Hedef, Fitne Politikalarıyla Direnişi Silahsızlandırmak

Abone Ol

İslam Ümmeti bugün üç önemli cephede Batı uygarlığı ve onun ileri karakolu Siyonist rejimle fiili savaş halindedir. Müslümanlar Gazze ve Filistin’de HAMAS ve İslami Cihad, Lübnan’da Hizbullah, Yemen’de ise Ensarullah Hareketlerinin elleriyle Batı emperyalizmine karşı özgürlük savaşı vermektedirler. Amerika ve onun ileri karakolu israil eğer bu üç cephede zafer elde ederlerse İslam dünyasına, Müslüman coğrafyaya yönelik saldırılarını artıracak, işgal planlarını genişletip daha fazla İslam ülkesini katliam ve kana boğacaklardır. Müslümanların bu üç cephede verdikleri savaşım aslında İran, Suriye, Türkiye, Mısır, Irak ve diğer İslam ülkelerinin özgürlüğü için de verilen savaşımdır.

Batı, bu üç cephede zafer elde edip işgal ve istilasını genişletebilmek için her türlü kirli proje ve algıyı devreye sokmuş durumdadır. Bu cepheleri çok yönlü saldırı altına almış bulunmaktadır. Ne yazık ki İslam ümmeti Batının bu korkunç plan ve niyetini anlama konusunda dehşetli bir cehalet, ilgisizlik ve vurdumduymazlık karanlığı içinde kendini kaybetmiş durumdadır.

Batı, direnişi, bu üç cephede yenilgiye uğratabilmek için Müslümanlar arası iç fitne ve savaş yangınını tekrar köpürtme arzusunu da artık gizlemiyor ve bu uğurda ciddi çabaların içine girmiş bulunmaktadır.

Ensarullah, her türlü riski ve fedakârlığı göze alarak Gazze’ye yardıma koşup dünyanın en büyük şeytani gücü Amerika ile savaşa tutuşmuşken ve Siyonist rejimin başkentini füzelerle vuruyorken Yemen’deki bazı silahlı gruplar bu durumdan faydalanıp Ensarullah’a savaş açma hazırlığındalar. Amerika ve Siyonistlerle aynı tarafta olma gafletine düşen kesimler, aslında kendi yıkımlarını da hazırladıklarının farkında değiller. Ensarullah’ın yenilgisinin Yemen’i Amerika ve Batı karşısında savunmasız bırakacağını ve işgale hazır hale getireceğini düşünemiyorlar.

Amerika, israil ve Batı Lübnan’da da aynı fitne peşinde… Hizbullah hareketini ve direnişi silahsızlandırıp Lübnan’ı savunmasız bırakmak isteyen Siyonist cephe ne yazık ki bu ülkede de kendine taraftar bulmakta ve işbirlikçilerinin elleriyle fitne politikasını hayata geçirmeye çalışmaktadır. Lübnan hükümeti, Lübnan’daki bazı gruplar, Siyonist rejimin Lübnan’ı işgal arzusunu bildikleri halde Siyonistlerle aynı dili kullanmakta, Amerika ve Siyonistlere boyun eğerek Hizbullah’ın silah bırakması gerektiğini söylemekteler.

Filistin’de ise Mahmut Abbas yönetimi ve El Fetih, Mısır ve Ürdün’deki işbirlikçi yönetim ve kesimlerin desteğiyle sorunun asıl kaynağı olarak HAMAS’ı görmekte, HAMAS’ın silah bırakması durumunda Gazze ve Filistin’e barış geleceğini iddia etmekteler.

Düşmanın hedefi Filistin, Yemen ve Lübnan Cephelerinde direnişin silahsızlandırılmasıdır. Direnişin silahlarının ellerinden alınması durumunda bölgeye barışın geleceğini ve Siyonistlerle Müslümanların barış içinde yaşayacağını iddia etmekteler. Düşmanın iddialarını destekleyenler, bu söyleme kananlar, bu kirli algı ve projeye katkı sunanlar, direnişe düşmanlık edenler, direnişin Siyonistlerle olan savaşını fırsat bilip arkadan vurmaya kalkışanlar bilerek veya bilmeyerek İslam ümmetine ihanet etmekte, kendi ülkelerini ve İslam coğrafyasını tehlikeye atmakta, büyük israilin önünü açmaktalar.

Müslümanlar bu savaşımın ümmetin ölüm kalım savaşı olduğunu bilmeli, direnişin silahlarını hedef alan her türlü girişime karşı durmalı, bu konuda ihanet içinde olanlardan beri olduğunu ilan etmelidir. Müslümanlar tüm güçleriyle direnişe destek olmalı, direnişe silah desteği vermeli, direnişin arkasında duran ülkelerle yardımlaşmalı, bunun dışındaki tüm sahte çözüm ve girişimleri mahkûm etmelidir.

Filistin’de, Yemen’de, Lübnan’da ve Suriye’de Siyonistlerin anlayacağı tek dil silahtır, direniştir, güçtür… Siyonistlerle barış, normalleşme tavsiyesinde bulunmak, Siyonistlere teslim olun, topraklarınızı Siyonistlere peşkeş çekin demekle aynı anlama gelmektedir ve bu Müslümanlara, İslam ümmetine, İslam dünyasına yapılacak en büyük kötülüktür.