenebilir.

Yani Ortadoğu’da kaotik bir ortam. Dört ülkede yapılanması bulunan bu örgüt her dördünde de ciddi bir istikrarsızlık sebebi oluyor, bu da Batılı Devletlerin hedeflediği siyasi ortamın oluşmasına neden oluyor.

Diğer önemli bir sebep de Siyonistlerin Ortadoğu ile ilgili Arz-ı Mev’ud planları. Bu planın uygulanması için kendilerine kölelik yapacak, nüfusça kalabalık bir halk istiyorlar. PKK’da Kürd halkını onlara gönüllü olarak köleleştirecek bir mantaliteye sahip.

Son olarak PKK’nın inançsız yapısı. Dahası; İslam Dini ve Müslümanlar ile ilgili katı tutumu. PKK’nın İslam karşıtlığı hem Batılı Devletler nezdinde hem de Siyonistler katında en önemli ortaklık ya da (Kullan at- maşalık) sebebidir denilebilir.

PKK’nın bünyesinde yetişen SDG’yi ondan farklıymış gibi göstererek meşruiyet sağlama ve ona alan kazandırma çabası boşuna değil elbet.

ABD’nin PYD/SDG ile olan ilişkisini itiraf eden ABD’li istihbaratçılar ‘Türkiye’yi bu konuda uyandırmak istemediklerini’ belirtirken ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ağzındaki baklayı çıkarırcasına "Artık PKK ile ilişkili olmayan başka bir örgüt var: DSG ve YPG. Bunlar bizim müttefiklerimiz oldu" diyordu.