• DOLAR 32.498
  • EURO 34.759
  • ALTIN 2488.776
  • ...
Suriye’ye Müdahalenin İran ve Rusya Boyutu
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Riyad Makaev - Doğruhaber

Dünya olaylarının en ön sırasında yer alan Suriye son günlerinde sivil halka yönelik kullanılan kimyasal silah ile birlikte, bu hafta dünya gündeminin top listesinin ilk sırasında yer aldı. Tüm dünya bugünlerde Suriye meselesini gündemine aldı. Şimdiye kadar Suriye’ye destek veren devletler de kimyasal saldırıdan sonra Suriye konusunda çok hassas açıklamalar yapmaya başladı.

Daha “kimyasal silah saldırı emrini kim verdi?” sorusuna net bir cevap aranırken, okyanusun ötesindekiler, “insani müdahale” hazırlığını çoktan yapmış gözüküyor. Demek ki, Esad’ın zalimliğini görebilmek için illa kimyasal silah kullanılması gerekiyormuş! Artık, bundan sonra dünyada zalim olabilmenin kriteri “kimyasal silah kullanmak” olacak! Bunca zaman içerisinde öldürülen masum çocukların, kadınların ve yaşlı insanların, milyonlarca evsiz kalan insanların hesabını acaba kim verecek? Bu hesap gerçekten sorulacak mı? Bu mesele, bizim gördüğümüz gibi veya bize yansıdığı gibi sadece zalim Esad ve muhalif olan ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) meselesi değildir. Bu mesele, dünya devleri arasında yapılan bir savaştır. Rusya, İran, Çin, Kuzey Kore ve ABD, AB, Türkiye ve Suudi Arabistan… Bundan sonra medyanın ve dünya siyaset bilimcilerin çok tartışacağı, belki seneler sonra anlayabileceğimiz bir savaş olacaktır. Belki zalim Esad, daha fazla masum insanların kanını akıtmadan, kendine “ihanet” eden müttefiklerinin yanına gidecektir. Belki zalim Esad’ın kaderi, Saddam Hüseyin ve Muammer Kaddafi’nin ki gibi olacaktır. Esad zalimliğiyle ve her şeyi ile birlikte senelerce bir devlet başkanı olarak kaldı. Ancak bugün oluşan durumda onun yerini almak isteyebilecek kimse yoktur. Eğer büyük bir değişiklik olmaz ise, Esad’ın günleri sayılı. Peki, Rusya ve İran için Suriye neden bu kadar önemli?

RUSYA ESAD’I DEĞİL, EN BÜYÜK SİLAH PAZARINI KAYBEDİYOR
Suriye’ye bugüne kadar en büyük desteği veren Rusya ve İran olmuştur. Rusya her defasında son ana kadar direnir ve kendi çıkarlarını korumaya çalışır. Arap Baharı ile Rusya, Orta Doğu’daki diğer müttefiklerini kaybetti ve son “kale” olarak Rusya için Suriye kalmıştı. Rusya bugüne kadar Suriye “Baas” rejimini son teknolojik silahlarla donatıyordu. Rusya’nın en çok silah sattığı Ortadoğu ülkesi İran ve Irak’tan sonra Suriye idi. Her platformda Suriye’ye arka çıkan Rusya, son kimyasal saldırıyla dünya kamuoyu önünde zor durumda kaldı. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Suriye için hiçbir devletle savaşa girmeyiz, açıklamasını yaparak bir şekilde “insani müdahale”ye yeşil ışık yaktı. Demek ki Rusya her şeyi kaybetmektense, bazı konularda Batı ile Suriye konusunda anlaşmış gözükmektedir. Suriye rejimi düşerse, ki şu anda gözüken portreye bakılırsa düşecek, sıra Suriye en büyük müttefiki olan İran’a geliyor. Rusya’nın Suriye için yaptığı tüm müdahaleler aynı zamanda İran içindi. İran düşerse, Rusya’nın dünyaya karşı kıllandığı “doğalgaz kozu” zayıflayacak. Yani, dünya siyasetini manipüle etmek için elinde tuttuğu güçlü “doğalgaz” faktörünü, İran’ın düşmesi kaybetmiş olacak. Aynı zamanda Rusya da her taraftan çevrilmiş olacak. Rusya sadece Suriye ile birlikte İran’ı kaybetmiş olmuyor. İran düşerse, doyumsuz olan Batı devletleri daha ilere gitmek isteyecekler. Rusya Güney Federal Bölgeyi yani Kuzey Kafkasya’yı da kaybetme riskini almış oluyor. Bu demektir ki Rusya “Hazar Denizi” çıkışını da kaybediyor ve çoğu petrol boru hatlarını yeniden döşemesi gerekecek. Buna Rusya direnecek mi, bunu zaman gösterecek. Dolayısıyla Rusya Esad’ı değil, en büyük silah pazarını kaybediyor.

