• DOLAR 32.504
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2499.528
  • ...
Peygamber Efendimizin Diyarında Oynanan Oyunlar
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Analiz-Riyad Makayev / Doğruhaber-Analiz/Haber
Arap Yarımadası, 16. yüzyıldan I. Dünya Savaşı’na kadar Osmanlı yönetiminde kaldı. 1730’larda ortaya çıkan Vahhabi Hareketi, 1745’te Suudi ailesi tarafından benimsendi. 1902’de Kuveyt’te sürgünde bulunan Abdülaziz bin Suud, Riyad’a dönerek yeniden siyasal birlik arayışlarına başlar. Aynı yıllarda Osmanlı devleti bu fiili durum karşısında bir çözüm olarak Abdülaziz’in babası Abdurrahman’ı Riyad kaymakamı olarak tayin eder.
Balkan savaşının sürdüğü sıralarda Osmanlı askerlerinin bölgede azaltılmasını fırsat bilen Necit emîri ve Vahhabi imamı olan Abdülaziz bin Suud, idari merkez olan Hasa/Ahsa’yı ele geçirir.(1913) Sonra, 1921-1926 arasında Ha’il, Mekke, Cidde ve Asir’i ele geçirerek topraklarını genişletmiş ve 1926’da Hicaz kralı, 1932’de Suudi Arabistan kralı ilan edilmiştir. Bütün bu gelişmeler olurken Suud ailesi İngilizlerden açık destek aldı. Bugünlerde Müslümanların Hacc ibadeti için akın ettiği İslam toprakları, halen ABD ve İngiliz kontrolünde bulunmaktadır. Suud ailesinin çoğu yatırımları ve finans kaynakları yine ABD ve İngiliz bankalarında bulunmaktadır.

Suudi Arabistan sözde, şeriat yasalarının anayasa olarak kabul edildiği bir krallıktır. Hem yürütme gücünü, hem yasama gücünü elinde tutan kral, Bakanlar Kurulu’nu kendi atar ve kararlarını veto etme hakkına da sahiptir. Yönetimle ilgili önemli kararların aşağı yukarı tümü, Suud ailesi tarafından alınır. Siyasal parti de yasama organı da bulunmamakla birlikte, her yurttaş “meclis” diye adlandırılan düzenli dinleme oturumlarına doğrudan başvurarak krala şikâyetlerini iletebilir, yardımını isteyebilir.
Bu şikâyetler ve talepler pek ilgi görmezken kraliyetle ilgili bilgiler ve şikâyetler dikkate alınır ve hoşnut kalmayan vatandaşlara İslam şeriatıyla pek ilgisi olmayan cezalar verilir. Kral artık halefini sözde kendi seçemiyor. Bunun yerine kraliyet ailesi üyelerinden oluşan Biat adlı özel bir konsey gizli oylama yöntemiyle yeni kralı belirliyor. 3 aday ise kral tarafından tespit ediliyor. Ancak konsey, yönetim için yetersiz gördüğü kralın haklarını elinden alma gücüne sahip olduğu halde bugüne kadar pek böyle bir şey yaşanmadı.

EN BÜYÜK DÜŞMANI MÜSLÜMAN KARDEŞLER HAREKETİ
Suudi Arabistan’ın resmi ideolojisi ve mezhebi her ne kadar Hambeli mezhebi ise de aslında Vahhabiliktir. Ülkede bulunan üniversitelerde özellikle İslam eğitimi veren kurumlarda resmen Vahhabiliğe dayalı eğitim verilmektedir. Resmi cemaatlere ve özel toplumsal derneklere izin verilmemektedir.
Bilinen tüm dernekler ve vakıflar yine kraliyete bağlı istihbarat servisleri tarafından kontrol edilmekte ve sıkı takipte tutulmaktadır. Suudi Arabistan ve Suud Ailesi, ABD ve İngiliz çıkarlarının olduğu her yerde cihat adı altında fetvalar vererek yapılan savaşlara yardım etmektedir. Rus-Afgan savaşında Afgan mücahitlere maddi ve manevi destek verirken bugün Taliban ve ABD savaşında Taliban’a destek verenleri kendi hapishanelerinde çürütmektedir. Bugün Suriye’de yaşanan savaşta muhalefete destek çıkması Sünni Müslümanların başa gelmesini istediklerinden değil, İran’a karşı beslediği kin yüzündendir.
Suud ailesinin en büyük düşmanı olarak İran görünse de aslında en nefret ettiği akım, Müslüman Kardeşler Hareketi’nin İslam anlayışıdır. Dolayısıyla Mısır’da yaşanan darbeyi açıkça desteklemiştir. Dediğimiz gibi Suud ailesi, ABD ve İngilizlerin her yaptığına kendince hemen haklı bir yön bularak destekler ve Müslümanlara karşı tavır alır.

TUTUKLAMALARIN SEBEBİ NEDİR?
Kraliyet ailesini ve Vahhabilik mezhebini kabul etmeyen âlimleri de ya ülkeden sürgün eder ya da cezaevlerinde kral ailesine ihanet suçundan çürütür. İslam âleminde yaşanan İslam ve küfür arasındaki savaşlara katılan gönüllü Müslümanlar, Suudi Arabistan’da tutuklanır ve kraliyet ailesine karşı potansiyel tehlike olarak görülürler. Daha da derinlere inerek konuyu araştırırsak bunun arkasında yatan gerçeğin daha şaşırtıcı olduğu görülecektir.
Aslında bu tutuklamalar, kraliyet ailesine karşı potansiyel tehlike gördüklerinden değil İslam topraklarında bulunan ABD ve İngiliz askeri birliklerine karşı bir saldırı düzenlenebileceğinden korktuklarından dolayı gerçekleştirilmektedir. Müslüman Kardeşler Hareketi, Suudi Arabistan’da yasaklı ve takipçileri tutuklanmaktadır. Resmi olarak bu hareketle bağlantılı işadamlarına bile Suudi Arabistan’da çalışma izni verilmemektedir.

KÂBE’NİN HİZMETÇİSİ KRAL, BATIYA FİNANSÖRLÜK YAPIYOR
Kâbe’nin Hizmetçisi olarak gösterilen kral, tam tersine Müslümanlara karşı Batı ülkelerinde oynanan oyunların finansörü rolünü üstlenmiştir. Arap devletlerinde yaşanan olayların arkasında ABD, İngiliz ve israil dururken finansman yönünde ise Suud Ailesi vardır. Peygamber Efendimizin ehl-i beytine bile ihanet eden Suud ailesi şimdi de tüm Müslümanlara ihanet ederek krallığını korumak adına Batılı emperyalistlerin yanında yer almıştır.
Hacc ibadetini ticarete dökerek, tüm Müslümanlardan elde edilen milyarca doların zekâtını kral ailesine bağlı olan vakıflarda tutarak İslam aleminde fitne çıkarmak için kullanmaktadırlar.

KİME KARŞI KİME DESTEK VERDİ?
Suudi Arabistan kraliyet ailesi Rus-Çeçen savaşında Rusya’nın Çeçenistan işgalini destekledi. Yemen diktatörünü sonuna kadar destekledi. Ürdün hükümetine Müslüman Kardeşlere gösterdiği hoşgörüden vazgeçmezse verdiği finans desteğini keseceğini açıkladı. İsrail ve Filistin meselesinde Mahmud Abbas’a ve işbirlikçilerine destek vererek israil’in oyunlarına destek çıktı. Irak savaşında ABD’ye finansal destek verdi. Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde Müslüman Kardeşler Hareketi’ne baskı uygulanmasını istedi. Afganistan işgalinde Amerika’ya, Mısır’da Hüsnü Mubarek’e son ana kadar destek verdi.

MISIR CUNTASINA DESTEK VERDİ
En son olarak Mısır’da Muhammed Mursi’yi deviren cunta hükümetine siyasal ve finansal destek verdi. Kendilerinden bekleneni yaptılar. Suud rejiminin güdümündeki Selefi hareket lideri, bir Müslüman liderin devrilip zindana atılmasına ve başa bir Hıristiyanın getirilmesine önayak oldu. Suud yönetimi ülkesinde Muhammed Mursi’yi destekleyen ünlü âlim Muhammed Arif’i tutukladı. İşgal altındaki Mescid-i Aksa’da Muhammed Mursi’yi destekleyenleri israil rejimi tutuklamazken Suud rejimi ülkesinde Muhammed Mursi’yi destekleyenleri tutuklattırdı. İslam âlimlerini ve cihat hareketlerine katılan Müslümanları en çok cezaevlerinde tutan ülke konumuna geldi.
 
Suud ailesi ve rejimi, İslami hareketler karşısında siyonist rejimden daha gaddar ve daha zalim davranmaktadır. Suud rejimi bugün İslam dünyasının en büyük fitne merkezi haline gelmiştir. Bugün sadece Mescid-i Aksa değil, Peygamber Efendimizin hüküm sürdüğü İslam toprağı da işgal altındadır.
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir