Dr. Yaz: Siyonistler bütün insanlığı geri dönüşü olmayan bir fitneye doğru sürüklüyor
Filistin'in semavi dinler açısından önemini tarihsel yönleriyle aktaran Tarihçi Dr. Arafat Yaz, Türkiye ile Filistin arasındaki bağlara vurgu yaparak gelinen süreçte siyonistlerin mevcut tutumuyla insanlığı geri dönüşü olmayan bir fitneye doğru sürüklediğinin altını çizdi.
Filistin topraklarının tarihsel geçmişi, ev sahipliğini yaptığı kavimler, başta Müslümanlar olmak üzere Hristiyan ve Yahudiler açısından Kudüs'ün önemi gibi Filistin meselesini farklı boyutlarıyla ele alan Tarihçi Dr. Arafat Yaz, siyonistlerin arz-ı mev'ud projesi ve gelinen süreci değerlendirdi.
Filistin tarihini özetleyen Dr. Yaz, "Filistinli veya Yahudilerin hangi dönemde bu topraklara yerleştiğine dair eski kaynaklara baktığımızda çeşitli bilgiler var. Kesin olmamakla birlikte Filistin bölgesine ilk yerleşen kavmin Arapların atası olan Amalikalılar olduğu söyleniyor. Filistinlilerin ise milattan önce 1200 veya 800'lerde deniz tarafından o bölgeye geldikleri belirtiliyor." dedi.
"Filistin, Asya ile Afrika kıtasını birbirine bağlayan hâkim bir nokta"
Dr. Yaz, "Bilindiği üzere Hazreti Musa'nın Mısır'dan israiloğullarını alıp Filistin'e gelmesi var. Hazreti Musa'nın yaşadığı dönemin milattan önce 1200-1500 olduğu aktarılıyor. Tarihte Filistinliler Filist kavmi olarak geçiyor. Bu kavim her ne kadar milattan önce 1200'lerde geldiği söyleniyor olsa bile eskiden orada Arapların yaşadığı hâkim görüş olarak belirtilmektedir." ifadelerini kullandı.
Filistin'in üç din için de önemli bir yere sahip olduğunun altını çizen Dr. Yaz, "Orası semavi dinlerin ortaya çıktığı yerdir. Birçok Peygamber o coğrafyada yaşamış. Tevrat'ta ard-ı mukaddes veya arz-ı mevud, Yahudiler tarafından son dönemlerde siyon veya dünyadaki cennet ismiyle nitelendiriliyor. Kitab-ı Mukaddes'te bununla ilgili 'bal ve süt akan yer' gibi çeşitli tabirler var. Stratejik olarak da çok önemli bir yer. Asya ile Afrika kıtasını birbirine bağlayan hâkim bir nokta." şeklinde konuştu.
Arz-ı mev'ud konusuna değinen Yaz, şu ifadelere yer verdi:
"Yahudiler o toprakların kendilerine vadedildiğini söylüyorlar. Burada Hazreti Musa'nın gelişinin ardından milattan önce 1001 yılında Hazreti Davut, Hazreti Süleyman, israil krallığı, yahuda krallığı; milattan önce 6'ncı asırda Babil hükümdarı Nebukadnezzar'ın onları sürmesine kadar orada devlet kurmuş, Süleyman tapınağını inşa etmişler. Yani Yahudilerin çok önemli sembolleri, peygamberleri, ataları, kralları orada medfun olması dolayısıyla onlar için önemli bir yer."
"637'de Hazreti Ömer bizzat oranın anahtarını almıştır"
Filistin'in Müslümanlar için de önemli olduğuna vurgu yapan Yaz, Hazreti Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellemin vefatından sonra erken dönemde Filistin'in fethedildiğini, 637'de Hazreti Ömer Radiyallahu Anhu'nun bizzat giderek oranın anahtarını almış ve hızlı bir şekilde Müslümanların oraya yerleştiğini belirterek, "642'den haçlı seferine kadar Filistin tamamen Müslümanların kontrolü altına girmiş. Birinci haçlı seferinde Kudüs ele geçirilmiş, 1187 yılında Selahaddin-i Eyyubi'nin orayı almasına kadar, yani 88 yıl boyunca Hristiyanların elinde kalmıştır. Filistin, 1229'da 15 yıllık bir süreyle tekrardan Müslümanların çıksa da son döneme kadar İkinci Dünya Savaşına Müslümanların elindedir. Birçok İslam hükümdarı burada önemli yapılar inşa ediyor." ifadelerine yer verdi.
Dr. Yaz, "Bilindiği üzere Kudüs Müslümanları ilk kıblesidir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de o bölgenin mübarek olduğu belirtiliyor, Peygamberimizin oradan miraca çıktığı ifade ediliyor. Bu nedenle Filistin, Müslümanlar için önemli bir yerdir. Filistin, Mekke gibi üç din için de önemli bir yer. Fakat, nasıl ki İslam'dan önce müşrikler Mekke'yi kanın dökülmemesi gereken bir yer olarak kabul ediyorlardıysa Filistin'in de o şekilde olması gerekirdi. Madem Hazreti Musa ile Hazreti İsa orada yaşamış, Hazreti Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem oradan miraca yükselmiş ve Müslümanların ilk kıblesi olmakla beraber diğer dinlerde oraya çok büyük değerler atfetmişlerse burada kan dökülmemesi gerekir. Yani Müslümanların, Hristiyanların ve Yahudilerin ataları olmakla beraber peygamberlerine olan saygıdan dolayı aslında olumlu tepkiler uyandırması gerekirdi." diye belirtti.
"İsrail, halkların zihninde korkunç bir iz bırakırsa yarın kendileri için güvenli olmayan kötü bir gün olabilir"
İşgal rejiminin gerçekleştirdiği soykırıma dikkat çeken Yaz, "Fakat baktığımızda ya dönem içerisinde yaşadıkları travmalar ya da gerçekten ruhlarında oluşan farklı duygulardan kaynaklı olsa gerek, hiçbir şeyi hesaba katmaksızın sivil-kadın-yaşlı demeden herkesi öldürebiliyorlar. Onların zihninde vadedilmiş topraklar fikri oturmuş ve bir şekilde Filistinlileri o topraklardan çıkararak kendilerine mal etmeye çalışıyorlar. Bunu yapabilmek için de gözlerini karartmışlar, dünya umurlarında değil." dedi.
İşgal rejiminin 25-30 milyon nüfusla arz-ı mevud projesinde belirtilen Dicle ile Fırat arasındaki Mezopotamya bölgesine hakim olabilme ihtimalini düşük gördüğünü sözlerine ekleyen Yaz, bunun onlar için bir ütopya olduğunu ve asla gerçekleştiremeyeceğini söyledi.
Yaz, "Şu an Amerika destekliyor; demir kubbeleri, füze ve uçakları var fakat 20-30 yıl sonra teknolojinin çok farklı bir yere evirilebileceğini düşünemiyorlar. Yani füze ve uçaklar basit imkanlarla bir bölgenin topraklarına giremeyebilir. Şayet bu güçlerini kaybetseler; Arap, Kürt ve Türklerin zihninde korkunç bir iz bıraksalar yarın kendileri için güvenli olmayan kötü bir gün olabilir." ifadelerini kullandı.
"Geçmişte İsa bin Şeyh, İlgazi ve Selahaddin-i Eyyubi gibi şahsiyetlerle Filistin'le bağlarımız var"
Türkiye ile Filistin arasındaki tarihsel bağa da değinen Yaz, "Bizim Filistin'le bağlarımız var. Mesela geçmiş dönemde Filistin'de hükümranlık yapan İsa bin Şeyh, halifeye isyan edip Silvan'a gelerek buraları yönetiyor. Yine aynı şekilde Artuklulara baktığımızda Filistin'e hakimdirler ve İlgazi gelip buraya da hâkim oluyor. Yani Selahaddin-i Eyyubi gibi şahsiyetlerle Filistin'le aramızda bağlarımız var." diye kaydetti.
Yaz, "Vahiy menbaı olan bir yer emin bir belde olmalı, kan dökülmemeli. Orada üç dinin müntesipleri de barış ve esenlik içerisinde yaşamalı diyoruz fakat artık siyonistlerin bu gözü karalığı bütün insanlığı belki de geri dönüşü olmayan bir fitneye doğru sürüklüyor." şeklinde konuştu. (İLKHA)