• DOLAR 32.519
  • EURO 34.8
  • ALTIN 2420.612
  • ...
Barzani ve Rojava Gerçeği - 2
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Boselî, PKK-PYD’nin özellikle YNK ile değil de KDP’yle sürtüşme yaşamasını ideolojiye bağladı ve Şimdi KDP ile YNK Kürdistan Bölgesinde hükümet ortağı. Rojava ve kapısıyla ile ilgili bütün kararları beraber alıyorlar. Peki siz Kürt Hareketi  Kurumsal Medyasının (PKK medyası), bu konular üzerinden hiç YNK`ye hakaret edip, ihanetle suçladıklarını, eleştirdiklerini duydunuz mu!?  Yaa! Demek ki neymiş mesele hakikatten, ulusal çıkarlardan öte ideolojik. (YNK ideolojik ve dine yaklaşım olarak PKK`ye yakın bir örgüttür.) Demek ki dert Kürdistanlı halkların selameti, ulusal çıkarlar, samimiyet değilmiş, ideolojik” dedi.

İşte Bedel Boselî’nin yazısı:

"Barzani ve Rojava gerçeği" makalemi neden yazma gereği duyduğumdan bahsedeceğim. Ayrıca ne zaman "Barzani" desem meseleyi bilmeyen birileri çıkıp "Barzani`nin 90`lardaki ihanetini unutmadık"  sözlerinden bıktığım için 1990`lardaki PKK-KDP savaşına dair Kuzey Kürtlerinin bilmediği bazı gerçekleri en hafifinden açıklamak istiyorum.

Bir önceki yazımda (Barzani ve Rojava Gerçeği) isimli bir yazı yazdım. Olumlu olumsuz çok tepki geldi. Aslında o yazıyla Kürt Hareketi medyasından Ronahi TV, Newroz TV gibi kurumları insafa davet ettim, empati gösterebilmeleri için gerçeklerle biraz acıtayım dedim. Hani sizin KDP`ye özellikle sayın Barzani`ye karşı yaptığınız zalimce psikolojik savaş harekatı iyi sonuçlar doğurmayacaktır. Benim gibi BDP`liler bile bunu kabul etmeyecektir. İstediğiniz kadar Türk solu ile HDK adı altında birleşin sizin gibi düşünmeyen Kürtlere psikolojik savaş açtığınız sürece seçim barajını geçmeyi hayal bile edemezsiniz.

KDP ve sayın Barzani`ye karşı yazılanlara cevaben onlarınkine göre olabilecek en hafif tondan bir yazı yazdım. Hoşunuza gitti mi!? O zaman buyurun empati yapın ve yapıcı, geliştirici olun söylemlerinizde, medyanızda. Ulusal kongrenin yapılacağı bu günlerde daha da yapıcı olmanız gerekirdi. Dağda en zor şartlarda hayatlarını bizim için ortaya koyan gençlerimiz hatırına gösterdiğimiz muhabbeti, saygıyı, toleransı istismar etmeyin.

Mesut Barzani biz Kürtler için ulusal bir semboldür ve Kürdistan`ın hiç bir parçasında sahipsiz değildir. %70 oyla Federe Kürdistan`ımızın başkanıdır. Hiç olmazsa sembolik konumuna saygı duyulmalı. Yanlış, çarpıtılmış haberlerle belki üzerine gidebilirsiniz ama iş gelip hakikate dayandığında ona karşı konuşamazsınız, çünkü Kürdistan davasında samimi. Daha çocukken; 16 yaşında silahını aldığı gibi hep ailesiyle önde savaşmış, bugün de gecesini gündüzüne katıp feda ediyor bu halka ömrünü. Daha geçen aylarda Irak-İran Kerkük`ü istila etmek istediğinde oğlunu en ön cepheye yolladı. Kuzey Kürdistan`da, olayların içinde olamayan bazı insanlarımızı belki Barzani düşmanlığına ikna edebilirsiniz ama baştan beri her şeyi birebir gören,  ulusal bilinci güçlü birileri çıkar karşınıza elbet.

Ve o zaman her şey çorap söküğü gibi sökülür halkın zihninde.

O yazıyı yazmama vesile olan durum Kürt Hareketinin televizyonlarından Newroz TV, Ronahi TV kanallarının ilan ettiği çeteci-teröristler listesinde İdris Barzani ve Mustafa Barzani`nin isimlerinin olmasıydı. El insaf! İnsanda biraz vicdan olur. Bari ölmüş ulusal sembollere bahaneler uydurarak dil uzatmayın. İşte bunu görünce "Artık yeter! Bu kadarı da fazla!" dedim. Ayrıca bu televizyonlarda "Mesut Barzani`ye şerefsiz.. Namusunu dolar için satan..." gibi küfürlerin edilmesi kabul edilemez. Taktik şu: Yanlış haberlerle analarımızı "Barzani`nin Rojava kapısını kapatttığına" inandırıyorlar, "Barzani`nin Rojava`da eroin ticaretini yaptırdığına" inandırıyorlar arkasından mikrofonu uzatıp  adeta "Hadi küfür et de yayınlayalım" diyorlar. Şu örnekteki gibi:http://www.youtube.com/watch?v=wJEhUyDMAIY

Öncelikle şunu söylemekte fayda var ki ben bölgede 6 ay kaldım. İnceledim araştırdım. Hatta Kürdistan yönetiminin değişik hatalarını buradan (Yüksekova Haber) yazdım, Kuzey`den Kürdistan Bölgesine sığınan siyasi misafirlerin (KCK`li) sorunlarını olduğu  gibi burada; Yuksekovahaber `de KDP`yi açıkça eleştirerek yazdım. O hafta BDP eş başkanları bahsettiğim sorunları çözmek üzere bölgeye gittiler. O ağır (gerekçi-çıplak)  eleştirilerime  bazı KDP yöneticilerinin tepkisi "Eleştirin için teşekkür ederiz, bize bu şekilde yansımamıştı, gerekeni yapacağız" oldu. Şaşırmıştım açıkçası.

Hatta KDP`nin kendi gazetesindeki köşemde sayın Barzani ve KDP`yi çok defa hiç sakınmadan eleştirdim, Kürt Hareketini bölge insanlarına sevdirmeye yönelik yazılar yazdım, ulusal birliği pekiştirmek adına. Sansürlemediler, hakaret etmediler. Aksine daha çok saygı ve sevgi duydular. Samimi söylüyorum.  Hatta  Yazarlardan sorumlu yönetici sayın Hemze Reziki`ye şöyle demişler: "Bedel Boseli`nin eleştirilerini sansürlemeden yayınlamaya devam edin lütfen".  

Bu yazıda (Barzani ve Rojava Gerçeği) PYD`nin felaketlerle sonuçlanabilecek hatalarını yazdığım için "Bir daha yazdırmayın", "Mahkemeye verin" şekline söylemlerin yanında Kürt Hareketi kurumsal medyasındaki bazı yazarlar Twitter`de "Gitsin MİT`le çalışsın", "Fethullah Gülen`le, Zaman`a yazsın", "Sana köşe verenin..." şeklinde hakaretvari eleştiriler geldi.

İyi de aynı adamlar ben KDP`nin, Sayın Barzani`nin, Rudaw TV`nin hatalarını söyleyince alkışlıyordu da şimdi neden PYD`nin hatalarını söyleyince hakaret ediyorlar!?

O hakikate alkış; bu hakikate küfür yaklaşımı zihinsel çürümüşlüktür; insanlıktan çıkıştır.

İşin vahim tarafı Kürt Hareketi`nin kurumsal Medyası merkezindeki bazı şahsiyetler şöyle haberler yayıyorlar, sosyal medya üzerinden: "İşte Barzani`nin ihanet belgeleri-ıspatı". Haberi açıp kaynağına bakıyoruz ispat dedikleri şey "Edinilen bilgi". Şaka mı bu!? Öbür kaynağa bakıyoruz tutukladıkları kişi "Sadece ismini bildiğim birisi geldi dedi ki `sen Rojava`da Kürtleri öldürürsen Mesrur Barzani para/destek verecek, yap`. Ben de yaptım".  Böyle haber ve belge mi olur? Buna kargalar bile güler. Söyleyen kişi gerçekten haberi yapanların numaradan ayarladıkları birisi değilse, kesin Kürtleri birbirine düşürmek için söylüyordur; ayarlanmıştır. Ve bunlar büyük ciddiyetle Kürt Hareketi medyasında yayımlanıyor. Hani benim gibi biri çıkar yazar, o onun şahsi görüştür. Ama bir Hareketin kurumsal medyası bir halkı; milyonları bağlıyor. Peki bana bunca tepkiyi verenler neden bunlara sessiz kalarak onaylıyor!? Ben, halkın biliç altını birakujiye (iç savaşa hazırlayan) bu önemli konumdaki şahsiyetlerden birine Twiter`de şöyle demiştim: "Şimdi Murat Karayılan eşbaşkan olaydı: Bakalım bu birakuji girişimlerinize altyapı hazırlamanızı nasıl cezalandırırdı görürdük."

Ellerinde hiç bir şey kalmadığı zaman hemen "Barzani 1990`larda Türkiye ile beraber PKK`ye saldırdığı zaman..." diye başlarlar. Hah işte orada durun! İlk çatışma PKK ile Halk arasında çıktı. Giderek büyüyünce Mesut Barzani evvela komutanı olan amcam Seid Boseli`yi aradı. Mesut Barzani`nin ilk sözü "Seid savaşı durdur! Kürtler birbirini öldürmemeli!" oldu. Amcamın cevabı ise "Başkanım maalesef kontrolümüzde olan bir şey değil. Kontrol dışı. Halktan eline silahı alan çatışmaya giriyor. Durduramıyorum" oldu. Daha sonra PKK-Peşmerge savaşına dönüştü. Şehit komutan Seid Boseli`nin bana dediği aynen şuydu: "Ben Peşmergelerime `Sakın Apocu evlatlarımızın üzerene ateş etmeyin, önlerine ateş ederek çekilmelerini sağlayın` derdim."  Neçirvan Barzani sayın Öcalan`ın ayağına gidip "Başkan Apo, sen bu gerillaları Kürtler ile savaşsınlar diye mi dağlara kaldırdın yoksa Kürdistan`ı kursunlar diye mi?" dedi. Sayın Öcalan`ın cevabı aynen şuydu: "Benim kontrolüm dışında gelişiyor her şey. Bunları ben de istemiyorum. Esed yaptırıyor".  Ve KDP`nin toplantısı sonucunda şu karar alındı: "Kürt ile Kürt birbirini vuracağına PKK`yi korumak için gelmesine izin vermediğimiz Türk ordusunun önünden çekilelim. Bizde halkımızı çekelim PKK ile Türk ordusu karşı karşıya kalsın." Malesef Esed`in planını düşürmenin başka çözümü yoktu.  Olay TC-PKK savaşına dönüşünce bile Peşmerge`ler gidip PKK`li yaralıları, sıkışanları kurtarıyordu. Bu çatışmalar halk nezdinde kan davasına dönüştüğü için Peşmerge olan olmayan bazı kitleler KDP`nin, Barzani`nin kontrolü dışında silah alıp Türk ordusunun yanında savaşıyordu bazı noktalarda. Örneğin çok evladı öldürülen Muzuri aşireti üyeleri PKK`lileri her fırsatta vuruyordu. Kuzey`den oraya kaçmış sivil halk bunlardan çok çekti. Zaten asıl felaket onların başına geldi. Ama birileri sürekli Peşmerge veya Barzani yapmtırmış gibi gösteriyor. Peşmergeler  yaralı gerillaları hastahanelere taşırken, yakınları çatışmalarda ölmüş halk kitleleri Hewler Hastahanesini ateşe verdi. Yıllardır bunu da Peşmerge yaptı diye gösterdiler. İyi de o yaralıları hastanelere Peşmerge taşımıştı zaten. Öldürecek olsalar gördükleri yerde yaparlardı, hastanelere taşımazlardı. Hatta başka Peşmerge komutanı amcam Mihemed Xalid Boseli (strateji ve mayınlama uzmanıydı; şimdi Kürdistan Milli Güvenlik Kurulu üyesi) kendisini vurmaya gelmiş yaralı kadın gerillayı sırtına taşıyıp hastaneye kaçırmış, bir PKK`li komutanı da Türk ordusuyla çarpışarak kurtardı. Bunları tedavi ettikten sonra ellerine silah verip PKK`ye geri teslim etti. Peşmergenin yaklaşımı buydu. O kadar çok detay var ki Kürt Hareketi zarar görmesin diye hep sustuk, lehine pozitif ayrımcılık yaptık. Akraba, dost Peşmerge yetkililer de "Sonuçta PKK Kürt partisi karalamayın, açıklarını yazmayın" derdi.  İyi niyete, nezakete bakar mısınız! Ve ben de iyi niyetimden daha hiç bir şey yazmış değilim emin olun.

Aslında tek bir soruyla asıl Rojava bahanesiyle yapılan saldırıları açıklayabilirim: Şimdi KDP ile YNK Kürdistan Bölgesinde hükümet ortağı. Rojava ve kapısıyla ile ilgili bütün kararları beraber alıyorlar. Peki siz Kürt Hareketi  Kurumsal Medyasının (PKK medyası), bu konular üzerinden hiç YNK`ye hakaret edip, ihanetle suçladıklarını, eleştirdiklerini duydunuz mu!?  Yaa! Demek ki neymiş mesele hakikatten, ulusal çıkarlardan öte ideolojik. (YNK ideolojik ve dine yaklaşım olarak PKK`ye yakın bir örgüttür.) Demek ki dert Kürdistanlı halkların selameti, ulusal çıkarlar, samimiyet değilmiş, ideolojik.

Ama şahsen benim derdim tamamen ulusal. Kürdistanlı tüm farklı hakların ulusal çıkarları benim için en önemli konudur. O farklılıkların zenginlik olması şart değil; fakirlik olsa dahi, uğruna fakirleşir, ölürüm. Tıpkı ismimin Kürdistan için cephede verdiğimiz 132 şehidimizin Bedeli olarak konulmuş olması gibi.

"Heger hûn nebin yek, hûnê herin yek bi yek."

 Bedel Boselî/Yüksekovahaber

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir