• DOLAR 32.565
  • EURO 34.927
  • ALTIN 2434.044
  • ...
Zorunlu Din Dersi veya Sorunlu Zihniyet
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Zor, zorunlu, zorlama… gibi kavramlar bütün insanlara itici gelir. Dolayısıyla toplum hafızasına bir kavramı itici kılmanın en etkili yolu başına bir zorunlu sözcüğü yerleştirmekten geçer.

Bütün çocuklar oyun oynamak ister. Oyun, çocuk dilinde hoşça vakit geçirmenin adıdır bir bakıma. Ancak oyun saatini “zorunlu oyun saati” diye adlandırırsanız, oyundaki eğlence, yerini işkenceye bırakır.

Toplumu dizayn etmeyi bir vazife bilen ve toplumun değer yargılarıyla çatışmayı şiar edinmiş jakoben ulusalcılar da bir toplumdaki değişimin önce dilde gerçekleşmesi gerektiğini bildiklerinden “din dersi” kavramının önüne bir zorunluluk sözcüğünü iliştiriverdiler.

Bu sözcüğü iliştirmenin altındaki şark kurnazlığını görmemek içim alık olmak gerekir.

Bugünkü müfredatımızda hangi dersler var: Türkçe, matematik, fen, sosyal, İngilizce…

Sözü edilen derslerden hangisi zorunlu değil? Bu derslerin tamamı zorunlu iken din dersine zorunlu yaftasını iliştirmek, sorunlu zihniyetin tezahürü değil midir? Halbuki din dersi de zikredilen dersler gibi temel derslerdendir.

Matematik veya fen dersinden haz almayan birinin bu derslerden vazgeçmesi mümkün müdür? Yoksa felsefe dersini alan Platon, Batı edebiyatını alan sapık Sapho, psikoloji dersini alan hasta Freud hayranı mı zannediliyor da ‘din dersini neden dindar olmayanlar alsın` safsatası ortaya atılıyor?

Gelelim, ‘Alevi, ateist, Hıristiyan neden din dersini alsın` sorusuna.

Öncelikle bu kavramların tamamen birbirinden farklı olduğunu bilmeliyiz. Hıristiyan veya Musevilerin din dersinden muaf olduklarını da peşinen belirtelim. Çünkü ülkemizde farklı dinlere mensup vatandaşlarımızın din dersini alma gibi bir zorunlulukları yoktur.

‘Alevilerin ne işi var bin dersinde` sorusu ise iki yönden sakat bir sorudur. Birincisi, soruda genelleştirme söz konusu ve her genelleştirme içinde bir sakatlık barındırır. İkincisi ise Alevileri dinsiz görme sakatlığı var ki bu Alevilere yapılmış bir haksızlık olur. Aleviler de Sünniler gibi bu dinin müntesibidirler ve Sünnilerde ateist insanlar olduğu gibi Alevilerde de ateist insanlar olabilir. Ancak Ateist birkaç Alevi`nin sesinin gür çıkması onların bütün Alevilerin temsilcisi olduğu anlamına gelmez.

Ateist birinin ‘dine inanmıyorum, öyleyse din dersini almak istemiyorum` düşüncesini haklı bulanlar; matematiğin, fiziğin, beden dersinin yararına inanmayan gençlerin bu derslerden muafiyetini hoş görür mü? Aruz ölçüsünün yararına inanan genç var mı? Öyleyse din dersine karşı olmak veya din dersini zorunlulukla itham etmek, sorunlu zihniyetten kaynaklanır.
Toplumun sadece değer yargıları ve inançlarına göre müfredat belirlenecekse yetmiş beş milyon insan için yetmiş bin farklı müfredat belirlemek gerekir. Mesela Kemalist olmayan bir çocuğu inkılâp dersinden muaf tutmalı mıyız; çünkü inkılâp dersinde tarih değil Kemalist ideoloji işleniyor. Dört yüz elli sayfalık kitapta beş savaş ve altı antlaşmadan başka tarihi olay yoktur, kalanın tamamı ideolojiktir.

Darwin teorisine inanmayanı biyoloji dersinde muaf tutmalı, hatta biyoloji dersini ‘topraktan yaratıldığına inananlar` ve ‘maymundan yaratıldığına inananlar` diye ikiye ayırıp zil çaldığında akran çocukları farklı dersliklere mi almalıyı?

Biyoloji dersi bir bilimdir, diye düşünenlerin Darwin`in ortaya attığı iddianın bir teoriden ibaret olduğunu bilmeleri gerekir ki din dersinde de topraktan yaratılma teorisi mevcuttur.

Gelelim din dersine karşı olanların kimlerden müteşekkil olduğuna:

Kimler bunlar?

Marks bataklığından beslenen eski solcular.

Sosyalizm ve Komünizm teorisi kendine çöplükte yer bulunca bizim eski solcular da renk değiştirmeye ve SOLmaya başladılar. Bu SOLuk yeni renklerini de günümüzde Ulusalcılık veya yurtseverlik adıyla piyasada pazarlamaya çalışıyorlar. Bunların Kürt veya Türk olmaları bir şey değiştirmiyor. Birlikte GEZİyor, aynı tabaktan yiyor, aynı çanaktan su içiyorlar. Dilleri farklı olabilir, ancak kodları aynıdır.

Liberal takılıp dine savaş açan zevatın geçmişini eşeleyin, Mao veya Stalin gübresiyle beslendiklerini görürsünüz. Korkularının tek nedeni, taptıkları ideolojinin buzdan yaratıldığını bilmeleridir.

Bir dindarın Sosyalizm, Komünizm, Kemalizm, Kapitalizm gibi her türlü beşeri ideolojiyi; Hıristiyanlık, Musevilik gibi İlahi dinleri, Alevilik, Şafiilik, Katolik, Protestanlık gibi mezhepleri öğrenmesinden daha doğal bir şey yoktur.

Öyleyse bir Alevinin, bir ateistin dini değerleri öğrenmesi de pekâlâ doğal karşılanmalıdır.

Yoksa meselenin Alevilik – Sünnilik meselesi olmadığı ve birtakım marjinal yapıların trenine binen sorunlu zihniyetin eleman kaybetme korkusu olduğu anlaşılacaktır.

Zira ‘sermayesi buz olanın korkusu güneştendir`
 
Abdullah Güneş / doğruhaber
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir