7 Ekim 2023'te başlayan ve 466 gün devam eden Gazze direnişi, 15 Ocak 2025'te Doha'da varılan ateşkes anlaşmasıyla yeni bir sürece girmiş oldu. Yürürlüğe giren anlaşmaya verilen tepkilere bakıldığında, savaşın HAMAS başta olmak üzere diğer direniş gruplarının zaferi, soykırımcı israilin ise hezimetiyle sonuçlandığını kabul etmek gerekmektedir.
Mısır, Katar ve ABD'nin arabuluculuğuyla Katar'ın başkenti Doha'da HAMAS ile israil heyetleri arasında yapılan müzakerelerin ateşkes anlaşmasıyla sona erdiğinin basına düşmesi, Gazze'de bayram sevinci yaşanmasına neden olurken aynı bayram havasının ABD başkanları arasında da görülmesi; israili, HAMAS'tan kurtarmış olmanın sevinci olarak okunabilir. Hem Biden hem de Trump'ın bu anlaşmayı sahiplenerek kendi başarıları olarak lanse etme çabaları içine girmelerinin sebebini, israili içine girdiği çıkmazdan çıkarmış olmanın, Gazze bataklığında gün be gün erimekten kurtarmanın ve israilin yıkılışına giden süreci şimdilik durdurmanın psikolojik rahatlığından başka bir şeyle ifade etmek mümkün değildir.
Aksa Tufanıyla başlayan savaş sürecinin bilançosuna bakıldığında Gazze halkının çok büyük bedeller ödediği inkar edilemez bir gerçektir. Çoğu kadın ve çocuk olmak üzere sadece kayıtlara geçen şehid sayısının 47 bine yaklaştığı, 110 bine yakın yaralının olduğu, enkaz altından çıkarılmamış binlerce şehid cenazesinin bulunduğu, Gazze'de neredeyse sağlam bina bırakılmadığı, halkın açlıkla, soğukla, susuzlukla mücadele etmek zorunda kaldığı, sığınılan hastanelerin, eğitim kurumlarının, BM binalarının yerle bir edildiği, alt yapının tamamen çöktüğü, binlerce sivilin gözaltına alındığı bir savaşta, liderlerini de kaybeden HAMAS'ın zaferinden söz etmek, olaylara maddi bir gözle bakanlar için garip gelebilir elbette. Ancak çocuğuyla, kadınıyla, yaşlısıyla, mücahidiyle baştan ayağa imana bürünen Gazze halkı için şehadet yokluk değil, Allah'a yakınlaşmanın, Allah'ın rızasına ermenin, Allah katında rızıklanmanın vesilesi olduğundan ölümler mağlubiyet değil, zafere giden yolda verilen kurbanlardır. Yıkılan, yerle bir edilen Gazze'yi yeniden daha güzel bir şekilde inşa etmek, çöken alt yapıyı yeniden kurmak ise her zaman mümkündür.
Diğer taraftan katil ve terörist israilin bu savaş sürecinde kaybettikleri hem maddi hem de manevi anlamda Gazze halkının kaybettiklerinden çok daha fazladır. Soykırımcı israil, bu savaşa girerken halkına, esirlerini kurtarmayı, HAMAS'ın askeri ve siyasi varlığını ortadan kaldırmayı ve Gazze'nin israil için bir tehdit oluşturmasını engellemeyi vadetmişti. 15 aylık savaşta, israil bu amaçlarından hiçbirisini yerine getirememiş, Gazze'yi yerle bir etmiş olmasına rağmen 8 tanesi hariç, hiçbir esirini kurtaramamıştır. HAMAS ise gücünden ve etkinliğinden hiçbir şey kaybetmediği gibi israile büyük kayıplar vermeye devam etmiştir.
Terörist israil, kurulduğu günden beri bu süreçte kaybettiği kadar asker kaybetmemiş, bu kadar prestij kaybına uğramamış, milyar dolarlar harcayarak oluşturduğu yenilmezlik ve güçlü devlet algısı bu kadar yerle bir olmamıştı. Bununla beraber ekonomisi çökmüş, sürekli çalan sirenlerle halkının psikolojisi bozulmuş, işgal edilmiş toprakları güvenli bulmayarak kaçan Yahudilerin sayısı bir milyona dayanmıştır. Kaybettiği askeri araçlar, zırhlı personel taşıyıcılar, tanklar, buldozerler bir yana, çatışmalarda ölen, savaştan kaçan, psikolojik tedavi gören, çağrılan yedeklerden orduya katılmayı reddeden askerlerin bilançosu çıkarıldığında katil israil ordusunun büyük bir yıkım yaşadığını görebilmek mümkündür. Elbette bunlar, sadece basına yansıyanlardır, gizlenen kayıpların çok daha büyük olduğu daha sonra net olarak ortaya çıkacaktır.
israilin bu mağlubiyetiyle artık Kudüs'ün özgürlüğüne, Mescid-i Aksa'nın kurtuluşuna, tüm Filistin topraklarının işgalden kurtulmasına çok daha fazla yaklaşmış bulunmaktayız. HAMAS, israilin sonunu hazırlamakla görevini yapmıştır. Sıra yine HAMAS'ın bayraktarlığında ümmetin geri kalanında…