Güncel

HÜDA PAR Lideri Yapıcıoğlu: Türkiye önümüzdeki günlerde çok ciddi siyasi ve hukuki gelişmelere gebe

HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yapıcıoğlu, “Türkiye önümüzdeki günlerde çok ciddi siyasi ve hukuki gelişmelere gebe görünüyor. İddialar dediğim gibi yenilir yutulur cinsten değil.” dedi.

Abone Ol

Rehber TV canlı yayınında gündemdeki konulara ilişkin sorulara yanıt veren HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, İBB Başkanının gözaltına alınması, terörsüz Türkiye hedefi olarak adlandırılan süreç, Özgür Özel’in HÜDA PAR’a yönelik iftiraları, Gazze’deki son durum ve Suriye’deki gelişmeleri değerlendirdi.
“Hiç kimseyi peşin peşin ne suçlu kabul ederiz ne de bu iddiaların tamamen boş olduğunu iddia edebiliriz”

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptali ve sonrasında gözaltına alınmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Yapıcıoğlu, “Her şeyden önce şunu söyleyelim, beraat-i zimmet asıldır. Biz hiç kimseyi peşin peşin ne suçlu kabul ederiz ne de bu iddiaların tamamen boş ve kof olduğunu iddia edebiliriz. Neticede şu anda çok ciddi iddialar var. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yapmış olduğu açıklamaya göre yedi ayrı suçtan yürütülen bir soruşturma var. Bunların her birisi tek başına çok ciddi suçlar ve bunların bir defa iki defa işlendiği yönünde değil yani bunun müteselsil bir şekilde çok sayıda mağdura karşı işlendiği, çok sayıda mağdurun bu konuda ifade verdiği, hatta bunlardan haberdar olan bizzat Cumhuriyet Halk Partisinin içerisindeki bazı kişilerin şikâyetçi olduğu ve bilgi ve belgeleri de savcılığa ilettiği yönünde çok yoğun iddialar var.” ifadelerini kullandı.

“Ben inanıyorum ki çok ciddi deliller olmazsa böyle bir operasyon olmaz”

İBB Başkanın gözaltına alınmasının ardından toplumun ikiye bölündüğünü belirten Yapıcıoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Masumiyet karinesi işletilmeli ama şu da unutulmamalıdır: Şimdi sizin gözaltına aldığınız kişi Cumhuriyet Halk Partisi tarafından birkaç gün sonra cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edilecek bir kişi. Türkiye'nin en büyük şehri olan 16 milyon nüfuslu İstanbul'un Büyükşehir Belediye Başkanı. Eğer savcının elinde çok güçlü deliller olmazsa gözaltı kararı bu şekilde bir şafak vakti alınmazdı. Demek ki eldeki deliller savcılığın bakış açısına göre ciddi deliller ve bu soruşturmayı bu noktaya getirebilecek nitelikte. Yani makul bir şüphe varsa zaten soruşturma olur. Eğer tutuklamaya sevk ederse ve tutuklama kararı çıkarsa demek ki sadece makul şüphe değil çok kuvvetli bir suç şüphesinin varlığından artık söz edeceğiz. Ama bunların hepsi şüphedir ve şu anda orada bulunan insanlar da şüpheli sıfatı taşıyorlar. Yani hiçbirisi kesinleşmiş bir hükümle mahkûm olmuş olan insanlar değil. Dolayısıyla peşin peşin onlara suçlu muamelesi yapmak doğru değil ama henüz soruşturma sürerken ‘asla bunlar böyle bir şey yapmamıştır, yapamaz’ demek de doğru değil. Şimdi o delilleri görmek lazım ve ben inanıyorum ki çok ciddi deliller olmazsa böyle bir operasyon olmaz. Çünkü bu sadece Türkiye'nin değil belki dünyanın gündemine giren bir mesele. Bu kadar büyük çaplı bir olayı çok ayakları yere sağlam basan deliller olmaksızın herhalde hiçbir savcı böyle ağır bir sorumluluk almaz.”
CHP’nin olağanüstü kurultay kararını da değerlendiren Yapıcıoğlu, “CHP'nin büyük kongresi ile ilgili de şaibe iddiaları vardı. Bununla ilgili de yürütülen bir soruşturma var. Bugün CHP bir karar aldı, 6 Nisan'da olağanüstü kongreye gidecek. Bunun gerekçesini de şöyle açıkladılar dediler ki işte partiye bir kayyım atanması ihtimali söz konusu… ‘Biz bunun önüne geçmek için böyle bir karar aldık’ Niçin böyle bir düşünceye kapıldılar? Kayyım atanması… Eğer gerçekten o kongrenin iptali yönünde bir karar çıkarsa bir kayyım atanacak. Aslında bu seçimin geçersiz olduğu iddiası var. Bir de böyle birisinin genel başkan sıfatıyla olağanüstü kongre çağrısı yapması belki yeni bir hukuki tartışmanın da önünü açacak. Yani böyle birisi eğer genel başkan sıfatı kazanmamışsa ya da bu hileli bir kongre ise dolayısıyla onun genel başkanlığı iptal olacaksa onun yapacağı olağanüstü kongre çağrısı ne kadar doğrudur ya da ne kadar hukuki geçerli midir değil midir?” şeklinde konuştu.

“İddialar yenilir yutulur cinsten değil”

Türkiye gündemine ilişkin öngörülerini paylaşan Yapıcıoğlu şu ifadeleri kullandı: “Şunu söyleyebiliriz ki Türkiye önümüzdeki günlerde çok ciddi siyasi ve hukuki gelişmelere gebe görünüyor. İddialar dediğim gibi yenilir yutulur cinsten değil. Biz şunu söylüyoruz başından beri, diğer benzer bütün şeylerde de aynı tavrı takındık. İlkesel olarak biz meseleye bakıyoruz, bir diyoruz ki hiç kimse siyasi fikirlerinden, mensup olduğu siyasi partiden siyasi parti üyeliğinden dolayı bir mağduriyet yaşamamalı, soruşturmaya tabi tutulmamalı. Ama hiç kimse siyasi kimliğinden ya da taşımış olduğu diğer sıfatlardan dolayı kendisini yargıdan bağışık da saymamalı ya da ‘suç işleme özgürlüğüm vardır benim ve ben suç da işlesem kimse bana dokunamaz’ dememeli.”

“Ekim ayında kongremiz yoktu, Yasin Börü’yü anma etkinliği vardı”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, Partisine yönelik iftiralarına cevap veren Yapıcıoğlu, “Çıktım şunu söyledim ‘8 Ekim'de değil ekim ayı içerisinde Bursa'da herhangi bir il veya ilçe kongresi yaptığımızı ispat etsinler partiyi kapatacağız.’ Evet, çünkü biz Bursa'da ilçe kongrelerimizi eylül ayında yaptık il kongremizi de aralık ayında yaptık. Ekim ayında Bursa'da kongre falan yok. Meclis’te gösterdikleri resmi bir belge midir, kendilerinin hazırladığı bir şey midir onu da bilmiyorum. Ama burada 8 Ekim 2023 tarihinde Bursa'da kongre yaptığımızı ve bu kongrenin yemek bedelinin Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından ödendiğini iddia ettiler. Biz dedik ki böyle bir şey yok. Ekim ayında bizim kongremiz yok ama ekim ayında işte bizim gençlerimizden Yasin Börü bütün Türkiye'nin sahiplendiği sahip çıktığı bir şehittir. Kurban bayramında fakir fukaraya kurban eti dağıtırken vahşice katledilmiş arkadaşlarıyla birlikte gencecik bir fidan… 8 Ekim 2023'te Yasin Börü’yü anma programı vardı. Bursa Büyükşehir Belediyesi'ne biz müracaat ettik, belediye bize salon tahsis etti. Biz belediyenin tahsis ettiği salonda bu programı yaptık. Bizim Batman Milletvekilimiz Serkan Bey'in de iştirak ettiği bir program. Evet, ben de çıktım hodri meydan dedim çıkın ispat edin ekim ayında HÜDA PAR Bursa'da herhangi bir ilçenin ya da ilin kongresini yapmışsa partiyi kapatırız, istifa değil.”
“Buyurun bizim yediğimiz iftar yemeği bedelinin dekontu”
Özgür Özel’in iftiralarına net bir şekilde cevap veren Yapıcıoğlu, “Büyükşehir Belediyesi ne kongremizde ne de başka bir organizasyonumuzda HÜDA PAR’a yemek vermemiştir. Bir tek sefer belediyenin tesisinde bir iftar yemeğimiz olmuştur onun da parasını biz ödemişiz. 2022 yılının nisan ayında bizim bir iftar yemeğimiz oldu. Belediyenin iştiraki olan bir şirket BURFAŞ’ta. Yemeğin bedeli olarak 9.456 lira, bu da onun banka dekontu. Hani Özgür Bey dedi ki ‘eğer siz ödemişseniz çıkın gösterin’ buyurun bizim yediğimiz iftar yemeğinin bedelinin Bursa Büyükşehir Belediyesinin şirketinin hesabına banka aracılığıyla gönderilmiş olan paranın dekontu. Biz kendi yemeğimizi yeriz Allah'ın izniyle biz haram lokma yemedik, bundan sonra da yemeyeceğiz. Kim haram yemişse zehir zıkkım olsun ve bununla fitil fitil gelsin, gelecektir inşallah.” ifadelerini kullandı.

“HÜDA PAR, kimyalarını da psikolojilerini de bozmuş”

CHP’nin sürekli HÜDA PAR’a yönelik iftira ve karalamalarda bulunmasını da değerlendiren Yapıcıoğlu, “HÜDA PAR, Cumhur İttifakı içerisinde yer alınca bu, sadece dengeyi bozmadı, kimyalarını da bozmuş, psikolojilerini de bozmuş. Bu yüzden saldırıyorlar. HÜDA PAR bayrağı bulmuşlar o bayrakla açıkta kalan taraflarını örtmeye çalışıyorlar ama yetmez.”

Bu sürecin iki adımı var: Türkiye hedefi ve iç cephenin tahkim edilmesi

Terörsüz Türkiye hedefi olarak adlandırılan süreç ili ilgili sürecin iki adımdan oluştuğunu belirten Yapıcıoğlu, “Aslında aylardan beri hükümet kanadı hem Sayın Cumhurbaşkanı hem AK Parti'nin sözcüsü hem ilgili bakanlar konuyla ilgili konuşurken hep iki şeyin altını çizerler. Bir terörsüz Türkiye hedefi, iki iç cephenin tahkim edilmesi, güçlendirilmesi, kardeşliğin yeniden sağlanması. Sayın Cumhurbaşkanının dönem dönem yapmış olduğu konuşmalarda bir asırlık ihmal ve yanlışların oluşturduğu yaraları sarmaktan bahsetti. Evet, bizce işin iki veçhesi vardır. Birincisi yani terörsüz Türkiye hedefi. Elinde silah olup, şiddet eylemlerine başvuranlarla oturup konuşulacak ve onların silah bırakmaya ve örgütü feshetmeye ikna edilmesi süreci. Abdullah Öcalan, İmralı'dan bir mesaj gönderdi. O mesaj İstanbul'da basınla paylaşıldı. Artık ömrün tamamladığını örgütün lağvedilmesi gerektiğini ve silahların tamamen bırakılması gerektiğini söyledi. Abdullah Öcalan kurmuş olduğu örgütün bugünkü yöneticilerine kongrenizi toplayın böyle bir karar alın. Şimdi hükümet kendisinden bir şey istedi. Şimdi diyorlar ki böyle bir kongreyi ancak Abdullah Öcalan toplayabilir ya da ancak onun katılımıyla böyle kararlar çıkabilir. Bizim böyle bir karar alma yetkimiz yok. Kim kongreyi toplayacak, kim böyle bir karar alacak. Sayın Bahçeli de en son yapmış olduğu açıklamada ben okumadım ama arkadaşların aktardığı kadarıyla ‘kongreyi mayısta Malazgirt'te toplayın ve bunu daha fazla geciktirmeyin… Şimdi Kandil, Malazgirt'e nasıl gelecek? Ne Abdullah Öcalan Meclis’e gelip konuşabilir ne de Kandil'deki Malazgirt'e gelebilir. Şimdi onlarla ilgili yürütülen soruşturmalar devam ettiği müddetçe ve herhangi bir yasal değişiklik olmadığı müddetçe ki bugünden 4 Mayıs'a kadar böyle bir değişikliğin yapılması da bence imkân dâhilinde değil.” ifadelerini kullandı.
“Bu şiddet ortamından en büyük zararı Kürtler gördü”
Yapıcıoğlu, Bahçeli’nin Malazgirt açıklamasının bir simge olabileceğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Hani 1000 yıllık kardeşlik diyoruz, 1000 yıllık kardeşlik aslında oraya referans veriyor. 1071'e Sultan Alparslan'ın ordusundaki Türkler, Kürtler ve İslam'la şereflenen diğer kavimlerin hep birlikte Bizans ordusuna karşı tek bir cephede, tek bir sancak altında, tek bir komuta altında yapmış oldukları cihat ve ondan sonra Anadolu'nun İslamlaşmasına giden yolun açılması… Malazgirt bir simgedir gerçekten. 1071'den beri o kardeşliğin devam ettiği söyleniyor ve bu kardeşlik İslam temeli üzerinde. Şimdi bu kardeşlik, İslam temeli üzerindeki bu kardeşlik İslam'la mücadeleyi kendi varoluşu için bir sebep olarak görenler orada ne yapacaklar? Oda ayrı bir soru.” diye belirtti.
“Şiddetin durması, kanın durması, terörün bitmesi adına atılan her adım değerlidir ve mutlaka desteklenmelidir.” diyen Yapıcıoğlu, şöyle devam etti: “Çünkü artık biz de diyoruz ki terör bitsin herkes zarar gördü bundan. En çok da Kürtler gördü. Yani bu şiddet ortamından en büyük zararı Kürtler gördü. Yani on yıllara mal oldu, on binlerce cana mal oldu, yüz milyarlarca dolara mal oldu, daha da önemlisi belki çok ciddi bir zaman kaybına, nesillerin helakına sebep oldu. Dolayısıyla bunun bitmesi herkesin menfaatinedir, herkesin faydasınadır.”

“Böyle bir dünyaya giderken güçlü olmazsanız ayakta kalmanız zorlaşır”

İç cephenin tahkim edilmesi için zedelenen kardeşliğin tamir edilmesi gerektiğini ifade eden Yapıcıoğlu, “Bu da gerçekten çok ciddi bir ihtiyaçtır. Özellikle de bizim bölgemizdeki son gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda siyonizmin her tarafa saldırması, Amerika'nın başına Trump gibi bir adamın gelmesi… Böyle bir dünyaya giderken güçlü olmazsanız ayakta kalmanız zorlaşır. Güçlü olmanın şartlarından birisi de iç cephenizin sağlam olmasıdır. Eğer siz içeriden iç cephenizi sağlam tutmazsanız, eğer siz gerçekten kardeşliğinizi muhkem hale getirmezseniz sizin pek çok zaafınız vardır, pek çok zayıf noktanız vardır. O zayıf noktalarınızdan düşmanınız sizi vurur ve sizi avlar. Bundan dolayı da bu ciddi bir ihtiyaçtır. Öyleyse bunun üzerinde de kafa yormak ve bunu konuşmak lazım yani o kardeşliği biz nasıl tamir edeceğiz, nasıl iç cepheyi tahkim edeceğiz, tahkim etmezsek bizim başımıza ne geleceğini artık herkes az çok biliyor. Biz başından beri söylüyoruz; 1000 yıllık kardeşliğin temeli İslam'dır, bizi kardeş kılan şey İslam'dır. İslam temelinde, kendi medeniyet köklerimiz üzerinde eğer doğrulursak bugün aynı zamanda baharın da yeniden canlanışının Nevroz, yani kardeşlik ikliminin yeniden güçlendiği ve dirildiği bir dönüm noktası olsun. İnşallah bu yeni süreç… Gerçekten yapılan çağrıya uyulsun terör tamamen bitsin, şiddet tamamen bitsin. Kürt meselesini daha sağlıklı bir ortamda konuşabilelim. Olması gereken neyse onu yapalım yani gerçekten kardeşlerimizi ve iç cepheyi tahkim edelim, güçlendirelim.” diye konuştu.
“Gazze'yi artık gündeme bile getirmiyor olmamız bizler açısından iyi bir durum değil”
İşgal rejiminin Gazze’de tekrar katliamlara başlamasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yapıcıoğlu, “Maalesef Gazze’de durum iyi değil yani daha doğrusu sadece Gazze’de değil, Gazze dışındaki hiçbir yerde durum iyi değil. Gazze bu haldeyken diğer İslam ülkelerinin hiçbir şey yokmuş gibi ya da her şey normale dönmüş gibi davranmaları, Gazze'yi artık gündeme bile getirmiyor olmamız bizler açısından iyi bir durum değil.” şeklinde ifade etti.

“Siyonizm çok sayıda Müslümanı şehit etti fakat hiçbir hedefine ulaşamadı ve kaybetti”

“Gazzelilerin, Filistinlilerin Allah'tan başka hiç kimseleri yok gerçekten kimseleri yok.” ifadelerini kullanan Yapıcıoğlu, “15 ayı aşkın bir süre içerisinde on binlerce şehit, yüz on binin üzerinde yaralı ki bunların önemli bir kısmının da kalıcı uzuv kayıpları var ama buna rağmen teslim olmadılar, buna rağmen boyun eğmediler, buna rağmen geri çekilmediler, buna rağmen Gazze'yi boşaltmadılar. Şunun da görülmesi lazım siyonizm çok sayıda Müslümanı şehit etti fakat hiçbir hedefine ulaşamadı ve kaybetti. Evet, şimdi onun öfkesiyle bir daha saldırıyor, Allah'ın izniyle bir daha burnu sürtünecek.” dedi.

“Allah'ın razı olacağı bir sistem, inşallah insanları da tatmin edecektir”

Suriye’de kabul edilen geçici anayasa ve son gelişmeleri değerlendiren Yapıcıoğlu, sözlerini şöyle noktaladı: “Şu andaki hükümet bir geçiş hükümeti bir taslak hazırlandı ve bir konsey, bir kongre toplanacak ve Suriye'nin yeni anayasasını ve yeni yönetim şeklini belirleyecektir. Biz başından beri şunu söylüyoruz Suriye bir İslam ülkesidir, çoğunluğu Müslümanlardan oluşan farklı kimliklere mensup insanlar oradadır ve bizim bölgemizin huzur bulmasının zemini de ancak İslam kardeşliği temelinde olabilir. Oradaki insanlar, birbirlerine merhamet nazarıyla bakıp birbirlerinin farklılıklarına saygı gösterirlerse huzur olur. Yoksa herhangi bir etnik grup, ‘ben hâkim unsurum öyleyse yönetim benim hakkımdır, ben diğerlerine de lütfet ettiğim kadarıyla hak vereceğim’ derse orada huzur ve sükûnet olmaz. Eğer herhangi bir mezhep başka bir mezhebe tasallut etmek suretiyle bir mezhebi resmi mezhep haline getirmek suretiyle diğerine tahakküm kurmak isterse yine birileri diğer tarafı kışkırtmak ya da bir şekilde kullanmak isteyecektir. Bunu bir huzursuzluk vesilesi yapmak için elinden gelen bütün çabayı ortaya koyacak. Öyleyse Suriye şunu yapmalı; oradaki bütün insanlar kendini güvende hissetmeli her birisi ‘yeni kurulan sistem, yeni kurulan olan hükümet benim hükümetim, bu bayrak hepimizin bayrağıdır’ diyebileceği bir sistem kurulmalı. Allah'ın razı olacağı bir sistem, İnşallah insanları da tatmin edecektir. Bizim yaklaşımımız, bizim bakışımız o dur.”