• DOLAR 32.352
  • EURO 35.129
  • ALTIN 2308.41
  • ...
`Esad; rejim mimarı değil, rejimin getirdiği biri`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

“Muhalefetin isteğini yerine getirirse çevresi Esad’ı götürür” diyen Doç. Dr. Gökhan Bacık; “Esad; rejim mimarı değil, rejimin getirdiği biri”

Muhalefetin halkı tam anlamıyla ikna edemediği farklı coğrafi özelliklere sahip Suriye’nin uluslar arası bir koalisyon kuvvetine sahip olduğunu belirten Bacık, Esad’ın Mübarek veya Bin Ali gibi rejim mimarı değil, rejimin getirdiği biri olarak değişim yapmak istese bile çevresinin buna izin vermeyeceğini ifade etti

Mehmet Özcan / Doğruhaber

Suriye’de aylardır devam eden gösterilere rağmen Beşar Esad’ın ciddi bir adım attığı gözükmüyor. Diğer yandan ordu halka karşı giriştiği katliamlarda hiç mi hiç tereddüt etmiyor. Son olarak ülkede bulunan ABD büyükelçisi, Hama’yı ziyaret etmiş, ardından Esad yanlıları elçiliği ele geçirmişlerdi. Muhalefet ise dönüşü olmayan bir yoldayız diyor ancak bir türlü başarı getirecek bir sonuca ulaşamıyor. Konu hakkında görüştüğümüz uluslar arası ilişkiler uzmanı Doç. Dr. Gökhan Bacık, ülkenin gidişatı ile ilgili çok önemli ve çarpıcı açıklamalarda bulundu. Suriye’yi birçok açıdan değerlendiren Dr. Bacık, Suriye’nin değişik bir coğrafi yapıya sahip olduğunu, ne Mısır veya Tunus’a benzediğini ne de buralardaki diktatörler Mübarek ile Bin Ali gibi olduğunu söyleyerek, Esad’ın rejim mimarı değil, rejimin varettiği biri olduğu gerçeğine değindi. İşte bölgeyi iyi tanıyan ve analiz eden biri olarak Doç. Dr. Gökhan Bacık’ın sorularımıza verdiği yanıtlar:

SURİYE REJİMİ GİTMESİN DİYEN ULUSLAR ARASI BİR KUVVET VAR

Suriye’de aylardır devam eden gösteriler tam anlamıyla bir sonuca ulaşamadı ve Beşar Esad da somut adımlar atmayarak ülkenin kaos ortamından çıkmasını sağlayamadı. Sizce Suriye nereye doğru gidiyor? Genel anlamda nasıl değerlendiriyorsunuz?

Mısır rejimi değişti, Tunus rejimi değişti değil mi? Niye değişti? Hüsnü Mübarek ‘ben gitmem’ deyince dayanacak yer bulamadı. Şimdi Esad öyle değil. Esad, arkasında ‘bu adam hala gitmesin’ diyen İran var, Hizbullah var, Rusya var, Çin var. Buradan şuraya geliyoruz; Suriye rejimi başka Ortadoğu ülkeleri rejimlerine mukayeseyle daha kuvvetli bir uluslar arası sisteme sahip. Ben size başka bir örnek daha vereyim. Bu isyanlar başlayınca ilk yıkıntıları Ürdün’den bekliyordum. Ürdün’ün gitmesi gerekiyordu. Gitmedi, sebebi; Ürdün küçük bir ülke ama arkasında ‘Ürdün var olmalıdır’ diyen kuvvetli bir koalisyon var. Hal böyle olunca uluslar arası sistemi harekete geçiremezsiniz. Güvenlik konusu olur, şu olur bu olur. Dolayısıyla buradan Esad’ı yıkmak çok zor. Esad da ne yapıyor, şiddete yöneliyor, muhalefete yöneliyor. Böyle bir süre devam eder bu. Burada değişimin gecikmesinin sebebi Esad rejiminin arkasında bu rejiminin sürmesinde kaydımülahaza gören kuvvetli bir koalisyonun var olmasıdır.

MUHALEFET, HALKI İKNA ETMEDİĞİ İÇİN KİTLESELLEŞEMİYOR

Muhalefeti nasıl görüyorsunuz. Yaptıkları gösteri ve faaliyetlerle yeterliler mi? Bundan sonra nasıl bir direnç gösterebilirler?

Burada bir iki temel nokta var o da şu; muhalefetin, ta 70’lerden beri gelen bir tabanı var. Fakat birinci nokta şu; Suriye muhalefeti diğer ülkelere göre operasyonel olarak kuvvetli değil. Bu ülkede nerdeyse kırk yıldır, yeni kaldırıldı ama olağanüstü hal olduğu için muhalefet tam olarak tabanını, kuvvetini yansıtamıyor. Tecrübesiz bir muhalefet var. Mesela Mısır’da yok twitter’dı, sosyal medyaydı, Şam öyle değil yani. Suriye’de nasıl haberleşeceksiniz. Adam şalteri indiriyor, şu oluyor bu oluyor. İkinci bir nokta, bu çok önemli, Suriye’de halk nezdinde bir kitlede hala şöyle bir izlenim var, biraz da uluslar arası bir sistem bunu pompalıyor. ‘Yani aslında rejim iflas etti ama Esad aslında iyi bir adam. Buna bir şans verilebilir.’ Ben geçen yaz bir ay kadar Şam’da kaldım. Orada şunu gördüm, Sünni muhalefet örgütlerinde bile Esad’a karşı üstü örtülü bir kredi var. ‘Ya bu adam bir ümit olabilir’ diye. Dolayısıyla şöyle söyleyeyim; Suriye muhalefeti halkı tam anlamıyla ikna etmemiştir hala. Bundandır ki Suriye’deki muhalefet bir türlü istenildiği gibi kitleselleşemiyor.

MISIR MUHALEFETİNE BENZEMİYOR

Öte taraftan Mısır’daki muhalefete göre zayıf ve bölünmüş bir muhalefet. Şimdi Mısır dediğin yer Kahire’dir. Kahire meydanında atarsan topu, gol atarsın. Suriye tarihsel bölgelerden oluşuyor. Deniz bölgesi Antakya’dan aşağı doğru kısım; buraları bambaşkadır. Kuzey bölgesi bambaşkadır. Şam ve altı bambaşkadır. Bunların birbirinden çok haberdar olduğu kanaatinde değilim. Hatta şöyle söyleyeyim; ilk olaylar çıkınca, bu mülteciler Türkiye’ye gelene kadar Kuzey’de, yani Halep ve civarında şöyle bir kanaat hâkimdi; ‘İş gittiği sürece, ticaret işlediği sürece aman işler iyidir falan çok abartmayalım gibi… Böyle bir kanaat vardı. Dolayısıyla burası üç-dört farklı coğrafi bölgeden oluşuyor ve bölgeler kendilerinden alakasız kendilerini izole edebiliyorlar. Aslında tam bir Suriye kimliğini izah etmek istiyorum. Yani bu muhalefetin durumu şu anda bütün rejimi götürebilir diye düşünmüyorum, öyle bir görüntü vermiyor. Ama içerisini bilemeyiz.

ABD, ŞAM YÖNETİMİNİ PROVOKE EDİYOR

Bir kısım muhalefetin, Batı’dan yardım aldığı, özellikle Amerika ve Avrupa’nın gerek parasal ve gerek lojistik destek sağladığı bilgileri bilinen bir gerçek. Hatta ABD büyükelçisinin Hama’ya giderek muhaliflerle görüşmesi örnek gösterilebilir. Sizce ne yapılmaya çalışılıyor, muhalefetin izlediği bu yol başarı getirir mi?

Eskiden şöyle derlerdi; ‘habbeyi kubbe yapmak.’ Yani muhalefet dediğin şey Türkiye’de de çeşitlidir. Amerika ile görüşen de vardır, Amerika’ya küfreden de vardır. Bunlar gerçekliğin kendisi değildir. Tabi ki Mısır’daki olaylara Amerika bir tarafından bulaşmıştır. Ama kalkıp bütün Mısır Amerika’nın ürünüdür demek doğru değildir. Mesela şöyle bir örnek vereyim; ben geçen yaz Şam’dayken şöyle bir söylenti de vardı. Esad, Ramazan el Buti’yi görevlendirmiş, Avrupa’daki sürgünde bulunan muhalif liderlerle görüştürüyormuş. Yani adamda aslında bir algı var; ‘şöyle bir orta yolu bulalım, şöyle olsun, böyle olsun’ diye.

Amerikan elçisinin tutumuna gelirsek, elçinin niyetini bilemem ama bu resim bana şunu gösteriyor. Hakikaten Şam’a sormadan Hama’ya gittiyse bu şudur; Şam’ı provoke edip kendini kovduracak oradan ve ülkeyi izole edecek belki. Böyle şeyler oluyor belki. Yoksa ABD büyükelçisi Hama’ya, Humus’a giderek bir şey yapamaz. Oraya gidip gösteri yapan halkın içinde dolaşmak ki muhakkak orada bir isyan var ama elçinin oraya gitmesi çok karikatürize algılar. Sosyal yapılar o adamla, bu adamla değişmez ama Amerika’nın Suriye üzerinde bir projesi var, değil yok. Ama bu konuda Obama ile israil’in farklılaştığı bazı alanlar var, bir tanesi de bu Suriye meselesidir. Mesela Obama’ya göre israil, değişime biraz daha ayak uyduruyor. israil’in ‘ya şimdi Esad gitse yerine biri gelse, Mısır gibi olsa, şöyle veya böyle olsa al başına belayı’ gibi düşüncelerle Suriye’ye karşı tavrı bunu gösteriyor.

MUHALEFETİN İSTEĞİNİ YERİNE GETİRİRSE ÇEVRESİ ESAD’I GÖTÜRÜR

Öyle bir söylenti de var ki; aslında Esad’a kalsa halkın menfaatine yönelik birçok şeyi yapacak ancak çevresi buna izin vermiyor diye. Bu söylemi nasıl yorumluyorsunuz?

Bu söylem doğru, katılıyorum. Beşar Esad için sütten çıkmış kaşık diyemem ama şöyle bir durum var. Bakın Mısır rejiminin mimarı Mübarek’ti. Tunus rejiminin Zeynel Abidin bin Ali’ydi. Ama Suriye rejiminin mimarı Esad değildi. O rejimin var ettiği bir adamdı. Haydar Aliyev’in oğlu gibi. İlham Aliyev, Azerbaycan’ı kurmamıştır. ‘Biz bir düzen kurduk, bize adam lazım gel otur bakalım, bir de sözümüzden çıkma’ denilmiştir. Hatırlarsanız babası ölünce bu adam 34 yaşındaydı ve Suriye anayasasına göre devlet başkanı olamıyordu ki meclis oturdu Esad’ı başkan seçti. Yani bu adamın gücü sınırlı. Hatta şunu söyleyeyim, Esad, çıksa her istediğinizi yapacağım dese muhalefete, çevresi Esad’ı götürür.

APTAL OLAN DA BİLİR Kİ ŞEFFAF BİR SEÇİMDE MUHALEFET KAZANIR

Mesela Suriye’de Otri ailesi var. Sünni seçkin bir aile ki, kökenleri Osmanlı dönemine gitmektedir, karısı da bu aileden. Karısının dayısı vardı Naci Otri ki Esad, başbakan olarak atadı. Buradan şöyle bir şey yapmaya çalıştı Esad. Sosyalist devlet olan Suriye’de ihaleleri devlet yapıyor. Esad, ‘biz biraz kamu ihalelerinde Sünni aileleri katalım’ dedi, kıyamet koptu, adamı boğacaklardı. Çünkü Suriye’nin açmazı şu; Suriye Sekteryen rejim. Yani Sekteryen rejimler değişemezler. Şöyle söyleyeyim, Suriye’de aptal olan da bile bilir ki, ülkede demokratik bir seçim yapsan muhalefet kazanır. Demokrat parti ile CHP gibi yani. Yani Fransa’dan adam götür seçimi kazanır. Halk o kadar bezmiş ki bu rejimden. Şimdi bunu bildiği için adam reform yapmaz.

Teşekkür ederim bize vakit ayırdığınız ve görüşleriniz için…

Ben teşekkür ederim. İyi çalışmalar…

Bu haberler de ilginizi çekebilir