• DOLAR 32.588
  • EURO 34.798
  • ALTIN 2411.427
  • ...
Taksim`e Cevap, Tesettür`e Özgürlük Olmalıdır!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Çok mahir bir kuklacıyla karşı karşıyayız. Her ne kadar kuklacının ipi görünmese de Taksim merkezli olmak üzere memleketin geneline yayılan protestolar, kuklacının mahirliğine şehadet etmekte. On parmağında yüz marifet olan Bay Kuklacı, her şeyden önce Taksim meydanını dünyanın en büyük açık hava meyhanesine çevirerek ayyaşların sayısını arttırmayı başardı.

Başbakan`ın tavırlarından rahatsız olmak ve hak olan tepkiyi vermek elbette ki eleştirilecek ya da kınanacak bir durum değildir. Başbakan veya Hükümet ya da Devlet elbette ki masum değildirler. Aldıkları her karar, çıkardıkları her yasa doğrudur, demek saflık olacaktır. Ama gelinen aşamada ağaç sevgisiyle başlayıp, yağmaya, yakıp yıkmaya en tehlikelisi de Tesettürlü hanımlara, İslami düşünceye hakarete varan bu gösteriler, mecrasından çıkmış mahir kuklacının dümen suyuna girmiştir.

İşin ilginç yanı başını iri medya gruplarının çektiği bir kesim, Taksim`de toplananları saf ve masum çocuklar olarak göstermek için yoğun çaba sarf ediyorlar. Demokrasi adına o meydana toplananların kendileri gibi düşünmeyenlere neler yaptıklarını, korna çalmadıkları için yoldan geçen sivil araçlara zarar verdiklerini, duvarlara yazdıkları küfür ve hakaretleri, tavan yapan alkol tüketimini, köprüden attıkları kâğıt toplayıcısı gariban çocuğu görmeyen Doğan Medya ve benzerleri, orantısız zekâ, gibi manşetlerle toplumu manipüle etmeye devam ediyorlar. Göstericilerin yaptıklarını bilmeyip sadece yazılanları ve verilmek istenenleri gören birisi, ne de şirin çocuklar bunlar, deyip onların başlarını okşamaya koşabilir.

Oysa bu grubun Taksim ve çevresini Kurtarılmış Bölge haline getirdikleri, kurdukları barikatlarla kendilerine bir yaşam alanı oluşturdukları gerçeği var ortada. Sıradan vatandaşın, hele de Tesettürlü bayanların geçemediği bir alanda devlet içinde devlet olan bu taifeye gösterilen medya hoşgörüsü de dikkate şayandır. Bu yapılanları milyonda biri bir Müslüman tarafından sergilenseydi eğer, satılmış medya kıyameti koparmıştı şimdi. Hakkatten Taksim Kurtarılmış Bölge mi? Küba mı orası yoksa Kandil mi? Hayırsever Müslümanları, STK temsilcilerini yüzlerce yıllık cezalara çarptıranlar, bu Taksim Taifesine ne zamana kadar, kapımız açık, diyecek.

Bir de bu insanları politik veya partili değiller diye yutturmaya çalışıyorlar. Olayı başlatan BDP`li vekil değil miydi? Perinçek`in çocukları, TKP, CHP`li vekiller cirit atmıyor mu orada? CHP`li vekil kameralar önünde ana avrat düz gitmedi mi?  Aslında insanın oh olsun diyesi de gelmiyor, değil ama… Bu Çapulcularla beraber olmaktan Allah`a sığınırım.  Çünkü onların nihai hedefi İslam`ı bir bütün olarak memleketten dışarı kovmaktır.

