• DOLAR 32.565
  • EURO 34.886
  • ALTIN 2430.335
  • ...
Suriye için çözüm hiç de zor değil!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 


HABER MERKEZİ - Suriye'de süregiden iç savaş neredeyse hiç bitmeyecek gibi devam ediyor. Kaosun devam etmesi için adeta avuç ovuşturan Batı dışında neredeyse tüm taraflar, çözümü belli kördüğümü maalesef çözemiyor. Ülkeden her gün ölüm, katliam haberleri eksik olmuyor. Yaşananlar çok acı ve vahim bir boyutta, adeta ümmetin topyekûn imtihanı söz konusu.


Müslümanlar olarak içinde bulunduğumuz 21. yüzyılda sadece Suriye meselesiyle imtihan olunmuyoruz. Ümmetin farklı birçok coğrafyasında Müslümanlara yönelik katliamlar, vahşetler en acımasız bir biçimde yaşatılıyor. Kimi yerlerde haçlı zihniyetli batılıların İslam beldelerini bizzat işgaliyle devam eden katliamlar, kimi yerlerde ise yine bu işgalcilerce ekilen fitne tohumlarıyla Müslümanlar birbirlerine düşürülüyor.


Filistin'de siyonist işgal 1948'den bu yana tüm vahşetiyle devam ediyor. Hinduların işgali altındaki Keşmir'in durumu da Filistin'den farklı değil. Afganistan'da işgal bütün çıplaklığıyla tüm dünyanın seyriyle devam ediyor. Mali'de işgal, Somali'de fitne tohumu, Pakistan ve Bangladeş'te kukla yönetimler, Irak'ta hemen her gün patlayan bombalar ve daha birçok İslam beldesinde Müslümanların kanı dökülüyor, döktürülüyor.


Suriye meselesine tekrar dönecek olursak vakıada kimin nerede durduğu ne gibi yanlışlar yaptığı ile ilgili birkaç tespit ve meselenin halli noktası üzerinde duracağız:


1- Türkiye'nin, Suriye meselesi çerçevesinde Baas zulmünü öngöremeyecek yanlışlıkta bir dış politika sergilemesi…
Türkiye, Suriye rejiminin de Tunus ve Mısır diktatörleri gibi veya belki üç-beş ay daha fazla sürdükten sonra devrileceğini bekliyordu ki bu olmadı, olamazdı da. Çünkü İran ve Hizbullah, Suriye konusunda daha ilk günden her şeylerini ortaya koymuşken Türkiye bunları ikna yoluna gitmeliydi. Rusya ve Çin'in Suriye desteği ise değişebilir menfaatleri gereğiydi, bugün de her an değişim gösterebilir bir pozisyon sergilemekteler.


2- İran ve Hizbullah'ın stratejik hesapları gereği zalim Esed rejimi ile yapılan katliamlara rağmen aynı safta duruşu ve bundaki ısrarları…
Suriye'yi israil'e karşı bir ön cephe olarak gören ve yaptıkları anlaşmalar gereği desteklerini hâlâ sürdüren İran ve Hizbullah'ın tüm stratejik çıkarlarını bir kenara bırakarak ortak hareket etmeleri ve mevcut durumlarının çaresi için Allah'tan yardım beklemeleri, kendilerine Suriye çıkmazında bir çıkar yol açacaktır inşallah. İran ve Hizbullah şunu iyi bilmeliler ki Suriye rejimine olan desteklerini çekmekle veya kanın durması noktasında belirleyecekleri çözümle kesinlikle yalnız kalarak batılı işgalcilerin insafına terk edilecekleri endişesini taşımamalılar. Aksine, zalim Esed rejimine olan desteğin çekilmesi sonrası İslam dünyasında büyük bir teveccühe mazhar olacaklarından şüpheleri olmasın. Bu konuda geç kalınmış sayılmazlar. Unutulmamalıdır ki Suriye'de süren bir savaş ve sonrasında Müslümanlar arasında oluşan fitne, batılı ülkelerin çıkarları hesabına kullanacağı, avuç ovuşturacağı bir durumdur.


3- Alınan yeni bir kararla muhaliflere silah ambargosunu yeniden kaldıran Batı'nın, Esed rejimi karşısında güçlendiği takdirde muhaliflere silah desteğini her zamanki gibi çekerek savaşın uzaması için dengeleme yaparak nasıl da çıkar hesabını gözettiği acı gerçeğinin görülemeyişi…

Acı bir sonucun başlangıcı olarak yüz bine varan canın hayatını kaybetmesine mal olan savaşın uzaması halinde sayının katlanarak artacağı gerçeği… Ve dökülen kanın her zaman olduğu gibi yine Müslüman kanı olmasına şahitlik ediyoruz tüm dünya olarak. Ve yine sessiz kalarak…


İki yılı aşkındır sürmekte olan Suriye iç savaşının mevcut durum ve şartları göz önünde bulundurulduğunda, bu sorunun Batılı ülkelerin hiçbir şekilde karıştırılmadan sadece İslam ülkelerinin liderlerinin bir araya gelerek çözebilecekleri bir mesele olduğu görülecektir. Masaya oturuldu mu çözümün hiç de zor olmadığı görülecektir. Şu ana kadar ölen 100 bin civarında insandan sonra mı, diyenlere önceden bu ve benzeri önerilerin uygulanmaması halinde sayının kat be kat artacağının söylendiğini hatırlatmakta fayda var.


Bu konuda daha önce yapılan birçok çağrı oldu. Ancak yine de Türkiye, Mısır ve İran'ın masaya oturmasıyla Suriye'de çözüm için hayırlı bir sonuç çıkarılabileceği kanaatindeyim. Mesele, gayet basit ve anlaşılabilir. Suriye'de etkili olan üç güç var ki bunlar Esed Rejimi, muhalefet ve yine muhalefette olmakla birlikte halkın tabanında etkili olan İhvan Hareketi… Türkiye'nin muhalefeti, Mısır'ın İhvan'ı, İran'ın da Esed rejimini ikna etmesiyle Suriye meselesi, kısmi bir şekilde dahi olsa çözülür. Suriye meselesinin çözümü noktasında yetki sahibi liderlerin gereksiz inatlaşmadan vazgeçip Müslüman bir kimlik ve ümmetçi bir şuurla sorumluluklarını yerine getirmeleri gerekir. Aksi halde İslam âlimlerine kadar sıçrayan Şii-Sünni çatışmacı dil-söylemi, İslam dünyasında çok daha vahim durumlara ve acı verecek çatışma ve savaşlara yerini bırakabilir ki bu vebal de hepimizin olacaktır. (Allah muhafaza)
(Mehmet Özcan - Analiz / İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir