Güncel

HÜDA PAR Genel Başkanı: siyonizm, BÖLGE BARIŞININ ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL

HAMAS'ın çağrısı üzerine Gazze’deki soykırımı telin etmek amacıyla Peygamber Sevdalıları tarafından Adana’da düzenlen etkinliğe katılan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, “Siyonizmin ortaya koyduğu vahşet bölge barışının önündeki en büyük engeldir.” ifadelerini kullandı.

Abone Ol

Ömer Kapukaya

Beşocak Meydanı’nda kılınan ikindi namazının ardından başlayan yürüyüş, İnönü Parkı’na kadar devam etti. Çakmak Caddesi boyunca coşkulu bir kalabalığın oluşturduğu yürüyüşe, en önde HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu katıldı. İnönü Parkı'nda Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda ilk olarak HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu selamlama konuşması gerçekleştirdi. Ardından Peygamber Sevdalıları Koordinatörlerinden Orhan Erkuş tarafından basın açıklaması okundu. Program yapılan dua ile sona erdi.

“GAZZE İÇİN EYLEME GEÇME ZAMANIDIR”

Gazze'de yaşanan soykırıma karşı Adana’da bir araya gelenlere seslenen HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, “Gazze’de yaşanan soykırıma itirazı olan, oradaki İslami direniş hareketinin çağrısına uyarak bu meydanda toplanan Kudüs âşıklarına, insanlıktan ve adaletten yana tavır alanlara selam olsun. 19 aydır Gazze’ye ölüm yağıyor. 10 binlerce şehidimiz var. Yetmedi, Mart ayından bu yana kapılar kapalı. En temel ihtiyaçların bile içeri girmesine izin verilmiyor. Bıçak kemiğe dayandı. Söylenecek sözler tükendi, fiile ve eyleme geçme zamanıdır.” şeklinde konuştu. Yapıcıoğlu, İslam ülkelerini siyonist saldırılara karşı birlik olmaya çağırarak, “Bu olaylar başladığında hükümet yetkilileri ‘asıl hedef Türkiye’dir’ dediler. Eğer bu savaşa sizi çekmek isterlerse bir yolunu bulacaklar. Asıl soru şu: Sıranın bize gelmesini kurbanlık koyunlar gibi mi bekleyeceğiz, yoksa elbirliğiyle bu vahşete karşı duracak mıyız?” ifadelerini kullandı.

“EĞER BU ZULMÜ ORADA DURDURAMAZSAK, YARIN BİZİM KAPIMIZA GELECEKLER”

Konuşmasında siyonizmin tüm insanlık için bir tehdit olduğunu vurgulayan Yapıcıoğlu, “Siyonizmi tanıyanlar yıllardır aynı şeyi söylüyor. Siyonizmin ortaya koyduğu vahşet bölge barışının önündeki en büyük engeldir. Aynı zamanda dünya barışına yönelik de en büyük tehdittir. Bu savaş 7 Ekim 2023’te başlamadı. 1917’de İngilizlerin bölgeye gelişiyle başladı. O günden bugüne ellerine geçen her fırsatta kan döküyorlar. Onlar sadece güçten anlar. Ey İslam âlemi, HAMAS’ın çağrısıyla meydanlara toplanacak olan kalabalıklar öfkelerini dile getirsin. Ey İslam ülkelerinin liderleri, savaş kapınıza dayandı. Hazırlığınızı yapın, güç biriktirin. Rabbim dilerse başka bir zalimi de onlara musallat eder.” dedi. Yapıcıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Bizim duamız şudur: Ya Rabbi, o zalimlerin mazlumlara uzanan ellerini kesen el biz olalım. Eğer bu zulmü orada durduramazsak, yarın bizim kapımıza gelecekler. Oradaki çocuklar, ‘Biz ölmek istiyoruz; çünkü cennette doyacağız’ diyorlar. Bu da mı bizi harekete geçirmeye yetmedi? Hani Müslümanlar kardeşti? Bombalar altında diri diri yakılanlar bizim kardeşimiz olsaydı, yine böyle mi susacaktık? Bu zulmün sona erdiğini dünya gözüyle görmeyi Rabbim hepimize nasip eylesin.”

“DERİN BİR GAFLET UYKUSUNDA OLAN İNSANLIĞIN VE ÜMMETİN UYANMASINA VESİLE OLDULAR”

Peygamber Sevdalıları Adana Koordinatörü Orhan Erkuş, siyonist işgal rejiminin Gazze'de 19 aydır sürdürdüğü soykırıma dikkat çekerek, İslam ülkeleri başta olmak üzere tüm vicdan sahibi devletlerin artık harekete geçmesi gerektiğini vurguladı. Gazze'de yaşananların insanlık tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir zulüm olduğunu ifade eden Erkuş, "Evleri barkları yıkıldı ama çelikten iradeleri sarsılmadı. Zorla yerlerinden edildiler ancak imanları sarsılmadı. Yok olan insanlığın onuru oldular. Derin bir gaflet uykusunda olan insanlığın ve ümmetin uyanmasına vesile oldular" şeklinde konuştu.

"İSLAM ÜLKELERİ SOMUT ADIMLAR ATMALI"

Erkuş, başta Türkiye olmak üzere tüm bölge ülkelerinin siyonist vahşete karşı ittifak kurarak somut adımlar atması gerektiğini söyledi. Nisa Suresi'nin 75'inci ayetini hatırlatarak, zalimlere karşı harekete geçmenin dini bir sorumluluk olduğunu vurguladı. Erkuş'un kamuoyuna çağrısı şöyle:

"- Gazze'deki soykırımı durdurmak için İslam ülkeleri ve vicdan sahibi devletler, acil harekete geçmeli, İslami, siyasi, askeri ve insani sorumluluklarını yerine getirmelidir.

- Uluslararası toplum ve devletler, tüm baskı araçlarını kullanarak Siyonist rejimin katliamlarını durdurmalıdır.

-Siyonistlerin yayılmacı ve işgalci politikalarına karşı bölgesel ittifaklar kurulmalı, fiili adımlar atılmalıdır.

- Direnişe askeri, lojistik ve teknolojik destek verilmelidir.

-Seçimle işbaşına gelmiş olan HAMAS, Filistin halkının meşru temsilcisidir.

- HAMAS'ın onayından geçmeyen her türlü karar, gayri meşru olup hiçbir geçerliliği yoktur.

-HAMAS'ın Gazze'de kalıcı ateşkesin sağlanması yönündeki şartları desteklenmelidir.

- Uluslararası kararlar neticesinde, Gazze'de kalıcı ateşkesin sağlanması, işgalcilerin Gazze'den çekilmesi, Gazze'nin yeniden imar edilmesi, insani yardımların ulaştırılmasına yönelik söz konusu kararların pratikte yerine getirilmesi için Siyonist şer ittifakına karşı baskı yapılmalıdır.

-Lübnan halkına yapılan saldırı ve katliamları durduracak somut adımlar atılmalıdır.

-Suriye'nin toprak bütünlüğü korunmalıdır. Siyonistlerin işgal ettiği Golan Tepelerinden geri çekilmesi için gerekli adımlar atılmalıdır.

-Siyonist işgal rejimine karşılık veren Yemen, Irak, İran ve Lübnan desteklenmelidir.

-Siyonist soykırımcılara destek sağlayan ürünlerin boykot edilmesine devam edilmelidir.

-Üçüncü ülkeler üzerinden Siyonist işgal rejimine petrol sevkiyatı başta olmak üzere ticaretin her türlüsünden vazgeçilmelidir.

-Meclise sunulmuş olup uzun süredir bekletilen, Gazze'de soykırım suçunu işleyen Türkiye vatandaşı Siyonistlere yönelik çifte vatandaşlık yasası kanunu ivedilikle yasallaşmalıdır.

-Uluslararası Ceza Mahkemesinin soykırımcı Netanyahu başta olmak üzere, siyonist çeteler hakkında almış olduğu tutuklanma kararı pratikte yerine getirilmeli, katiller en ağır ceza ile cezalandırılmalıdır.

-Siyonist işgal rejimi, denize dökülüp haritadan silinene kadar azim ve kararlılıkla Kudüs davasını savunmaya devam edeceğiz."

Basın açıklaması, yapılan duanın ardından sona erdi. (İLKHA)

HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu:

TÜRKİYE'DE LAİKLİK,

SOPA OLARAK KULLANILDI

HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, katıldığı TV programında gündeme dair soruları yanıtladı. Yapıcıoğlu laiklik ile ilgili, “Türkiye'de laiklik, dindar insanları dövmenin sopası olarak kullanıldı.” dedi.

ABDULSELAM ALTUN / DOĞRUHABER

HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, bir dizi temaslarda bulunmak üzere geldiği Mersin’de konuk olduğu TV’de gündeme dair soruları yanıtladı. Laikliğin bir tanımının olmadığını, herkesin farklı bir laiklik tanımının olduğunu söyleyen Yapıcıoğlu, “Laiklik, Osmanlı'nın son dönemlerinde yavaş yavaş başladı. Cumhuriyetin ilk yıllarında anayasada ‘devletin dini İslam'dır’. 1921 Anayasasında da yine ‘devletin dini, Din-i Mübin-i İslam'dır’. Sonra, 1924'te ‘devletin dini, Din-i İslam'dır’. Sonra 1928'de bu hüküm anayasadan çıktı. Sonra 1937’de laiklikle birlikte CHP'nin 6 oku anayasaya girdi. Daha sonra 1950 seçimlerine gelindiğinde bizzat İsmet İnönü tarafından “bu altı ilke CHP'nin ilkeleridir, bunların anayasada bulunmasına gerek yoktur. Biz iktidar olursak anayasadan çıkaracağız” dedi. 1950 seçimlerinden önce 1950'nin Mart ayında bunu söyledi. 1950 Mayısı ayında yapılan seçimlerde CHP iktidarı kaybetti. 1960'ta askeriyeye darbe yaptırıp, laiklik haricindeki diğeri bütün ilkeleri anayasadan çıkardılar. Türkiye'de laiklik, dindar insanları dövmenin sopası olarak kullanıldı. Laikliğin tanımı zaman içerisinde değişkenlik gösterebiliyor. Herkesin ayrı bir laiklik tanımı vardır.” şeklinde konuştu.

“TOPLUMUN BÜTÜN KESİMLERİYLE İRTİBAT HALİNDEYİZ”

Partisinin Mersin teşkilatının, cemevi ziyareti üzerinden yürütülen kara propagandalara da değinen Yapıcıoğlu, “HÜDA PAR sadece bugün değil, daha önce de Alevi vatandaşlarla oturmuştur, konuşmuştur, memleket meselesini tartışmıştır. Bundan sonra da oturup konuşmaya, tartışmaya devam edecektir. Biz toplumun bütün kesimleriyle irtibat halindeyiz. Ama yaptıkları tanımlamalar yazık. Bunlar ideolojik bazı yansımaların sonucudur. Biz parti kurmadan önce de alevi kültür derneklerine benim gitmişliğim, onları ziyaret etmişliğim vardır.” şeklinde konuştu.

“GÜNDÜZ KUŞAĞI PROGRAMLARI, AİLENİN TEMELİNE YERLEŞTİRİLEN BOMBALARDIR”

Aile kurumunun çökmesi durumunda, yeniden inşasının mümkün olmadığına dikkat çeken Yapıcıoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Gündüz kuşağı programları, ailenin temeline yerleştirilen bombalardır. RTÜK bazen ceza kesiyor, çok komik rakamlar… Belki o programda alınan reklam parasının %10'u kadar bir para cezasıyla siz o programları durduramazsınız. Bunlar çok çirkin şeyler gerçekten. Şunu bizim idrak etmemiz lazım. Bakın, sizin bir kurumunuz çökerse onun yerine yenisini kurabilirsiniz, belki daha gelişmişini de oluşturabilirsiniz. Ama aile kurumu çökerse onun yerine başka bir kurum kuramazsınız. Bizim örfümüz var, geleneklerimiz var, bin yılların oluşturduğu bir birikimin sonucu oluşmuş şeylerdir bunlar. Yani bir şeyin gelenek olabilmesi için üç, beş defa tekrar etmesi de yetmiyor nesiller boyunca bunun tekrar etmesi gerekiyor ki bu bir kültür haline gelsin. Fakat maalesef bu kültürümüze çok ciddi bir savaş açılmış durumda ve bizim içimizde bizden gibi görünüp bu savaşa çanak tutan ya da bu savaşta karşı tarafta yer alan ve bizim kültürümüzü yok etmeye çalışan insanlar var. Uyanık olmalı, şuurlu bir şekilde bunlara hep birlikte karşı durmalıyız. Karşı durmazsak geleceğimiz karanlıktır.”

“KAPİTALİST SİSTEM; FAİZ, KUR VE ENFLASYONLA SÜREKLİ DAR GELİRLERİN CEBİNİ BOŞALTIYOR”

“Bugünkü ekonomi sisteminde adaletin sağlanması mümkün değildir.” diyen Yapıcıoğlu, “Türkiye'deki ekonomik sorunların başındaki en temel sorunlarımızdan bir tanesi şudur: Türkiye'deki iktisat fakültelerinde, ‘kapitalist teori’ ekonomi ilmi diye okutuluyor. Teori ile ilim arasındaki fark açıktır, onu izah etmeye gerek yoktur. Yani kapitalist ekonomi teorisi, teorilerden bir tanesidir. Ama bu ekonominin ilmi kanıtlanmış, ispatlanmış ve alternatifsiz doğruları olarak kabul edilmemeli. Kapitalist iktisat teorisi; bir bilim olarak insanlara anlatılıyor. Maalesef bizim memleketimizde de bu küresel kapitalist sistemin söyledikleri var. Faiz, kur ve enflasyonla sürekli dar gelirlerin cebini boşaltıyor. Para babaları bizden para alıyor ve sürekli kazanıyorlar. Biz çalışıyoruz, onlar yiyor. Türkiye'nin 2025 yılı içerisinde 60 milyar dolar civarında faiz ödemesi var. Faizden dolayı biz açık veriyoruz ve bu açık sürekli artıyor. Yani hem dış ticaret açığımız var hem bütçe açığımız var. Bu iki açık bir araya geldiğinde bizim iki yakamız bir araya gelmiyor.” şeklinde konuştu.