Hikâye Aynı Yine Yusuf’u Kuyuya Atan Kardeşleri

Abone Ol

Günlerdir, şimdiye kadar Gazze’ye ulaşma ve ablukayı kırma amacıyla yola çıkan, en büyük insani yardım filosu, Küresel Sumud Filosu’nu takip ediyoruz.

İlk zamanlardaki maddi, manevi destekler, çabalar, sonraki günlerde yerini, dua ve tevekkül dolu bir bekleyişe bıraktı. Elbette bu filo, denizde yol alırken; karada her türlü fiili dua ve tevekkülü tamamlayacak tedbirler, eylemler de bu mücadelenin bir parçasıydı.

Filo Gazze’ye yaklaştıkça, endişeli ama umut dolu bir bekleyiş sardı herkesi.

Sanki bu sefer olacak, dedik… Yüreklerimiz avuçlarımızda; avuçlarımız duada bekledik.

Ama ne yazık ki işgal güçleri, pusudaydı ve hukuksuz bir şekilde filoya müdahale edildi.

Uzun bir gece; üzerine uzun uzun düşünülecek bir gece geçirdi milyonlarca insan. Sabah saatlerinde, ilk defa bu kadar ileriye giden, hatta Gazze sularına giren, böylece ablukayı kıran bir gemi, milyonlarca insana mutluluk gözyaşları döktürdü.

Uzunca geçen bir gecenin ardından, önce ablukayı kıran gemiyle gelen mutluluk; yerini yine hüzne bıraktı ve aynı noktaya işaret etti:

Sahi bu kadar mı acizdi insanlık?

Elbette yıllardır devam eden zorlu süreç düşünüldüğünde, bu öyle yabana atılacak bir durum değil. Her şeyden önce, umudun ve kararlılığın zaferi.

Tekrar tekrar denenirse başarıya götürecek bir taktik. Aşılması gereken surda, açılan bir gedik… Ama bunun için belki çokça zaman gerekiyor. Kısacası uzun vadeli bir çözüm. Peki, Gazze’nin bu kadar sabrı, takati ve vakti kaldı mı?

Kendimizi, en değerlilerini kaybeden bu insanların yerine bir koyalım; tefekkür edelim, hissedelim…

Artık sabır taşları çatladı; ama kalbi taşlaşmış zalimlerde ve dostlarında zerre değişiklik yok.

Allah kahretsin!

Allah kahretsin, tüm kahrolmayı hak edenleri ve zalimleri!!!

Yine aynı tepkiler geldi. Ellerinde en güçlü donanmaları olanlar, zamanın en güçlü silahlarına, imkânlarına sahip devletler, “büyük” devlet adamları, sadece kınadılar, ayıpladılar…

Ama haklarını yemeyelim…

Bu sefer çok sert kınadılar!

Eşi benzeri olmayacak şekilde kızdılar!

Parmak salladılar, kaşlarını çattılar falan...

Devasa gemileri olup seferber etmeyerek, insanlığın vicdanını yelkenlilere bindirip, sahte destek rüzgârlarıyla yolcu eden; nezaketle az biraz eşlik eden, sonra sonlarını bile bile koca denizde desteksiz bırakanlara da yazıklar olsun!

Bu olayla bir kez daha Rabbimizin, kıssaların en güzeli diye anlattığı kıssayı hatırladık.

Yusuf’u kuyuya atan, kuyudan çıkarmayan, kuyuyu reva gören ve onu orada unutan kimlerdi?

Kardeşleri…

Kendi gerekçeleri ardına gizlenen ve bu gerekçelerden kendilerine sahte gerçeklikler kurgulayan, menfaatlerinin esiri olan kardeşleri…

Bugün Gazze’nin durumu bundan farksız değil. Sadece Gazze’nin kardeşleri bir el uzatsa, her şey çok farklı olacaktır.

Elbette Gazze bir gün kuyudan çıkacaktır; zafere, izzete ve kurtuluşa erecektir biiznillah. İşte o gün, kardeşleri Gazze’nin önünde mahcubiyetle, saygıyla eğilecektir.

Rabbimiz, o günleri görmeyi ve o gün geldiğinde; mahcup olanlardan değil, Gazze’nin yanında her daim saf tutanlardan kılsın bizleri…