AVM yapılmasın deniliyor. Buna katılmamak elde değil. Değil Taksim Meydanı, ülkenin hiçbir yerine AVM yapılmasın, diye düşünenlerdenim. Çünkü AVM`ler tek başlarına tamamen Kapitalizm`in simgeleridirler. Ayrıca sosyal anlamda soğuk ve insani ilişkileri bitiren bu AVM denen illetler, zengin ve fakir arasındaki uçurumu da körüklemektedir. İsrafın simgelerinden olan AVM`lere sadece Taksim Parkı`nda değil her yerde, Hayır, demek lazım. Bu gün İstanbul Dünya`da AVM`si en fazla olan bir şehir olarak hançerlenmiş bir şehir gibi duruyor. Eskiden simgesi minareler olan bir şehir şimdilerde AVM`lerle kişilik erozyonuna uğramış durumda. O yüzden Kapitalizm`e de onu simgeleri olan AVM`lere de her yerde ve her zaman HAYIR…

Gelelim Taksim`deki AVM hikâyesine. Doğrusunu söylemek gerekirse Başbakan, Topçu Kışlası, denen yapının bir bölümünü öyle yüksek olmasa bile AVM yapma niyetindeydi. Ama belli ki, şu an bundan vazgeçmiş  Müze çizgisine gelmiş durumda.

Mühendisler ve Mimarlar odası AVM`ye  karşıymış. Çok güzel. Sonuna kadar haklılar. Ama İstanbul`un bağrına saplanan yüzlerce AVM`yi Yunan mühendis ve mimarları mı bina etti? O AVM Projelerinin altında İngilizlerin mi imzası var. Dikey yapılaşmaya, küçük esnafı bitiren AVM`lere neden o zaman karşı çıkmadılar.

Artist ve sanatçılar da AVM`ye karşıymışlar. Ama bu karşı olan sanatçıların ağlebi AVM`lerin üst katlarında olan ultralüx rezidanslarda, akıllı evlerde oturuyorlar. Yani adama sormazlar mı, bu ne perhiz bu ne AVM turşusu, diye.  Çevirdikleri filmlerin AVM`lerin içerisindeki sinemalarda yayınlanması için çırpınıp duruyorlar.

AVM`lerde Hamburger yemeyi ayrıcalık sayan gençler de AVM`ye karşıymışlar.  Aynı gençlik şu anda Taksim`de dünyanın alkol tüketim rekorunu kırmaktadır. Onlar böyle sarhoş oldukça, kuklacı da keyif çatmaya devam edecektir.  Bira şişeleriyle T.C ve benzeri sloganlar yazan gençlik, peşinen kuklalığı kabul etmiştir. Meselenin ağaç ya da AVM meselesi olmadığı onların sergiledikleri tavırlardan anlaşılmıştır.

Malumunuz, Başbakan Afrika`dan dönerken kalabalık bir grup tarafından karşılandı. Pazar günü önce Adana ve Mersin`de, akşam üzeri ise Ankara`da kalabalıklarla çeşitli mesajlar verilip tepkiler gösterildi. Ayrıca bir hafta sonra ise Ankara ve İstanbul`da büyük mitingler düzenlenerek, Sahip Çıkma, Yedirmeme, gibi mesajlar vermeyi kararlaştırdılar.

Bu anti tepkiler bir şekilde anlaşılabilir elbette. Ama verilebilecek çok daha manidar tepkiler vardır. O da Türkiye`nin en temel iki sorunu olan İnanç Meselesi ve Kürt Halkı`nın talepleri doğrultusunda radikal adımlar atmaktır.

Mademki, Taksim eksenli gösteriler, onların deyimiyle, daha fazla Demokrasi, daha fazla İnsan Hakları, daha fazla Çevre Duyarlılığı gibi hedeflere sahipse o zaman Başbakan ve kabinesi de onların taleplerine uygun adımlar atmalıdır.

Bunları, Demokrasiye inandığım için söylemiyorum. İşte Demokrasi`nin çocukları ve yaptıkları. Taleplere binaen Demokrasi terimini kullandım.  Madem hedef daha fazla özgürlükse o zaman Hükümet hemen Başörtüsü önündeki tüm engelleri kaldıracak yasal düzenlemeleri yaparak özgürlük alanlarını genişletmelidir.

Bakalım, daha fazla Demokrasi ve özgürlük isteyen o eylemciler yıllardan beridir bu ülkede zulme uğrayan Müslümanlar için atılan bu adımı destekleyecekler mi? Kamusal olsun ya da olmasın her yerde, her görevde isteyenin Tesettürüyle bulunabilmesinin önündeki tüm engeller kaldırılmalı ve bu durum yasal ve anayasal güvence altına alınmalıdır. Şimdi bunun tam zamanıdır.

Başbakan meclis aritmetiği olarak da rahat sayılır. Çünkü böylesi bir düzenlemeye geçmişte olduğu gibi MHP yine destek verecektir.

Taksim Eylemlerine karşı verilecek en güzel cevap bu olacaktır. Bu cevapla Hükümet hem rüşdünü ispatlar hem de yıllardan beridir oyaladığı Dindar seçmenini tatmin etmiş olur.

Hani hükümet yetkililerinden bazıları, Mesaj Alındı, dediler ya; İşte o mesaj özgürlük talebi olmalıdır. O mesaj Tesettüre Özgürlük olmalı ve İnananların yüreği sevindirilmelidir. Böylesi bir karar için tam zamanıdır. Hem de tamı tamına. Ya da Şah ve Mat…

Böylesine özgürlükçü bir karar, Eylemciler ve onları destekleyenler için de mihenk taşı olma özelliği taşır. Eğer gerçekten iddia ettikleri gibiyseler o zaman Başörtüsü konusunda köstek olmazlar. Aksi bir tutum sergilemeleri ise onların iki yüzlülüklerinin şahidi olur.

Malum kimi dillerde Kriz ile Fırsat kelimeleri aynı anlama geliyormuş. Neden Başbakan bu krizi özgürlükçü bir tutumla fırsata çevirmesin ki? Gerekirse Topçu Kışlası, AKM inadından vazgeçmeli, bu konuyu birinci gündemine almalıdır.

Kimse kalkıp Başörtülülerle ilgili bir sorun yok diyemez. Daha dün yansıdı haber sitelerine. Meclis`te çalışan bir bayan steonograf, Meclis Genel Kurulu`na başörtüsünün üzerine Peruk takarak giriyormuş. Danıştay karar aldığı halde halen Tesettürlü avukatlar duruşmalara giremiyor.  İlköğretim ve Liselerde yaşanan sorunlar halen devam ediyor.

Evet, üniversitelerde fiili bir rahatlama söz konusu. Ama sadece öğrenciler mi örtülü olarak Üniversite`ye gidiyor. Neden örtülü öğretim görevlileri, Doçentler, Proflar yok acaba. Yıllarca Başörtülü olarak okumak için çırpınan Mü`mineler, okulu bitirince haşa, başlarını mı açıyorlar. Ya da iktidar değişince bu rahatlama da mı değişecek?

Camileri talan edenlere, kirletenlere, Başörtülülere, İmam Hatiplilere ve tüm bunların şahsında İslami değerlere hakaret edenlere cevap verenlere verilecek en güzel cevap Tesettüre sınırsız özgürlük, Tesettürlü Milletvekili, Tesettürlü öğrenci, Tesettürlü öğretmen, Tesettürlü Üniversite Hocası olacaktır. Böylesi bir cevap, halk nezdinde 27 Nisan Muhtırasına verilen cevaptan daha etkili olacaktır.

Evet, Hükümet bu krizi fırsata çevirerek Tesettüre özgürlük adımını atmalı ve bunu da yasal ve anayasal güvence altına almalıdır… Bu durum, Taksim mihverli amacını ve hedefini yitirmiş eylemlere verilecek en iyi cevap olacaktır…

Bu gün Tesettürlü oldukları için Taksim tarafına gitmeye çekinen bacılar yarının çapulcu yargılayan Hâkimeleri olabilmelidir. Alın size mesaj. 

NOT: Bunları yazmakla Camiamıza yapılan zulümleri unuttuğumum zehabına kimse kapılmaz İnşaallah. Belli ki bu gösterilerin arkasından inanca yönelik güçlü saldırılar gelecek.  Bu düşünceme binaen bu yazıyı kaleme aldım.

Selam Ve Dua İle.

Zülküf Er / Hürseda

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir