• DOLAR 32.331
  • EURO 35.052
  • ALTIN 2282.233
  • ...
Ağaç, Park Bahanesiyle İşlenmedik Mel’anet Kalmadı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Doğruhaber


Taksim Gezi Parkı’nda birkaç ağacın kesilmesi ve yapılması planlanan Topçu Kışlası projesi üzerine başlayan gösteriler hükümeti devirmeye yönelik protestolara dönüştü. BDP’li Sırrı Süreyya Önder’in ilk başlarda destek verdiği protestoya CHP, ulusalcılar ve başka örgütler de katılınca olaylar farklı bir boyuta taşındı. Gezi olaylarıyla ilgili başta ABD ve Rusya olmak üzere birçok yabancı güç, açıklama yapmayı üzerine vazife bildi.


GÜL, ‘ŞİDDET’Lİ EYLEMLER İÇİN “MESAJ ALINDI” DEDİ

Yapılan eylemlerde ambulanslar, ticari araçlar, belediye otobüsleri, banka ATM’leri ve birçok işyeri yakılarak dükkânlar yağmalandı. Taksim ve çevre semtlerin sokakları, boş içki kutularından adeta geçilemez hale geldi. Sökülen kaldırım taşları, tahrip edilen yollar ve duvarlara yazılan ağza alınmayacak galiz küfürler, eylemcilerin genelinin ayyaş-ahlaksız profilini çok net bir şekilde ortaya koydu. Başta İstanbul, Ankara, Bursa ve İzmir olmak üzere başka yerlere de taşınan bu eylemler günlerce sürdü/sürüyor.


Olaylarla ilgili yüzlerce kişi gözaltına alınıp sorgulandıktan sonra serbest bırakıldı. Polislerin Taksim’den çekilmesi de olayların durmasına yetmedi. Olaylar devam ettiği sırada Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ‘mesaj alınmıştır’ açıklaması yaptı. Başbakan yardımcısı Bülent Arınç da Gezi Parkı ile ilgili olarak polisin ilk yaptığı müdahaleyle ilgili özür diledi ve polisin aşırı güç kullandığını kabul etti. Polisin geri çektirilmesi ve devletin yatıştıran üslubu, taksim eylemcilerini zafer havasına soktu. Eylemciler adına Başbakan Yardımcısı ve aynı zamanda vekili Bülent Arınç’la görüşmeler yapıldı.


HÜKÜMETE “AYAR” MI VERİLMEYE ÇALIŞILIYOR?
Taksim Gezi Parkı bahane edilerek yapılan eylemler, basının etkisiyle devam ediyor. ABD, İngiltere, Rusya ve BM gibi ülke ve kuruluşlar açıklamalar yaparak Taksim’de başlayan olayları takip ettiklerini açıkladılar. Yapılan bu açıklamalar, “hükümete ayar vermeye çalışmak” şeklinde yorumlandı. Özellikle dış basında yer alan haberlerde Başbakan Erdoğan diktatör olarak anlatıldı. Olayların bu kadar büyümesi ve başka ülkelerin de açıklama yapması Taksim’de yaşanan olayları uluslararası bir boyuta taşıdı.


“BİRKAÇ ÖLÜM OLSA GÜZEL OLURDU!”

Taksim’de başlayan olayların büyümesi için canlı yayınla Taksim’deki ve başka illerdeki olayları veren ulusalcı, solcu kartel medyası kullandığı haber diliyle adeta bu olayların büyümesini sağladı. Sosyal medyada yer alan yalan haberlerden dolayı olaylar kontrolden çıkarken şiddet dolu amaçsız eylemlerde ölümlerin yaşanması için ellerini ovuşturan ulusalcıların yayın organı Ulusal Kanal spikerinin canlı yayında açık unuttuğu mikrofonda söyledikleri, aslında olayların çekilmek istendiği boyutu gösteriyordu. Ulusal Kanal spikeri “Keşke birkaç ölüm olsaydı” diyordu.


CAMİDE İÇKİ İÇTİLER!

Sokak eylemlerine katılan göstericilerin sarf ettikleri küfürler ve taşıdıkları pankartlar, onların aslında hiç de iyi niyetli olmadıklarının göstergesiydi. Ellerinde içki ve bira şişeleriyle eylem yapanlar, Dolmabahçe’de Bezm-i Âlem Valide Sultan Camii’ne ayakkabıyla girerek cami içinde bira içtiler, kutu ve şişelerini rast gele etrafa atarak camiyi bir çöplük olarak kullandılar. Çöplüğe dönüştürülen camide bira şişeleri ve sigara paketleri, çekilen fotoğraflar ve videolarla belgelendi.


ASAYİŞ DEVLET ELİYLE İHLAL EDİLMESİN
Gezi Parkı olaylarının bu noktaya gelmiş olmasında polisin kullandığı orantısız şiddetin payının da olduğunu söyleyen HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Yavuz, “Polisin bu tavrına yapılan bunca uyarı ve eleştiriye rağmen buna bir standart getirilememiş olması da hükümetin hem ayıbı hem de yumuşak karnıdır. Bizim bu meselede polisin şiddetini nazara vermemizin sebebi, bu tavrın ülkedeki sükûnet ve asayişin bizzat devlet eliyle ihlal ediliyor olmasındandır. Emniyet içine sinmiş kimi karanlık yapıların sivil oluşumları terörize etmeye çalıştığını söyleye söyleye dilimizde âdeta tüy bitti” diye konuştu.


OLAYLAR PSİKOLOJİK HAREKÂTA DÖNÜŞTÜ

Gezi Parkı olayları münasebetiyle masumane başlayan, sonrasında psikolojik harekâtlar yürütme konusunda mahir olan karanlık çevrelerin de ajite etmesiyle çığırından çıkan olayların şiddet boyutuna varmasının kabul edilmeyeceğini belirten Yavuz, “Masum vatandaşlarımıza hatta kutsallarımıza saldıracak kadar gözü dönmüşlüğe varan vandalist bir tutum ve anlayışla karşılamamız ya da sırf hükümete veya polise karşı olma adına tolere etmemiz asla mümkün değildir” dedi.


SAĞDUYULU DAVRANMAK HERKESİN YARARINA OLACAKTIR
Olayların son bulması için herkesi sağduyulu davranmaya davet eden Yavuz, “Başbakan’ın istifasını isteyen kalabalıklara parti olarak bunun sandıkla mümkün olabileceğini hatırlatmak isteriz. Ayrıca göstericilerin makul taleplerinin hükümetçe derhal karşılanarak bu kargaşaya son verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu vesile ile başta hükümet olmak üzere herkesi sağduyulu davranmaya ve özellikle halkımıza yönelik saldırgan tutumlara bir an evvel son vermeye davet ediyoruz” şeklinde konuştu.


AMAÇLARI BAŞBAKANI DEVİRMEK
Taksim Gezi Parkı olaylarının arka planında 1998 yılında Hürriyet Gazetesi’nin ‘artık muhtar bile olamaz’ sevinç çığlıklarıyla attığı manşetin arka planındaki duygusal durumu yansıttığını belirten sosyolog ve akademisyen yazar Prof. Dr. Yasin Aktay, Gezi Parkı bahanesiyle sermaye çevreleri ve uluslararası birçok mihrak şu anda Başbakana karşı iyi bir fırsat yakaladıklarını düşünüyorlar ve bunun üzerine gitmeye devam ediyorlar. Olay çoktan Gezi Parkı hikâyesi olmaktan çıktı” şeklinde konuştu.


EYLEMCİLERİN BİR AMACI YOK

Bu eylemleri organize eden gruplar içinde marjinal örgütler olduğunu söyleyen Aktay, “Bu örgütlerin bir dertleri ve talepleri yok. Talepler onlar için pek önemli değil. Onların isteği yeşili korumak değil, Başbakanın devrilmesidir. Çok iyi organize olmuşlar ve sosyal medyayı çok iyi kullanıyorlar. Bunlar sermaye çevreleri ve uluslararası birtakım güçler tarafından da destekleniyor. Cumhuriyet mitinglerinde ortaya çıkan bir ittifak vardı. O ittifak aynen son hadiselerde olduğu gibi tekrar ediyor” dedi.


İSTANBUL’U ALARAK BAŞBAKANI DEVİREBİLECEKLERİNİ DÜŞÜNÜYORLAR
Bu yapılanların arka planında aynı zamanda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni almaya dönük bir operasyon olduğunu belirten Aktay, “İstanbul’u alarak Başbakanı devirebileceklerini düşünüyorlar. Nasıl ki İstanbul’da başladı her şey, İstanbul’da da bitecek ve her şey geri alınacak” dedi.

Başbakan Yardımcısı Arınç’la görüşen eylemcilerin taleplerine bakıldığında bu eylemlerin büyümesini isteyen bir zihniyete sahip olduklarını anlayabiliriz diyen Aktay, “Başbakan yardımcısı Bülent Arınç’tan istedikleri zihinlerin arka planında ne olduğunu gösteriyor. Bir yandan Kanalistanbul, üçüncü köprü ve üçüncü havalimanına da itirazları olduğu anlaşılıyor. Türkiye’de yaşayan birilerinin buna itiraz etmesi onların bazı dış güçlerin sözcüsü olduğu anlamına geliyor. Bunlar halk değil, cumhuriyet mitinglerinde de halk dediler, ama halk sandıktan başka bir şekilde çıkmıştı” ifadelerini kullandı.


TAHRİK EDİCİ DİL KULLANILMAKTAN VAZGEÇİLSİN

Taksim Gezi Parkı’nda başlayan ve başka illere de sıçrayan olayların daha fazla büyümemesi için kışkırtıcı sözler ve tahrik edici haberlere son verilmesi gerektiğini ifade eden Gazeteci-Yazar Ali Bulaç, “Taksim Gezi Parkı’nda yaşananları Türkiye’de yaşanan birkaç düzenlemeye bağlamak doğru değil. Bu konunun sosyolojik, toplumsal, siyasi ve uluslararası bir boyutu var. Bunları bir arada düşündüğümüz zaman ne olup bittiğini anlayabiliriz. Şu anda ağaç kesimi bahane edilerek Taksim’de başlayıp başka illere de sıçrayan gösteriler devam ediyor.

Türkiye’de bir kesim var ki laikliği alkol almayla özdeşleştirmiş, alkole karşı yapılan bir düzenlemeyi laikliğe karşı yapılmış bir düzenlemeymiş gibi alıyorlar ve bunu bu şekilde kullanıyorlar. Bu doğru değil. Bunların ciddi bir sosyal desteği de yok. Son olayları sadece buna bağlamak da doğru değil. Bunun başka boyutları da var. Kışkırtıcı ve tahrik edici yayınlar ve haber yapmamak lazım. Böyle yapıldığında insanlar karşı karşıya getirilmiş olur” diye konuştu.


DEVRİM YAPTIKLARINI MI SANDILAR?

Taksim Gezi Parkı eylemcilerinin oluşturduğu Taksim Dayanışması ekibi Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’la görüşerek Hükümet’e taleplerini bildirdi. Yedi maddeden oluşan talep listesinde başta 3. köprü, 3. havalimanı ve Kanalistanbul projelerinin durdurulması istendi. İşte talep listesinden bazı maddeler:


- Gezi Parkı, park olarak kalmalıdır. Taksim Gezi Parkı’na Topçu Kışlası adı altında ya da başka herhangi bir sebeple müdahale olmayacağı, projenin iptal edildiğine dair resmi bir açıklamanın yapılması ve AKM’nin yıkılmasına ilişkin girişimlerin durdurulması.


- İstanbul, Ankara, Hatay Valileri ve Emniyet Müdürlerinin görevden alınması, gaz bombası ve benzeri materyallerin kullanılmasının yasaklanması.


- Gözaltına alınanların serbest bırakılması, haklarında hiçbir soruşturma açılmayacağına ilişkin açıklama yapılması.


- 1 Mayıs alanı olan Taksim ve Kızılay başta olmak üzere Türkiye’deki tüm meydanlarımızda, kamusal alanlarımızda toplantı, gösteri, eylem yasaklarına ve fiili engellemelere son verilmesi; ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması.
 

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir