Hz. Peygamber her aile reisi için bir rol modeldir

Abone Ol

İnsanlık ailesinin en küçük ve en etkin kurumu ailedir. Aile hayatı sevgi ve saygı temelleri üzerine oturmuştur. Dahası ailenin bir kervan gibi olduğunu unutmayın. Bu kervan sevgi, muhabbet, fedakârlık, karşılıklı anlayış ve aşkla yürür. Bu kervanı ayakta tutan değerler aşındığında, sevgi ve aşk suyunu çektiğinde, saygı tükendiğinde kervan çöllerde kaybolur. Bu kervanın rehberinin sevgi ve özveri olduğunu akıldan çıkarmamak gerek.

Sınırlarını Kur’an’ın belirlediği aile kurumu, İslam’ın müesses nizamına uygun bir şekilde dizayn edilmiş olup müfredatının uygulayıcısı ve başöğretmeni Hz. Muhammed Mustafa’dır. Bu meyanda Hz. Peygamber (s. a. v), bütün aile reisleri için mükemmel bir rol modeldir, diyebiliriz. Hz. Peygamberi rol model kabul eden her aile reisi, teori ve pratiğinde aile ve değerlerimiz temelli öğrenmeyi baz alıp bu çıktıları işlemeli, dahası, sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir aile iklimini yakalamak için mesaisinin önemli kısmını bu alana harcamalıdır. Çünkü aile toplumun temelidir; namahrem ellerin ve mülevves dillerin bu kurumu kirletmemesi ve değerlerimizi aşındırmaması adına bu kutsi kale iyi korunmalıdır. İslam düşmanlarının saldırıları sonucu aile düşerse toplum düşer, toplum düşerse -Allah muhafaza- devlet düşer.

Aile kalemizin önemli muhafızlarından biri kadındır. Vahşi kapitalist düzen kadın üzerinden paraya ve egemen sistemlere hükmediyor. Kadını bir alım satım metaı olarak kullanan Kapitalizm, film, sinema ve reklam sektörü aracılığıyla kadının dişiliğini öne çıkarıp özellikle aile kurumunu hedef almaktadır. Halbuki kadın toplumda dişiliğiyle değil kişiliğiyle öne çıkmalı… Kadın toplumda kişiliğiyle, ilmiyle ve bilimsel çalışmalarıyla öne çıkarsa aile, toplum ve devlet kurtulur. Kutsi bir vazife olan anneliğin yanında o, niçin birer Hatice (s.a), Sevde, Aişe, Zeyneb, Hafsa, Ümmü Seleme, Cüveyriye, Ümmü Habibe, Safiye olarak temeyyüz etmesin ki? Değer verilen, değer gören Müslüman kadınının fıtratında, özünde toplumu değiştirme ve dönüştürme potansiyeli vardır. Hayat arkadaşının işlerine yardımcı olan Müslüman bir kadın, çocuklarını Allah yolunda birer mücahit/mücahide olarak yetiştirecek, dahası onları cihat için ileri saflara hazırlayacaktır.

Efendimizin eşleriyle ilişkisi nezaket üzerine kuruluydu. Efendimiz (s. a. v) hanımlarına karşı yumuşak huylu ve sevecen davranıp onları sevdiğini hissettirirdi. Bu sevginin kaynağında elbette Onun âlemlere rahmet olarak gönderilişi vardı. O, aile hayatının güzelliklerini, hangi davranışın insanı hoşnut ettiğini, hangi davranışın yaralayıcı ve incitici olduğunu biliyordu. Bunun için hataları en güzel yolla tamir ettiler. Efendimizin âlemlere rahmet oluşu herkesin kalbinde O'na karşı sonsuz bir hürmet ve bağlılık oluşturmuştur.

Nesiller O'nun her adımını taklit etmekle hem şeref hem huzur bulacaklardır. Bir aile reisi olarak çizdiği portre de hayranlıkla izlenecek mükemmelliktedir. Çünkü O, sabrın, merhametin, şefkatin, inceliğin ve hoşgörünün timsali bir baba, bir peygamber, bir komutan ve devlet başkanıydı. Bütün güzellikler Onda birleşmişti adeta.

Efendimiz (a. s): "En hayırlınız, ailesi için hayırlı olanınızdır. Bana gelince ben, aileme karşı sizden daha hayırlı olanınızım" diyordu.

Ailesiyle sohbet eder, vakit geçirir, hal ve hatırlarını sorar, şakalaşır ve dertleriyle hemhal olmaya çalışırdı. Hanımlarını büyük bir ciddiyetle dinleme nezaketinde bulunurdu. Akşamları evlerine geldiklerinde yemek varsa yerlerdi. Şayet yapılmamışsa niçin yapılmadığını hiç sormazlardı. Hayatı boyunca evin içindeki eksiklikleri hiçbir zaman problem yapmamışlardı. Aslında Efendimizin hayatının ana çizgisi kimseye yük olmamaktı. Allah Resulü biliyordu ki sorunlar üzerinde gürültü yapmak incelik değil acizliktir. O’na göre asıl olan, sorunları çözerek küçültmektir. Onun bu güzelliği, müminlerin annesi sayılan eşlerine de yansımıştı.