• DOLAR 32.574
  • EURO 34.834
  • ALTIN 2435.002
  • ...
DOSTLARI KIRDIN DÜŞMANLARI DA KAZANAMADIN
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Şükrü Gündüz / Doğruhaber

Halkın manevi değerlerine hakaret eden dizilerde oynayan sözde sanatçıların 10 yıldır bütün istekleri yerine getirilirken (Başbakan bunu itiraf etti) Müslüman halkın talepleri göz ardı edildi. Her seçim öncesi çözüleceğine dair söz verilen başörtüsü yasağı sorunu, Ak Parti iktidarı boyunca hâlâ çözülmeyi bekliyor. Bu durum başörtüsü yasağı sorununun çözülmesi için Ak Partiye oy verenler arasında, “Şimdi de çözülmeyecekse daha ne zaman çözülecek?” şeklindeki yorumları da beraberinde getirdi. Ayrıca Ak Parti döneminde hükümetin kontrolünde olan RTÜK’e rağmen ahlaksız diziler ve reklamlar bütün tepkilere rağmen televizyonlarda yayınlanmaya devam ediyor. Her gün yeni bir ailenin hayatını karartan kumar illeti, milli hale getirilerek devlet eliyle oynatılıyor. Cami ve okul çevrelerinde içki satışlarına devam eden büfeler üzerinden ise ‘Birbirimizi anlayalım!’ edebiyatı yapılıyor.

BUNLARIN CEPLERİNİ HÜKÜMET VE BELEDİYELER DOLDURDU
Ak Parti iktidarında halkın manevi değerlerini aşağılayan sanatçılar halktan topladığı vergilerden ve ödenek yüklü miktarda maaş aldılar. Ayrıca istedikleri her olanak önlerine sunuldu. Ak Partiye bağlı belediyeler düzenledikleri etkinliklere bu sanatçıları çağırarak halktan aldıkları paraları onların cebine doldurdular. Özellikle Belediyeler tarafından kontrol edilen Devlet Tiyatrolarıyla tüm değerlerimize hakaret edildiği halde hiçbir girişim başlatılmamış aksine bu tiyatrolarda sahne alan sözde sanatçılar devletin her türlü imkânından nasiplendi. Ak Parti iktidarı boyunca her türlü lükse kavuşan ve en yüksek meblağlarda maaşlar alan bu sanatçılar, Gezi Parkı olaylarında Başbakan Erdoğan’a hakaret etmeye başladılar. Kendisini rahatsız eden bu hakaretler üzerine Başbakan Erdoğan’ın sitemvari bir şekilde tehditler savurması “Besle kargayı oysun gözünü” dedirtti. Bu sanatçılara her türlü imkânı sağlayan, öte yandan da Müslüman halkın haklı taleplerini neden bu azınlık kadar dikkate almadığı bir türlü anlaşılmayan hükümet, büyük tepki topladı.

BAŞBAKANIN İTİRAFI ŞAŞIRTTI
Başbakan Erdoğan’ın Taksim’de yaşanan olaylara destek olan sanatçılara “Siz 10 yıllık iktidarımızda bizden ne istediniz de almadınız? Ama bundan sonraki süreç böyle çalışmayacak. Çok daha farklı çalışacak. Çünkü bu milletin iktidarına saygı duymayanlar, bunun bedelini öder” şeklindeki itirafı Ak Parti’yi iktidara taşıyanları şaşırttı. Bu açıklama bir anlamda Müslüman halkın manevi değerlerini hiçe sayan, aşağılayan ve aile kurumuna zarar veren dizilerde oynayan sanatçıların Ak Parti hükümetiyle beraber hareket ettiği anlamına da geliyordu. Başbakanın bu açıklaması, Taksim’de başlayıp başka illerde devam eden olayların gölgesinde kalsa da bu açıklama, hükümetin aslında halkın büyük çoğunluğu yerine azınlık olanların taleplerini ve hassasiyetlerini daha çok dikkate aldığını bir kez daha gözler önüne serdi.

KÖTÜLÜKLER ZİRVE YAPTI
Başbakanın sanatçılar ile ilgili bu açıklamasını gazetemize değerlendiren Tüm İlahiyat Fakülteleri ve Yüksek İslam Enstitüleri Mezunları Derneği (TİYEM-DER) Genel Başkanı Selahattin Yazıcı, 10 yıllık Ak Parti iktidarı döneminde izlenen yanlış politikalar yüzünden içkinin, kumarın, fuhşun ve zinanın zirveye ulaştığını söyledi.

İKTİDARDAKİLER ÖZ ELEŞTİRİ YAPSIN

Başbakanın ve etrafındaki insanların 10 yıllık iktidar süreci için ciddi manada bir özeleştiri yapması gerektiğini ifade eden TİYEM-DER Genel Başkanı Yazıcı, “Özellikle yanlış eğitimden ve basın-medyadan kaynaklanan bir bataklık kuşağı yetişti. Bu öz eleştirinin birinci aşamasında sistem boyutunu iyi irdelemek gerekiyor. Sivrisineklerle uğraşmak zorunda değiliz. Asıl olan bataklığın kurutulmasıdır. Bataklık; yanlış bir rejimin, yanlış bir sistemin üretim mekanizmalarının yanlışa, çirkefe ve batıla hizmet etmesinden kaynaklanıyor. Bunu görmezlikten gelemezsiniz. 10 yıllık Ak Parti iktidarı döneminde özellikle okullarda tefessüh etmiş kuşaklardan tutun da sokaklarda içkinin, fuhşun, kumarın zirve yaptığı bir dönem olduğunu görüyoruz, onun için bunlarla alakalı ciddi bir özeleştiri yapılması gerekiyor” dedi.

HÜKÜMET KENDİNE DERS ÇIKARSIN

Bütün çirkefliklerin, kötülüklerin ve batıl adına çalışan mekanizmaların çok hızlı çalıştığı ortamlarda düze çıkmanın mümkün olmadığını dile getiren Yazıcı, “Bu dizileri yapan insanların finansörlerine bakın; birinci derecede devlet, ikinci derecede holdinglerdir. Buradan hükümet de kendine pay çıkarsın. Ya inandığınız davanın gereğini yerine getirirsiniz ya da sonuçlarına katlanırsınız. Hükümet, icraat makamıdır. Çok konuşmak yerine bütün kurum ve kuruluşlarıyla neyi nasıl yapacağını ve hangi dava istikametinde ne yapacağına karar verip o istikamette yürümesi lazım. İnsanların özel hayatına müdahale edemezsiniz, ama insanların yetişme yolundaki bütün çirkeflikleri ve çirkinlikleri kaldırabilirsiniz. İnsanların doğru dürüst yetişeceği ortamların oluşturulması gerekiyor. Basra harap olduktan sonra müdahale etmenin bir anlamı yoktur” diye konuştu.

YAPILAN YANLIŞLARA SON VERİLMELİDİR
Ak Parti’nin toplumun yapısını, ahlaki değerlerini hiçe sayan insanları razı ederek bir sonuç elde edemeyeceğini söyleyen Marmara İnsani Hak ve Özgürlükler Platformu Başkanı Cemal Çınar Hoca ise “İktidar partisinin tecrid-i efkâr yaparak kendisini iyi bir muhasebeye çekmesi lazım. On yıldır hak adı altında bu toplumun yapısını, ahlaki değerlerini hiçe sayan insanları razı ederek bir sonuç elde edeceğinizi mi sandınız. İşte aldığınız sonuç ortada. İktidar Müslümanları kafesteki kuş gibi görüp hareket etmemelidir” şeklinde konuştu.

İKTİDAR HIRSI GÖZLERİ KÖR ETMİŞ
10 yıldır Müslümanlardan aldığı güçle iktidarda olan Başbakana bağlı bakanlıkların yayınladıkları genelge ve yönetmeliklerle genelde yasakçı zihniyeti incitmemeye çalıştığını belirten Çınar Hoca, “Hükümet bir akıl tutulması yaşıyor. İçki, kumar, zina gibi bütün kötülüklerde bir duraksama yok. Ülke 10 yıl önceden daha kötü bir durumda. 10 yıldır bazılarının gönlünü kazanmak için kendi gönüldaşlarının gönlünü kırıyor bu da Ebu Müslim Horasani’nin Emevilerin yıkılışları hakkında dikkat çektiği tehlikeyi beraberinde getiriyor; “Onlar, dostlarını ihmal ettiler, nasıl olsa bizim dediler, düşmanlarını memnun etmeye çalıştılar, sonunda düşmanları dost olmadı, dostları da uzaklaştı.” İktidar partisi bir nankörlük içine girmiş, güzünü kör ederek İslami camiaların ve mütedeyyin insanların sesine kulaklarını kapatmıştır. İslami camialara çok büyük zulümler yapıldı. Müslümanlara hapis cezaları verildi. Elazığ İhya-Der üyelerine; Adıyaman’da, İstanbul’da ve Adana’da Müslüman insanlara örgüt üyeliği cezaları verildi ve Müslüman insanlara baskılar yapıldı” dedi.

İSLAMİ CAMİALARA KULAK VERİLMELİDİR

“Taksim’de başlayıp devam eden olaylar, bu zulümlere kendini kör etmenin bir cezası gibi de değerlendirilebilir” diyen Çınar Hoca, “Yine de geç sayılmaz. İktidar şu anda ciddi bir sınav veriyor. Rana Teyze gibi anneler için özür dilenmeli, İslami camiaların sesine kulak verilmelidir. Ortalığı yakıp yıkmayan İslami camianın fertlerine ceza verilmesine engel olunmalıdır” ifadelerini kullandı.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir