Güncel

HÜDA PAR’dan ''Hamas silah bıraksın'' bildirisine tepki: İşgali aklıyorsunuz

New York’ta yayımlanan iki devletli çözüm bildirisine sert tepki gösteren HÜDA PAR, Hamas’a silah bırakma çağrısının gerçekleri çarpıttığını ve siyonist işgali meşrulaştırmaya hizmet ettiğini belirtti.

Abone Ol

HÜDA PAR, New York’ta gerçekleştirilen ve birçok ülkenin imza attığı “İki Devletli Çözüm Konferansı” sonrası yayımlanan bildiriyi sert sözlerle eleştirdi. Parti tarafından yapılan açıklamada, bildirinin Filistin halkının yaşadığı acı gerçekleri yok sayan, eksik ve tek taraflı bir yaklaşım sergilediği belirtildi.

Açıklamada şöyle denildi;

New York’ta düzenlenen “İki Devletli Çözüm Konferansı” neticesinde yayımlanan bildiri, ne yazık ki Filistin halkının yaşadığı gerçekleri göz ardı eden, eksik ve tek taraflı bir yaklaşımı yansıtmaktadır.

Bildiride Hamas’a silah bırakma ve yönetimi devretme çağrısı yapılırken, 7 Ekim 2023'te Aksa Tufanı operasyonu nedeniyle Hamas kınanmakta, siyonist rejimin onlarca yıldır sürdürdüğü işgal, kuşatma ve sistematik insan hakları ihlalleri adeta yok sayılmaktadır.

Bu bildiriyi imzalayan ülkeler, sanki her şey 7 Ekim'de başlamış gibi davranarak, siyonist rejimin propagandasını zımnen kabul etmiş, Gazze’de iki yıldır devam eden insanlık dışı saldırılara rağmen hâlâ Hamas’ı asıl sorumlu tutarak tarihsel bağlamı ve işgalin özünü görmezden gelmiştir. Oysa 7 Ekim’den önce de Batı Şeria’da yüzlerce Filistinli sivil siyonist rejim güçleri ve işgalciler tarafından katledilmiş, yasa dışı yerleşim birimleri inşa edilmiş, uluslararası kurumların kınamalarına rağmen hiçbir somut tedbir alınmamıştır.

Bugün, Hamas’ın yönetimi devretmesi gerektiği ifade edilirken, bu yönetimi devralması önerilen Mahmud Abbas yönetimi, siyonist rejimden izin almadan kendi topraklarında dahi hareket edemez hâle gelmiş, Batı Şeria’da siyonist saldırılara karşı sessiz kalmış, hatta birçok durumda direniş kamplarının yok edilmesinde açık iş birliği içinde olmuştur.

“Filistin’in silahsızlandırılması” çağrısı, direnişin meşru zeminini ortadan kaldırmayı, Filistin davasını tarihten ve yeryüzünden silmeyi amaçlamaktadır. Bu gerçek, siyonist rejim yetkilileri tarafından da açıkça dile getirilmektedir. Bu durumda iki devletli çözüm söylemi sadece zaman kazanma ve mevcut işgal düzenini meşrulaştırma aracıdır.

Müslüman ülkelerin söz konusu bildiriye imza atması, Filistin halkının uğradığı zulme karşı değil, siyonist propagandaya destek olarak tarihe geçecektir.

Gazze’de çocuklar katledilirken susan, acıyı durdurmak yerine hâlâ işgali meşrulaştırma zemini oluşturan bir dil ile konuşmak, utanç verici olduğu kadar insanlık onuruna da aykırıdır.

Unutulmamalıdır ki, Hamas bir halk hareketidir ve Filistin halkının da sandıkta teveccühünü kazanmış, seçilmiş bir siyasi oluşumdur. Onu yalnızca silahlı eylemler üzerinden değerlendirmek, direnişin tarihsel ve meşru zeminini çarpıtmaktır.

Hamas’ı terör örgütü gibi lanse etmeye çalışmak, yalnızca siyonist rejimin yıllardır sürdürdüğü işgali meşrulaştırmaya hizmet eder. Bu yaklaşım, Filistin davasını sahiplenen tüm kesimleri kriminalize etmek, direnişi pasifize etmek ve halkı savunmasız bırakmaktır.

Coğrafî bütünlüğe haiz özgür, bağımsız ve kendi topraklarında egemen bir Filistin devleti kurulup tanındığında elbette devletin silahlı gücü ve ordusu olur. O zaman özgürlük mücadelesi veren örgütler de silahlarını meşru Filistin devletine teslim eder.

Ancak unutmamalıdır ki bugün itibarıyla Filistin halkının meşru ve seçilmiş tek temsilcisi, 2006 yılında yapılan son genel seçimlerde halkın çoğunluğunun desteğini alarak zafer kazanan Hamas’tır.

Hamas'ı hedef gösterenlere ve Filistin halkının iradesini bastırmak isteyenlere karşı bu onurlu direnişin yanında yer almak hem İslamî bir sorumluluk hem de uluslararası hukukun bir gereğidir.