• DOLAR 32.51
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2498.11
  • ...
Şikeci Devlet!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Futbolda şikeyi de içinden barındıran soruşturma derinleştirilerek sürüyor. Yani dalgalar beraberinde yeni tartışmaları getirirken bu dalgaların bir tsunamiye sebep olup olmayacağı merak ediliyor. Yani futbol dünyası tümüyle bir yıkımla karşı karşıya kalabilir. Şikeye karışmayanın olmadığına inanıyor herkes. Açıkçası temiz kimse yok gibi. Yapmamış olanların da yapamadığı için yapmadığı söyleniyor.

Bu arada eski defterleri

açanlar da var.

Taraf’tan Yıldıray Oğur, Diyarbakırspor ekseninde dönen tezgahları anlattı bir yazısında.

Yorum yapmaya gerek duymuyoruz.

Her şey

o kadar açık ki…

Yıl 2001, aylardan Mayıs’tır.
Müesses nizam Diyarbakırspor’u birinci lige çıkarmaya kararlıdır.
“Astsubay Ali Uluyol. Polis Memuru Bünyamin Gezer. Astsubay Harun Yiğit. Emekli Astsubay Erdal Güleç. Emekli Astsubay Galip Bitigen...

Neredeyse küçük bir tim oluşturan bu askerler 2001 yılının 13 Mayıs günü görev için Diyarbakır’a geldiler.

Bir operasyon için değil, bir maçı yönetmek için.

Biri birinci hakem oldu, diğerleri de yardımcı hakem, dördüncü hakem ve gözlemciler.

Zaten atamaları yapan Merkez Hakem Kurulu’nun başında da emekli bir asker oturmaktaydı.

Bu mucizevi denk geliş Türkiye futbol tarihinin en organize ve en resmî şikesinin ilk habercisiydi.

Ne de olsa sahaya üç yıl önce asbaşkanı 7. Kolordu Komutanı Yaşar Büyükanıt olan Diyarbakırspor çıkacaktı. Bu kader maçında rakip Altay yenilirse Birinci Lig yolu aralanacaktı.

Yıllardır bu takıma verilmiş onca emek riske atılamazdı.

90’lardan sonra Diyarbakırspor’a el koyan devlet neredeyse futbol kulübünü yarı resmî bir devlet kurumu haline getirmişti. Yönetimi askerler, polisler tarafından doldurulan kulübün en büyük hamisi ise deplasman maçlarına seyirci diye askerlerini gönderen, 1996’da Diyarbakırspor Taraftar Derneği’ni kurduran zamanın 7. Kolordu Komutanı Yaşar Büyükanıt’tı.

Yıllarca Birinci Lig’e çıkarmaya çalıştığı takımı ilk kez Birinci Lig’in önüne geldiğinde Büyükanıt, Genelkurmay İkinci Başkanı koltuğunda oturmaktaydı. Ama gözü sürekli kulübün üstündeydi. Artık bu takımın Birinci Lig’e çıkma zamanı gelmişti. Böylece birkaç ay önce öldürülen kulübe büyük emek veren eski Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ın da vasiyeti yerine getirilmiş olacaktı.

Altay maçında rutin dışına çıkılacağının ikinci işareti TRT’nin birden bire Birinci Lig yarışındaki bu en önemli karşılaşmayı canlı yayınlamaktan vazgeçmesi oldu.

Maçın ardından yaşanan skandalları köşesine taşıyan ender isimlerden eski hakem Erman Toroğlu, “Maçı yayınlamayın” talimatının TRT’ye bizzat Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz’dan geldiğini yazdı. Bu karardan TRT’den Sorumlu Devlet Bakanı’nın bile haberi yoktu.

Ama az sonra yaşanacakları kimsenin görmemesi için TRT’nin naklen yayınlanmaması yetmezdi. Maç için İstanbul ve İzmir’den gelen bütün gazeteciler makineleriyle beraber bir odaya kilitlendi. İtiraz eden iki gazeteci görevliler tarafından dövüldü. Olayları çekmeye çalışan TRT kamerasının üzeri bayrakla kapatıldı.

Stadın her yeri polis ve asker doluydu.

Sıra esas hedef olan futbolculara gelmişti. Önce stadın elektrikleri kesiliverdi. Elektrikler kesik, jeneratörü çalıştıracağız, diye Altaylı sporcuların maç öncesi kullandıkları soyunma odasının penceresine çalışan bir vidanjörün egzoz borusu dayandırıldı. Odaya gaz sıkılmaya başlandı. Futbolcular gazdan perişan bir halde kendilerini sahaya attılar. Bu kez devreye neredeyse bir cephanelik dolusu patlayı Sıra esas hedef olan futbolculara gelmişti. Önce stadın elektrikleri kesiliverdi. Elektrikler kesik, jeneratörü çalıştıracağız, diye Altaylı sporcuların maç öncesi kullandıkları soyunma odasının penceresine çalışan bir vidanjörün egzoz borusu dayandırıldı. Odaya gaz sıkılmaya başlandı. Futbolcular gazdan perişan bir halde kendilerini sahaya attılar. Bu kez devreye neredeyse bir cephanelik dolusu patlayıcı madde ile donatılmış 15 bin seyirci girdi. Seyirciler Altaylı sporculara taş, bilardo topları fırlattılar. Maç başlamadan altı Altaylı futbolcu başından yaralanmıştı.

Saldırıdan Altay’ın yöneticileri ve teknik kadrosu da nasibini almıştı. Kimler yoktu ki o gün devletin resmî görevlilerinin saldırısına uğrayan ünlü isimler arasında: Kulübün o günkü başkanı Türkiye’nin en önemli işadamlarından Nazif Zorlu. Kulübün ikinci başkanı şimdi şike soruşturmasında ifade veren eski Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener.

Ve şike soruşturması başladığından beri ağzını açmamasıyla dikkat çeken o gün Altay’ı çalıştıran Rıdvan Dilmen.

Maçı 3-1 Diyarbakırspor kazandı. Diyarbakırspor, Konyalı bakanların Bakanlar Kurulu gündemine taşıdığı Konya’nın dört futbolcusunun kırmızı kartla dışarı atıldığı bir maç ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi karşısında kazanılan tartışmalı bir başka maç ve tabii ki asker hakemlerle o yıl Birinci Lig’e çıktı.

Milliyet gazetesi, Güven Taner ve Erman Toroğlu gibi spor yazarları dışında medya Diyarbakır-Altay maçına kör kaldı. Haluk Ulusoy’un başında olduğu Federasyon düşük profilli bir cezayla yetindi.

Ne de olsa resmî bir şikeydi bu.

Bugün Fenerbahçe Cumhuriyeti’nden hesap soruluyor ya, belki sıra Türkiye Cumhuriyeti’ne de gelir.”

Hüseyin Kaya / Doğruhaber

Bu haberler de ilginizi çekebilir