Bugün de geçen haftaki gibi siz değerli okuyucularımıza seçtiklerimden paylaşacağım. Umarım hoşunuza gider ve istifade edersiniz.
Nadir Şeyler Alıcısı
“Seyyar satıcının gür sesi mahallenin ta öbür ucundan duyuldu:
Mutluluğu, sevinci, üzüntüyü ve eski gözyaşlarını satan yok mu?
Anneme koştum ve:
Anne, yanımdaki eski iki gülüşümü satmak istiyorum dedim. Annem nasıl istersen oğlum deyince hemen seyyar satıcının yanına koştum ve:
Amca tek bir gülüşü kaça alıyorsun?
Seyyar satıcı:
Çocuk gülüşü bir dinar, ihtiyar gülüşü ise bin dinara. Tuhaf tuhaf baktığımı görünce, “yaşa göre fiyat değişir evladım” dedi.
Aradaki bu büyük farka gerçekten şaşırdım. Seyyar satıcı amcaya, gülüş gülüştür, ne fark var ki arada böyle? Yoksa küçüğüm diye beni aldatmak mı istiyorsun dedim.
Seyyar satıcı:
“Evladım, yaşlıların gülüşü az olunca fiyat ondan değişiyor” dedi bana. Adamın dediğini anlamadım. Ona iki gülüş satıp parasıyla bisküvi alıp eve döndüm.
Anneme, şayet babamın eski gülüşleri varsa bunların iyi para ettiğini söyledim. Annem evin her köşesini karıştırdı ama babama ait bir gülüşe rastlamadı. Ancak ona ait çok miktarda gözyaşı buldu. Bunları al, götür sat. Yarınki harçlığın olsun dedi.
Ertesi gün his ve duyguları satın alan o seyyar satıcının sesiyle evden fırlayarak çıktım. Satıcıya vardım ve ona yaşlıların gözyaşlarının kaç para ettiğini sordum. Yaşlılara ait gözyaşının tıpkı gülüşleri gibi çok para edeceğini sanmıştım.
Adam bana:
“Evladım, yaşlıların gözyaşı ucuz. Aslında onları alıp satmıyorum” dedi ve ekledi: Yaşlılar daima ağlarlar. Mahallenin her tarafındaki yaşlıların ağlaması sel olmuş her taraftan akıyor. Mezarlıklarda da ölenler için bir o kadar gözyaşı bulabilirsin. Hatta çocukları savaşta şehit olan annelerin gözyaşları da bol miktarda bulunuyor. Ama ben bunları satın almıyorum. Evet çocuğum ben yaşlıların gülüşlerini alıyorum, ağlamalarını değil. Yani az bulunan, nadir şeyleri satın alıyorum.
Bir siyasinin şerefi,
Bir delinin hikmet dolu söz ve konuşmaları,
Sorumlu bir şahsın vefasını,
Hakimin akrabasına bile acımadan hüküm vermesi gibi nadir olan şeyleri satın alıyorum.
Evet evladım, benim yaşlıların gözyaşıyla bir ilgim yok. Bizim pazarda onlar para etmiyor.
Bir de siyasi kimlikli birinin halkla ilişkilerinde hak, merhamet ve doğruluk bulabilip getirirsen bu da çok değerli.
Son olarak bir şey daha söyleyeyim sana. Yaptığı iyiliğe sevinenin gözlerindeki ışıltıyı, yüreğindeki huzuru, bulaştığı kötülüğün çirkinliğini görüp utananın utangaçlığı çok para ediyor bilesin.
Seyyar satıcıdan ayrılırken bana, yaklaş bakim dedi. Yakınına varıp durdum. Eğildi ve kulaklarıma şunu fısıldadı:
“Bugün cuma. Namaza gider de hocanın vaaz ve öğüdünden milleti uyandıran, ruh ve aşk aşılayan doğru bir şeyler bulabilirsen işte bu çok çok para edecek”.
. İki dost, hayat üzerine konuşuyorlardı.
Biri, ben kendime hep şunu derim;
"Her gününü, o gün hayattaki son gününmüş gibi yaşa" dedi.
Diğeri, çok güzel.
Buna bir ilâvem olacak!
"Karşılaştığın her insana, o insan, dünyada son gününü yaşıyormuş gibi davran" dedi.
. Kendimize bir soralım:
“Şayet yaşadığımız hayat bütün ayrıntılarıyla bir filme çekilseydi ailemizle beraber onu seyredebilir miydik?”
Eğer cevabımız “hayır” ise o filmin yapımını güzelleştirelim. Çünkü o film yarın kıyamet günü sunuma konacaktır.
Yüce Allah şöyle buyurur:
“O gün ahvaliniz öylesine meydana çıkarılır ki hiçbir şeyiniz gizli kalmaz.” ( Hakka,18)
Filmi güzelleştirmenin yolu:
a) İstiğfar,
b) Geçmişe tövbe,
c) Kalan zamanı ciddi bir şekilde değerlendirecek iyi işlere yoğunlaşmak”