• DOLAR 32.587
  • EURO 34.689
  • ALTIN 2523.479
  • ...
Afgan halkı onurlu bir direniş sergiliyor
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Mehmet Özcan / Doğruhaber

Birleşmiş Milletler’in açıkladığı resmi rakamlara göre Afganistan’da son altı ayda hayatını kaybeden sivillerin sayısı 1500. Oysa gerçekte bu sayı çok daha fazla. 2001 işgalinden bu yana ölenler de hesaplandığı vakit ise korkunç bir sayı ortaya çıkıyor. ABD önderliğindeki NATO işgali 10 yıldır sürüyor. İşgal kan, gözyaşı ve yıkımdan başka bir şey getirmedi. Sürdürülen işgaller ABD ve Avrupa olmak üzere Batılı güçlere de yaramadı. Açtıkları savaşlara milyarlarca dolar harcayan haçlı zihniyetli işgalci güçlerin birçoğu şu an ekonomik krizle boğuşuyor. Diğer yandan ABD’nin Pakistan’da Üsame bin Ladin’i şehid etmesi ve Kuzey bölgesine düzenlediği saldırılarla sivilleri katletmesi gibi sebepler sonucu ülkenin Amerika ile olan ilişkileri gittikçe zayıflıyor.

Konu ile ilgili gazetemize açıklamalarda bulunan Özgür-der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, Afganistan işgali ve Pakistan’ın Amerika ile kopma noktasına gelen ilişkilerini değerlendirdi.

İşgalin 2001’de 11 Eylül eylemleri üzerine başlatıldığını, Birleşmiş Miletler veya herhangi bir uluslararası kuruma danışmaksızın gerçekleştirildiğini dile getiren Kaya, “Mevcut uluslar arası hukuk dediğimiz zaten başlı başına bir korsanlık düzeni. Bu korsanlık düzenine bile başvurmadan Amerika böyle bir işe girişti. Yanına da bir takım işbirlikçileri de katarak 9 buçuk 10 yıla yaklaşıyor ki bu işgali sürdürüyor. Bu 10 yılık sürece birkaç açıdan bakılabilir. Bir tanesi, baştan hukuksuz olarak başlayan bir olay hukuksuz olarak devam ediyor. Afganistan’da ölen insanların isimleri bir yana sayısal değeri bile yok. Yani, öldürülen 10 kişi 40 kişi 50 kişi gibi sayıların bile bir şey ifade etmediği bir döneme girmiş bulunuyoruz” diye konuştu.

EMPERYALİZMİ ANLAMAK İSTEYEN AFGANİSTAN’A BAKABİLİR

Afganistan’daki işgalin iki açıdan görülebileceğini dile getiren Kaya, “Birincisi; Batı emperyalizminin özelikle Amerikan rejiminin yaptığı emperyalizmin ne kadar vahşi ve kuralsız olduğunu gösteriyor. Bu, Amerika’nın hukuksuz ve insan haklarından, özgürlüklerden ve demokrasiden söz etmesine rağmen tüm bu kavramları nasıl kendi çıkarları için kullanıp istismar ettiği ve aslında sadece zulüm düzenini inşa etmeye çalıştığının çok somut bir göstergesidir. Afganistan bir yönüyle emperyalizme ışık tutuyor. Emperyalizmin ne olduğunu anlamak isteyenler buraya bakabilirler. Bu anlamda Afganistan çok açık bir laboratuar olarak görülüyor” dedi.

Olayın ikinci boyutunun da olduğunu söyleyen Kaya, Afganistan’ın aynı zamanda Müslümanlar açısından bir onur tablosu olarak görülmesi gerektiğini ifade etti. Kaya, Afganistan’da Sadece acıların, gözyaşı ve sadece yıkımın yaşanmadığını, aynı zamanda direnişin de var olduğunu belirtti.

GÜÇLÜ ORDULARA KARŞI DAYANAK ALLAH İSE ZAFER YAKINDIR

Afgan halkının 1979’daki Sovyet işgaline direndiğini vurgulayan Kaya, “O zaman da çok eşitsiz bir ilişki vardı. Bir tarafta devasa bir ordu, öbür tarafta yokluklar içinde bir halk vardı. Ama Allah’ın yardımı ile Müslümanlar on yılık bir mücadelenin ardından Sovyetleri ve sistemlerini çökerttiler. Aynı topraklar ilginçtir aradan geçen kısa bir zaman sonra bu sefer Amerika’nın işgali karşısında onurlu bir direniş gösteriyor. Tablo çok açık, yani şunu görüyoruz. Tüm acılara, yokluklara, zorluklara, ödenen ağır bedellere rağmen Müslümanlar, eğer Rablerine dayanırlarsa zor gibi gözüken, alt edilemez gibi gözüken orduları bozguna uğratabilecek bir tabloyu gösteriyor” şeklinde konuştu.

ABD, Pakistan’ı istismar ediyor

Son dönemlerde Pakistan’ın özellikle Üsame Bin Ladin’in katledilmesi ve Kuzey bölgesine saldırıların artmasıyla Pakistan’ın Amerika ile olan ilişkilerini en alt düzeye indirdiği görülüyor. Pakistan Amerikan ilişkilerini de değerlendiren Özgür-der başkanı Kaya, “Pakistan ile Amerikan ilişkileri aslında çok zikzaklar çizen bir ilişki, pek bir doğrultuda gitmiyor biliyorsunuz. Özellikle Hindistan faktöründen dolayı Pakistan Amerikan ilişkileri gerilimliydi. Genellikle Hindistan Amerika’ya yakın dururken, Pakistan Çin ile ilişki içerisine geçmişti. Fakat özellikle 11 Eylül ve sonrasındaki süreçte Amerika Pakistan’la çok ilişkiler geliştirdi. Pakistan’ın iç dengelerini de zaman zaman bozmakla tehdit ediyor. Biliyorsunuz Pakistan’da çok etnik yapı var. Çok farklı unsurların biraz da zorlama ile bir arada tutulduğunu görüyoruz. Ama aynı zamanda Pakistan’ın nükleer silah kapasitesi yüzünden de Batı tarafından sürekli bir tehdit olarak görülüyor. Aslında burada şunu görmek lazım. Pakistan geçmişten bu yana Batı tarafından arzulanan, sevilen, rahat iş birliği yapılan bir ülke değildi. Fakat Amerika, Pakistan’ın istismara açık bu durumlarını da kullanarak ekonomik vaatlerle bir takım siyasi ve askeri baskılarla Pakistan’ı sürekli kendi yanında tutmaya çalışıyor. Bu sorunlu ilişki zaman zaman Pakistan’daki yönetimin daha işbirlikçi karakterinin öne çıkmasıyla artarken, zaman zaman daha direngen tavırlar sergileyen yönetimlerle biraz daha gerilimli bir atmosfere doğru sürükleniyor. Bu anlamda ben bu sorunlu ilişkinin devam edeceğini düşünüyorum” diye belirtti.

PAKİSTAN HALKI İŞGALLERE ÇOK NET DURUŞ SERGİLİYOR

Pakistan halkının Amerikan saldırılarına ve Batı işgallerine çok net bir şekilde karşı duruş sergileyecek bir halk olduğunu dile getiren Kaya, fakat yönetimlerin bir anlamda kontrol altına alınmasıyla birlikte Pakistan devletinin ya da ordusunun zaman zaman Batının lehine hareket edebilen, işbirlikçiliğin en üst düzeydeki örneğini ortaya koyabildiğinin görüldüğünü ifade etti. Bu çelişkiler devam edeceği düşüncesinde olduğunu vurgulayan Kaya, Pakistan halkının güçlü bir şekilde iradesini ortaya koyup yönetimi, bu politikaların uygulanamaz hale gelene dek böyle süreceğini tahmin ettiğini dile getirdi. Bu anlamda Pakistan’a iki boyuttan bakılması gerektiğini düşündüğünü söyleyen Kaya, “Pakistan’ı tam anlamıyla her şeyiyle açık işbirlikçi bir sistem ya da devlet olarak görmek doğru değildir. Dolayısıyla Pakistan’da işbirlikçi unsurların çok yoğun olduğu ama aynı zamanda halkın güçlü İslami bir motifli direniş ruhuna sahip olduğu bir toplum olarak görmek gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.

Bu haberler de ilginizi çekebilir