İRAN KARŞILIK VEREBİLİR
Peki, İran için Suriye neden önemli? Şah rejiminin devrilip İmam Humeyni tarafından İslam Cumhuriyeti ilan edildikten beri İran, Bölgede süper güç haline gelmek için uğraşıp duruyor. İran’ın tek yaptığı hata, ABD’den vazgeçip diğer büyük şeytan olan Rusya ile atom ve nükleer silah teknolojisi için anlaşma yapmasıdır. Suriye, İran için bir dış hudut. Suriye düşerse, İran sınırı açılmıştır demektir. Batı devletlerinin Suriye için bu kadar uğraşmaları da İran içindir. İran’ın bugün elinde olan imkanlarına bir de uzay teknolojisi eklenirse, Batılı güçlerin bugüne kadar harcadığı emeği boşa çıkabilir.

İran ise emin adımlarla birlikte Rusya’nın desteği ile kendi iktidarını kurmaya her gün bir adım daha yaklaşıyor. İran kendi istekleri çerçevesinde İmparatorluğunu kurarsa, Orta Doğu’daki tüm siyaset haritasının yeniden çizilmesi gerekecek. Önce İngilizlerin ve Fransa’nın çizdiği sınırlar mutlaka bozulur. Bu da bölgede çok büyük çatışmaların yaşanacağını gösteriyor. Bölgede mezhepsel çalışmalara hız veren İran, Irak’ı Suriye’yi, Lübnan’ı hatta Bahreyn’i kontrol ediyor. Suriye için olası bir insani müdahalede karşılık verebilecek tek bir devlet İran’dır. Kendi sınırlarını korumak adına buna mecbur kalabilir. İran mevcut rejimi koruyabilmek adına her şeyi deneyebilir. Rusya, İran’ın müdahalesine Suriye’ye vermediği desteği de sağlar.

TEK ÇAREMİZ İSLAM BİRLİĞİ VE VAHDET!
En vahim olanı ise İslam topraklarında meydana gelen bu sorunlara, okyanus ötesindekilerin hüküm vermesi. Irak’ta, Afganistan’da, Libya’da, Mısır’da, Tunus’ta, Yemen’de ve Filistin’de olduğu gibi. Müslümanlar hep ABD’den ve Batı’dan bir müdahale bekliyor. Bu durumumuz ne zaman değişecek? Ne zaman kendi problemlerimizi kendi aramızda çözebiliriz? İşte bunun için ‘İslam Birliği’ne ihtiyacımız var. Okyanus ötesinden gelenler, zalimi ve masumu ayırt etmeden hüküm veriyor. Hep o haklı oluyor! Müslümanlar artık birleşmeli ve toprağına, kültürüne, dinine ve namusuna sahip çıkmalı. Arap, Kürd, Türk, Çerkez, demeden, Şafii, Hanefi, Maliki, Hanbeli, Şii demeden “La ilaha İllallah” diyen herkes birleşmeli ve bu savaşlara ve akıtılan masum çocuklarımızın, bacılarımızın, amcalarımızın ve kardeşlerimizin akıtılan kanına kocaman “DUR” demeli. Allah (C.C.) Suriyeli ve Mısırlı kardeşlerimizi zalim Esad’ın ve zalim Sisi’nin şerrinden korusun. Tek çaremiz İslam Birliği ve VAHDET! Allah Kur’an’da şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! Allah’tan O’na yaraşır şekilde korkun ve ancak Müslümanlar olarak can verin. Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; (sakın) parçalanıp ayrılmayın…” (Al-i İmran/102-103)

 


 

Bu haberler de ilginizi çekebilir