Hiçbir öfke temelsiz değildir

Abone Ol

Nefret dediğimiz duygunun bireyde veya toplumlarda yerleşmesi ve gelişmesi ansızın olan bir hissiyat değildir. Ya ikili ilişkilerin doğurduğu sorunlar ya da toplumsal nefretin gelişmesini tetikleyen düşmanlıklar bunda etkin unsurlardır.

Bu uğurda yol alan ve olağanüstü bir çaba harcayan siyonist işgalci rejim, dünyada trendi gittikçe yükselen bir öfke ve nefret için katliam ve soykırıma devam ediyor. Yanı sıra siyasi, ekonomik ve kültürel bir yalnızlığa da itiliyor. En önemlisi artık kimse holokost yalanına inanmıyor, hatta bir “Holokost Endüstrisi” (Norman G. Fingelstein) oluştuğunu, bazı çıkarcıların bunu yıllarca insanların/devletlerin duygularını istismar ederek kullandığı da ortaya çıkmış oldu.

Bunu, Gazze’de yaşanan soykırım olmasaydı daha uzun yıllar saklayacak ve sağılacak bir mesele olarak görmeye devam edecektik; ancak Gazze’nin bir ayna olması ve gerçekleri gün yüzüne çıkarması, işgalci rejimin gizli açık tüm planlarını deşifre etti.

Dünyanın farklı yerlerinde bireysel ve toplumsal tepkileri görüyor ve gittikçe artan bu öfkenin patlama noktasında ummadığımız gelişmeleri de beraberinde getireceğine şahitlik edeceğiz. İnsanlar, Gargat ağacı gibi her saklanan işgalci siyonisti iş yerinden, sokağından, otelinden, ülkesinden kovarak dünyaya onlara dar edecekler.

Bunun için insanlığın, yöneticilerine karşı siyonist uşaklığı yapmamaları konusunda bilinçlenme düzeyleri artık sokaklara kadar inmiş durumda. Bunu kendileri istedi ve içlerindeki insanlığa karşı gizlemiş oldukları hayvani hissiyatlarını dışa vurarak kazdıkları kuyuya düştüler. Artık kin, öfke ve nefretin en galizine muhatap olarak yaşamaya çalışmaları kendi tercihleri oldu.

Unutulmamalıdır ki kimse bunca soykırım, katliam; bebek, çocuk ve kadınların öldürülmesini dünyanın hiçbir yerinde masum olarak gösteremez, kimse bu vahşette masumiyet de aramaz. Hiçbir kin, öfke ve nefret temelsiz değildir. Mutlaka bir evveliyatı vardır.