• DOLAR 32.551
  • EURO 34.909
  • ALTIN 2429.077
  • ...
Gül: Suriye’nin Komşuları ve BMGK Liderliğinde Strateji Oluşturmalıyız
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

BM Genel Kurulu’na hitap eden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, konuşmasının büyük bölümünü Suriye krizine ayırdı. Kimyasal silah saldırısının cezasız kalmaması çağrısı yapan Abdullah Gül, ülkeyi bitirmekte olan iç savaşın durdurulmaması halinde yüz bin insanın daha ölebileceği uyarısını yaptı. Abdullah Gül, Suriye’de çözüm için “BMGK’nin Beş Daimi Üyesi ve Suriye’nin komşularının liderliğinde bir siyasi strateji oluşturmalı ve uygulamalıyız.” ifadelerini kullandı.

Konuşmasına BM Genel Kurulu’nun yeni başkanını tebrik ederek başlayan Abdullah Gül, “21. yüzyıla girdiğimizde geleceğe iyimserlikle bakmak için birçok nedenimiz vardı. Nitekim Soğuk Savaş döneminin husumet ortamının son bulduğunu ve dünyanın ahlaki dengesinin barış arayışına yöneldiğini görmüştük. Kalıcı bir barışın, sadece savaşın yokluğundan ibaret olmadığının bilincindeydik. Uluslararası toplum olarak, istikrarlı bir dünya düzeni için birlikte çalışmanın zorunluluğunun idraki içindeydik.” dedi.

Bu anlayış doğrultusunda, Birleşmiş Milletler sisteminin temelini oluşturan evrensel ilkelere yönelik güçlü taahhüdü muhafaza ettiklerini dile getiren Gül, “Ayrıca, dayanışma ve işbirliği ruhuyla, terörizm belasına karşı uluslararası düzeyde etkili yanıtlar geliştirdik. Ne var ki, günümüzün en derin krizleri iç çatışmalardan neşet etmektedir. Bu tür çatışmalar gerek sıklık, gerek boyut bakımından artış göstermektedir.” şeklinde konuştu.

SİYASİ MEŞRUİYETTEN YOKSUN LİDERLER

Yönetilenlerin yönetenlerden rızalarını çekmelerinden kaynaklanan siyasi meşruiyet sorunlarına dayalı bu tür çatışmaların ülke içi düzenlerin sarsılmasına yol açtığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül, şöyle devam etti: “Siyasi meşruiyetten yoksun liderlerin hepsi, ortak bir yanılgı içindedirler: geleceği görmek ve dönüşümü yönetmek yerine, kendi halklarına karşı sorumsuz hareketlerle zaman kazabileceklerine inanırlar. Nihayetinde bu tür iç çatışmalar Suriye’de tanık olduğumuz trajedideki gibi iç savaşlara yol açmaktadır. Bu liderlerin eylemlerinin kendi sınırlarının ötesinde de barış ve güvenliğe yansımaları olmaktadır. Bazı liderlerin, kendi güvenliklerini diğer ülkelerde güvenlik sorununa sebep olacak şekilde belirlemekte ısrar etmeleri halinde, kolektif güvenlikten söz edilemez. Bugün, bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması, her bir ülkede iç düzeninin idamesine bağlıdır. Bölgesel ve uluslararası güvenliğin anahtarı gerçek iç barıştır. Bu konu, önümüzdeki yıllarda daha fazla karşılaşacağımız bir mesele olmaya devam edecektir.”

GÜVENLİK KONSEYİ’NİN TEPKİSİZ KALMASI SALDIRGAN REJİMLERİ CESARETLENDİRİR

Güçlü, etkin ve güvenilir bir BM’ye herkesin ihtiyaç duyduğunu dile getiren Gül, “Günümüzün küresel gerçeklerine hazırlıklı bir BM’ye ihtiyaç duyuyoruz. Böyle bir BM, uluslararası barış ve güvenliğin muhafazası için harekete geçme yeteneğine sahip olmalıdır. Güvenliği, adaleti ve insanların temel hak ve özgürlüklerini koruyabilmelidir. Kuvvete dayanan siyaset uğruna bu asli sorumluluğunu asla terk etmemelidir.” dedi.

Güvenlik Konseyi’nin tepkisiz kalmasının, saldırgan rejimleri cesaretlendirdiğinin bilincinde olunmasını isteyen Gül, şöyle devam etti: “Acımasız eylemlerin faillerini adalete ve hukuka teslim etmeye muktedir bir BM’ye ihtiyacımız var. BM’nin kurucularının tasavvur ettiği gerçek barışçı bir dünyaya ancak böyle bir BM’yle ulaşabiliriz. Bu asli bir hedef olmanın ötesinde, acil bir ihtiyaçtır. BM sisteminin anlamını korumasının ve güvenilir kalabilmesinin yegane yolu, kararlı adımlar atabilmesidir. Dünyadaki yeni koşullar ışığında, gerçek anlamda demokratik, temsil kabiliyetine sahip, etkin ve hesap verebilir bir Güvenlik Konseyi gerekmektedir.”

KİMYASAL SİLAH SALDIRISININ FAİLLERİ HESAP VERMELİ

Suriye’nin kimyasal silah stokunun tasfiyesi için ABD ile Rusya arasında varılan anlaşmayı memnuniyetle karşıladıklarını ve desteklediklerini belirten Gül, anlaşmanın somut bir BM Güvenlik Konseyi kararına tahvil edilmesini istedi. Gül, kimyasal silahlar konusunda şunları söyledi: “Bu stok tamamıyla imha edildiğinde, Suriye halkı ve bölge rahat bir nefes alacaktır. Suriye’nin komşusu olarak Türkiye, bu silahların tamamen ve doğrulanabilir şekilde imhasını herkesten daha fazla istemektedir. Ancak, bu silahların daha bir ay önce Suriyeli sivillere karşı kullanıldığını göz ardı edemeyiz. İnsanlığa karşı işlenen bu suçun faillerinin, yaptıklarının hesabını vermesi ve adalete teslim edilmesi gerekmektedir.”

Suriye’nin kimyasal silahlarına ilişkin bu anlaşmayı bir fırsat gördüğünü kaydeden Gül, “Bunun, Ortadoğu’daki tüm kitle imha silahlarının tasfiyesini sağlayacak bir güvenlik mimarisinin oluşturulması yönündeki ilk adımı teşkil etmesini ümit ediyorum.” dedi.

Kimyasal silahlar kullanılmamış olsaydı, uluslararası toplumun yüz binden fazla insanın ölümüne gözlerini kapatmaya devam edip etmeyeceğini sorgulayan Gül, şöyle devam eti: "Biz burada konuşurken dahi öldürülmeye devam edilen insanlara karşı ahlaki sorumluluğumuzu yerine getirmekten daha ne kadar kaçabiliriz? Bu çatışma kimyasal silahların kullanılmasıyla başlamamıştır, bu silahların imhasına yönelik bir anlaşmayla da son bulmayacaktır. Bu itibarla, masum insanların öldürüldüğü gerçeğinden değil de, sadece öldürülme şeklinden rahatsız olan her türlü tutumu şiddetle reddediyoruz. Böyle bir yaklaşım, gayrı ahlakidir ve hiçbir şekilde kabul edilemez. Suriye’nin kimyasal stokunun imhasına ilişkin anlaşma, rejiminin işlediği diğer suçların hesabını vermesinden kaçmasına fırsat tanımamalıdır."

VEKALET SAVAŞI UYARISI

Suriye gibi büyük bir ülke ve büyük bir milletin kendi kendini tükettiğini ifade eden Gül, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Suriye’de asli sorumluluğunu yerine getirmedeki başarısızlığı `utanç verici` olarak nitelendirdi. Gül, “Siyasi farklılıkların, güç dengesine dayalı politikaların ve jeopolitik mülahazaların bu trajediyi sonlandırma gereğinin önüne geçmesi esef vericidir.” dedi.

Suriye’de 100 binden fazla kişinin öldüğünü hatırlatan Gül, “Bu çatışmayı hemen durduramazsak, gelecek yıl bu sayının iki katından bahsedeceğimizden hiç şüpheniz olmasın. Kimyasal silahlar konusundaki anlaşmanın, Suriye’deki krizi çözmeye yönelik kapsamlı bir siyasi stratejiyi ikame etmesine izin verilmemesi gerektiğini ne kadar vurgulasam azdır. Suriye’deki çatışma, bölgesel barış ve güvenliğe ciddi bir tehdide dönüşmüştür. Soğuk Savaş döneminin vekâlet savaşlarının tekerrür etmesi, Suriye’yi daha derin bir kargaşaya sürükleyecektir.” şeklinde konuştu.

MÜLTECİLER RİSK OLUŞTURABİLİR

“Daha önceki birçok vesileyle öğrendiğimiz üzere, mülteci krizinin devamı, mültecileri misafir eden ülkeler için büyük sosyal, siyasi ve ekonomik riskler yaratacaktır.” diyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, şöyle devam etti: “İç savaşlar, en acımasız çatışmalardır. İç savaşların, radikalleşme ve aşırıcılığı nasıl beslediklerini de biliyoruz. Aşırı gruplar bir ülkede kök saldıklarında, özerk yapılar oluştururlar ve sadece o ülkede değil, o ülkenin sınırları dışında da, ciddi bir güvenlik tehdidine dönüşürler. Sonuçta, bu tür örgütlerin tasfiyesi, bir ülkede güvenliğin sağlanmasının önündeki en büyük zorluk olur. Bu tehdidin farkında olmalıyız ve kararsız kalarak kaybedilen her gün, Suriye’de barışa ulaşma imkânından biraz daha uzaklaşıldığını idrak etmeliyiz.”

Suriye halkının rejime başkaldırmasının ardından, halkın davasını destekleyen, güçlü ifadelerle ve vaatlerle dolu çok sayıda uluslararası açıklama yapıldığını hatırlatan Gül, Bu net taahhütler Suriye halkının ümitlerini artırdı. Ancak, pek çok ülke, uzaklığın rahatlığını yaşarken, sadece Suriye’den yansıyan korkunç görüntülerden rahatsız olmakla yetindi. Suriye halkının yardım çağrıları ise duymazdan gelindi.” eleştirisini seslendirdi.

MANTIKLI BİR STRATEJİ GELİŞTİRİLMELİ

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Suriye’de bundan sonra ne yapılması gerektiği konusunda ise şunları söyledi: “Barışçıl bir çözüm için, amaçları iyi belirlenmiş ve iyi hesaplanmış mantıklı bir strateji geliştirilmelidir. Bu strateji, Suriye’deki iç savaşı bitirmeyi, Suriye halkının emniyet ve güvenliğini derhal sağlamayı ve ülkede istikrarlı geçişin sağlanmasını hedeflemelidir. Böyle bir stratejinin kuvveden fiile geçirilmesi için kararlı ve güçlü bir uluslararası angajman gereklidir. Krizin başlangıcından bu yana eksik olan da aslında budur. Kısacası, Suriye halkını kaderine terk edemeyiz ve etmemeliyiz. Suriye’nin acısını dindirme sorumluluğu, artık uluslararası toplumun omuzlarındadır. Güçlü destek mesajlarına artık gerçek eylemler eşlik etmelidir. Bütünlüğünü koruyan, istikrarlı, güvenli ve kendi halkıyla ve komşularıyla barışık yeni bir Suriye’ye ulaşmaya yönelik arayışımızda kararlı olmalıyız. Bu amaçla, BMGK’nin Beş Daimi Üyesi ve Suriye’nin komşularının liderliğinde bir siyasi strateji oluşturmalı ve uygulamalıyız.”

CİHAN

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir